Afiyetle Logo

Yemek Tarifleri, Pratik ve Kolay Tarifler

Genetiği değiştirilen tohumlar biyolojik silahtır

Genetiği değiştirilen tohumlar biyolojik silahtır
  1. Prof. Dr. İbrahim A. Saraçoğlu hazırlanan Ulusal Biyogüvenlik Yasa Taslağı konusunda uyarıyor:

    Genetik mühendisliğinin sonucu olarak geliştirilen “genetiği değiştirilmiş organizmalar” kısaca GDO olarak anılıyor. Genetiği değiştirilen tohumlarla bugün mısır, soya, domates, salatalık gibi pek çok besin elde ediliyor. Transgenik olarak da adlandırılan bu tohumlar Brezilya, Kanada, Arjantin ve ABD’de ekiliyor.

    Ancak GDO’lar bilim dünyasında çokça tartışılıyor. GDO’ya karşı çıkan hatta kurdukları platformla “GDO’ya Hayır” diyenler, genetiği değiştirilen tohumları “Frankeştayn tohumlar” olarak adlandırıyor.

    Genetiği değiştirilmiş tohumlar, son günlerde daha sık tartışılıyor. Bunun nedeni de genetiği değiştirilmiş tohumların ülkeye girmesine zemin hazırlayacağı düşünülen Ulusal Biyogüvenlik Yasa Taslağı’nın önümüzdeki dönemde TBMM’de görüşülecek olması. GDO’ya Hayır Platformu bu yasayla genleri değiştirilmiş tohumların ülkemize girmesi halinde bizleri karanlık bir geleceğin beklediğini savunuyor.

    GDO’ların ne olduğunu ve bunlara neden karşı çıkıldığını, bitkilerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırmasıyla tanınan Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu ile konuştuk.


    Genetiği değiştirilen organizma ve tohumlar nedir?
    Kendi türünden ya da kendi türü dışındaki bir canlıdan gen aktarılarak bazı özellikleri değiştirilen bitki, hayvan ya da mikroorganizmalara “genetiği değiştirilmiş organizma” (GDO) adı veriliyor.

    Genleri değiştirilen tohumlar kaç yıldır kullanılıyor?
    Türkiye GDO’lu tohumları yeni tartışmaya başladı. Halbuki GDO’ların tarihçesi 20-25 yıl öncesine dayanıyor. Belirli ülkelerde özellikle Amerika, Kanada, Brezilya bu konuda hem tarım yapıyor hem de tarım alanlarının bir kısmını çok sıkı denetim altında tutuyor. Bu ülkelerin başlangıçtaki söylemleri “Biz açlıkla savaşıyoruz” şeklindeydi. Bu tohumları insanlığın geleceğini bekleyen açlığa karşı yüksek verimli ve çevre şartlarından en az olumsuz etkilenen tohumlar olarak savundular. Ancak bunlar pahalı tohumlar. Bir kilo domates ya da salatalık tohumu bir kilo altından daha pahalı. Dolayısıyla açlıkla savaşıyoruz söylemi çok yanlış.

    Bu tohumların hayvan yemi olarak kullanıldığı söyleniyor...
    Evet şu söyleniyor, “Biz genetiği değiştirilmiş mısırları hayvanlara da veriyoruz. İnsanlar da tüketti ne oldu?” deniyordu. Halbuki bu konuda klinik deneylerin yapılması lazım. O zaman biz bunun olumlu ya da olumsuz olduğunu ortaya koyabiliriz. Viyana Üniversitesi, bu konuda bir klinik deney yaptı. Biliyorsunuz fareler çok hızlı ürerler. Genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen farelerde dördüncü nesilden sonra bağışıklık sistemleri ve üreme genleri bozuldu. Bu farelerde sperm sayısı düşüklüğü gözleniyor ve daha ufak tefek, çelimsiz maraz hayvanlar oluyorlar.

    “Viyana Üniversitesi’nin araştırması ürkütücü”

    Genetiğiyle oynanan tohumların olası tehlikeleri neler?
    Bu tohumlar çok yeni ve bu kadar hızlı piyasaya girmemesi lazım. Bilim adamlarının büyük şüpheleri var. Bununla beslenen büyükbaş hayvanlar da olumsuz etkilenecekler. Onun sütüyle, etiyle veya yumurtasıyla beslenen insan ne olacak? Bunlar araştırılmış şeyler değil. Bunlar uzun vadeli araştırmalar istiyor.

    Başka bir boyutu da şu; bu transgen tohumlar bizi dışa bağımlı kılıyor. Ticari boyutuna baktığınız zaman siz bunu devamlı yurtdışından almak zorundasınız. Bu dışa bağımlılıktır. Henry Kissinger’in bir lafı vardır; “Petrolü kontrol ederseniz ülkeleri yönetirsiniz, gıdayı kontrol ederseniz insanları yönetirsiniz” der. İşte bugün o duruma gelinmiştir. Diğer bir boyutu, genleriyle oynanmış transgen bir tohumu veya gen ilave edilen bir tohumu toprağa ektiğiniz zaman topraktaki mikroorganizmaları, bakteri popülasyonunu bozuyor.

    Yani ekolojik dengeyi de bozuyor.
    Kesinlikle. Bunu bir örnekle açıklayayım. BT mısır diyoruz. Bu BT bir bakterinin ismidir. Bu bakteri bir toksin salgılar. Bu salgılattığı toksin, toprakta ağaç köklerine yakın yerlerde bulunur. Bu toksinler mısır püskülünden içeri giren parazit için gerekli bir zehirdir. Dolayısıyla şimdi BT bakterisinin ürettiği bu toksinin geni alınıyor, mısırın genine yerleştiriliyor. Peki ne oluyor toprağa ektiğimiz bu mısır? BT bakterisinden transfer edilen bu toksin geni mısırın gövdesinde, yapraklarında püskülünde ve tohumlarında her yerinde oluyor. Bunu parazit ısırdığı zaman anında ölüyor. Burada doğanın, ekolojik dengenin bir parçası olan bu paraziti ekolojik dengenin dışına çıkarmış oluyorsunuz. Dolayısıyla dengeyi bozmuş oluyorsunuz. Bu anlamda tohum bir biyolojik silah mıdır? Evet, tohum bir biyolojik silahtır.

    Biyolojik silah olarak kullanılabilir mi?
    Transgenik tohumlar mikrobiyolojik florayı bozmakta ve bazı parazitleri de tamamen ortadan kaldırmaktadır. O nedenle biyolojik silah olduğunu söylüyorum. Neticede dengeyi bozuyorsunuz. Madem ki bir paraziti öldürebiliyorsunuz, bunu insana karşı da diğer hayvanlara karşı da yapabilirsiniz.

    Doğaya zararlarının yanı sıra insan sağlığı üzerine zararları biliniyor mu?
    Bu tohumlar çiçek açtığı zaman polenleri de aynı geni taşıdığı için çevredeki bitkiler üzerinde tür değişimlerine neden oluyor. İnsanlarda da alerjiye olan yatkınlığı artırıyor. Viyana Üniversitesi’nin araştırmasının sonuçları gerçekten ürkütücü.



    “İthal gıdalarda katkı maddesi olarak Türkiye’ye gelmiş olabilir”
    Türkiye’de de GDO’lar var mı sizce?
    Türkiye’de olmadığı söyleniyor. Ama yurtdışından gelen bazı gıda maddelerinde katkı maddesi olarak bulunabilir. İthal edilen transgenik tohumların mutlak suretle laboratuvarda kontrol edilerek ithal izninin verilmesi lazım.
    Kendi tohumlarımızı çok iyi korumamız lazım. Bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin güneyi buğday, mercimek ve nohutta bir gen bankasıdır. Buğdayın, elmanın birçok türü var. Bu türler Türkiye’de gen bankasında koruma altına alınmış.

    GDO’ların kısır tohumlar olduğu söyleniyor. Kısır tohum ne anlama geliyor?
    Bu tohumlar aynı zamanda “irreversible” yani geri dönüşü yok. En acı olan tarafı da bu. GDO’lu tohumu toprağa ektiğiniz zaman mısırı alıyorsunuz ama koçanının üzerindeki mısırı tekrar toprağa ektiğinizde ürün alamıyorsunuz. Tekrar tohumu yurtdışından almanız gerek. Kısır tohum budur.
    Hem toprağı hem çevreyi hem de o çevrede yaşayan ve bunu tüketen tüm canlıları olumsuz etkiliyorsunuz. Sonra normal tohum da ekseniz sonuç alamıyorsunuz. Tohumu sürekli almalısınız, dışa bağımlısınız.


    Frankeştayn ürünler doğabilir
    Kaç çeşit gıda var genetiğiyle oynanan?
    O kadar çok var ki. Özellikle mısır, soya, domates, brokoli.

    Frankeştayn ürünler ortaya çıkacak deniyor
    Bunlar tabii ki artık ütopya ya da hayal değil. İstenilirse yapılabilir. Normal bir aşılama yöntemi vardır, kalem aşısı dediğimiz. Bir kayısı ağacının yarısını erik yaparsınız diğer yarısını şeftali yapabilirsiniz. Ama burada dikkat ederseniz
    bir bakteriyle bir bakliyatın çiftleşmesini,
    döllenmesini sağlıyorsunuz ki bu doğanın yapısında olmayan bir şey.
    Gen teknolojisinin daha çok önemli hipotezlere, yasal zemine ihtiyacı var. İnsan sağlığını doğrudan etkileyecek çalışmaları çok erken buluyorum. En az 150-200 yıl var. Bunlar bırakın sağlık açısından güvenilirliği, henüz biyolojik yapıları da kanıtlanmamış ürünler. Bunların araştırılması ve laboratuvar dışına çıkarılmaması gerekiyor.

    Milliyet

Beslenme ve Yaşam Haberleri

Almanya'da En Çok Sevilen Yemek YouTuber'ları

Almanya'da En Çok Sevilen Yemek YouTuber'ları

Almanya’da yemek kültürüne ilgi duyan birçok insan, tarifler öğrenmek ve mutfakta yeni lezzetler denemek için YouTube’daki yemek kanallarını takip ediyor. Almanya’da en çok sevilen ve takip edilen yem

Almanya'da Mart Ayında En Çok Tüketilen Yiyecekler

Almanya'da Mart Ayında En Çok Tüketilen Yiyecekler

Almanya'da Mart ayı, kıştan bahara geçiş dönemi olduğu için sofralarda hem kış sebzeleri hem de yeni sezon ürünleri yer almaktadır. Alman mutfağının klasik lezzetleri ve mevsimsel ürünler bu dönemde y

Almanya'da Türk Mutfağının En Ünlü Restoranları

Almanya'da Türk Mutfağının En Ünlü Restoranları

Türk mutfağı, lezzetli ve çeşitli yemekleriyle dünya genelinde büyük bir üne sahiptir. Almanya'da yaşayan Türkler ve Türk yemeklerini sevenler için birçok kaliteli restoran bulunmaktadır. İşte Almanya

Mikro yeşillikleri nerden alalım?

Mikro yeşillikleri nerden alalım?

Mikro yeşillikler satan yerler, genellikle organik pazarlarda, sağlıklı gıda dükkanlarında veya online platformlarda bulunabilir. İşte mikro yeşillikler satan bazı yerler: Organik Pazarlar ve Tarım

Mikro bitkiler sağlık deposu

Mikro bitkiler sağlık deposu

Mikro yeşillikler, yani mikro bitkiler, tohumlarının çimlenmesinden birkaç gün sonra hasat edilen küçük, genç bitkilerdir. Bu yeşillikler, özellikle son yıllarda sağlık ve beslenme dünyasında popüler

Kıbrısın lezzeti Lefkeli sandviççisi

Kıbrısın lezzeti Lefkeli sandviççisi

Hilmi Lefkeli, Kıbrıs'ta özellikle sandviçleriyle tanınan bir isimdir. Kıbrıs'ın lezzetli sokak yemeklerinden biri olan sandviçleriyle ünlüdür. Çeşitli malzemelerle hazırladığı ve her damak zevkine hi

Gastronomini dünyasının yıldızı Massimo Bottura

Gastronomini dünyasının yıldızı Massimo Bottura

Ünlü İtalyan şef Massimo Bottura, gastronomi dünyasında en çok bilinen isimlerden biridir. Hem İtalya'da hem de dünya çapında tanınan Bottura, Osteria Francescana adlı restoranıyla büyük bir üne kavuş

Ünlü şef Hüseyin Özer

Ünlü şef Hüseyin Özer

Hüseyin Özer, Türk televizyon dünyasında tanınan ve sevilen bir şef ve televizyon kişiliğidir. Özellikle yemek tarifleri ve mutfakla ilgili programlarıyla geniş bir izleyici kitlesine hitap etmiştir.

Kırıntı Restoran: Lezzetin ve Samimiyetin Buluşma Noktası

Kırıntı Restoran: Lezzetin ve Samimiyetin Buluşma Noktası

İstanbul’un en bilinen restoranlarından biri olan Kırıntı, lezzetli yemekleri ve sıcak atmosferiyle yıllardır misafirlerini ağırlıyor. 1981 yılında kurulan restoran, Türkiye’yi ilk kez "American Diner

Hayfene Baharat: Gelenekten Gelen Lezzet

Hayfene Baharat: Gelenekten Gelen Lezzet

Hayfene Baharat: Gelenekten Gelen Lezzet Baharat, insanlık tarihinin en eski ve en değerli ticaret ürünlerinden biridir. Türk mutfağının vazgeçilmez unsurlarından biri olan baharatlar, yüzyıllardır y