Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Omega3 nedir? « Geri
Omega3 nedir?
E-posta
15.10.2009'de eklendi.
Omega ismini kimyasal yapısından almış. Halk arasında balıkyağı olarak bilinen Omega-3 ile bitkisel yağlarda bulunan Omega-6 yağ asitleri döllenme anından başlayarak anne karnından itibaren yaşam boyunca vücudumuzdaki doku hücrelerinin önemli yapı taşlarını oluşturuyorlar. Bağışıklık sistemini güçlendirerek kalp, kanser, romatoit artrid ve sedef hastalıklarından koruma sağlıyor.
Bilim adamlarının benzersiz ve güçlü ilaç olarak adlandırdıkları Omega-3 yağ asitleri olmadan beden çöker demek hiç de abartılı olmaz. Çünkü bu yağ asitleri hücrelerin davranışını kontrol ediyor ve her hücre nasıl işliyorsa, bedenin tümü de öyle işliyor. Hücrelerin her birindeki en ufak bir yağ asidi dengesizliği, onların çıldırmalarına ve tüm bedende kaos ortamı oluşturmalarına yol açıyor.
Omega-3, retina, beyin ve sperm hücrelerinin işlevlerini hatasız olarak yerine getirmeleri açısından gerekli. Eksikliği, retinada görme fonksiyonunun azalmasına yol açabiliyor. Ayrıca, ruh hali, konsantrasyon, bellek, dikkat ve davranış bozukluklarına neden olabiliyor.
Omega-3 doğanın en harika çok yönlü ilaçlarından biri. Kolesterol düşürücü ilaçlar kadar etkili. Yüksek trigliseridler için bilinen en iyi ilaç. Ayrıca damar sertliği ve tıkanıklılığı, enfeksiyon hastalıkları ve davranış bozuklukları üzerinde olumlu etkilere sahip.
Gerek Omega-3 gerekse Omega-6 yağ asitlerinin dengeli alımı, sağlığımız için temel olan ideal kan dolaşımını sağlıyor. Ayrıca beynin gelişimine, sağlıklı büyümeye ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Cildin nemini koruyarak, genç görünmesine ve tüm cilt hücrelerinin işlevlerini düzenlenmesine yardımcı oluyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen ideal denge, her 5-10 gram Omega-6 yağ asidine karşılık 1 gram Omega-3 yağ asidi şeklinde. Aşırı Omega-6 yağ asiti alımı Omega-3 yağ asitlerinin yararını baltayabiliyor.
Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri vücutta görevleri gereği kendi aralarında sürekli rekabet halindedirler. Omega-3, kanın akışkanlığını sağlarken, Omega-6 pıhtılaşmayı artırıyor. Omega-6, büyüme ve cilt için gerekli, Omega-3 ise sağlıklı ve uzun bir ömrün anahtarı. Aşırı Omega-6 alımı kanı pıhtılaştırmanın yanı sıra kolesterol plaklarının oluşumunu kolaylaştırıp, alerji ve iltihaba bağlı hastalıkların gelişimine yol açıyor.
Omega-3 ise tam tersini yani kanın pıhtılaşmasını, kolesterolün yükselmesini ve iltihabi hastalıkların oluşumunu engelliyor.
Omega-6 en çok bitkisel sıvıyağlarda, Omega-3 ise en çok yağlı balıklarda bulunuyor. Balıklar bu maddeyi yosun ve planktonlardan elde ediyorlar.
OMEGANIN YARARLARI
Omega yağlarının dengeli alımı vücudu pek çok hastalıklardan koruyor.
Kalp hastalıklarına karşı koruyor
Kötü kolesterolü düşürüp, iyi kolesterolü artırıyor. Düşük kolesterol seviyesini normal değere çıkartıyor. Kalp krizinde etken bir rol oynayan trigliserid seviyesini azaltıyor. Kanın akışkanlığını sağlayarak, kalp tarafından kolayca pompalanmasına yardımcı oluyor. Böylece damar tıkanıklığı (tromboz) ya da damarlara yağ birikimini (arterioskelerosis) önlüyor. Kalp krizi riskini en aza indirgiyor. Kalp hastalıklarının bir sebebi de ırsidir. Bu nedenle ailesinde kalp hastalığı olanların küçük yaşlardan itibaren dengeli omega yağı almaları ilerki yaşlarda kalp riskini azaltabiliyor.
Kansere karşı etkili
Vücudumuzda bulunan kötü huylu hücreleri baskı altında tutabilmek ve yok edebilmek için bağışıklık sistemi omega yağlarından güç alıyor. Yapılan araştırmalarda göğüs, prostat ve kolon kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünde omega yağ asitlerinin yararlı olduğu gözlendi.
Kangreni önlüyor
Kanı inceltip damarları koruyor ve pıhtılaşmayı önlüyor. Kanın tüm vücutta dolaşmasını sağlayarak parmak ucu hissizleşmesini, el ve ayak parmaklarının dolaşıma bağlı üşümesini önlüyor veya azaltıyor.
Diyabeti geciktiriyor
Yapılan son araştırmalar balıkta bulunan Omega-3 yağ asitlerinin insülinin işlevini artırarak ve diyabette özellikle de tip II diyabetlilerde hastalığı geciktirdiği ortaya çıktı.
Yaşlanmayı durduruyor
Omega yağ asitleri serbest radikallere karşı savaşarak cilt hücrelerinin yaşlanmasını engelliyor. Hücreleri yenileyip cildi güzelleştiriyor.
Migrene iyi geliyor
Kanın beyin damarlarında rahatça dolaşmasını sağlayarak migren tipi ağrıları önlüyor.
İltihabi hastalıkları önlüyor
Güçlü bir bağışıklık sistemi için omega yağları çok önemli. Başta gribal enfeksiyonlar olmak üzere, sedef, romatoit artartrit, astım ve alerji gibi hastalıkların tedavisinde önemli rol oynuyor.
Depresyonu tetikliyor
Yeni Zelanda, Kanada ve Almanya gibi Omega-3 yağının Omega-6 yağına oranla daha az tüketildiği toplumlarda depresyon vakaları, dengeli Omega-3 yağı tüketen Japonyadan 5 kat daha fazla.
OMEGA YAĞLARI EN ÇOK KİMLERE GEREKLİ?
Hamile kadınlar ve bebekler
Omega, anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimi için elzem bir yağ asidi. Beyin, kalp, damarlar ve gözlerin sağlıklı gelişmesinde önemli rol oynuyor. İnsan beyni doğumdan önceki son üç ayda hızla büyür,doğumdan sonraki ilk 12 haftada bu büyüme hızı 3 kat artıyor. Bu nedenle hamile ve emzikli annelerin Omega-3 ve Omega 6 içeren gıdaları yeterince ve dengeli biçimde almaları çok önemli.Omega-3 ve 6 dengesiyle beslenen annelerin bebeklerinde beyin,sinir sistemi ve görme yetenekleri sağlıklı gelişiyor. Omega yağları ayrıca,çocuğun matematik zekasını geliştirip,okuma,telaffuz ve yazma beceresini arttırıyor. Eksikliği halinde çocuklarda davranış bozukluklarına (hiperaktivite,dikkat eksikliği gibi) yol açıyor.
Yetişkinler
Zamanla bu yağ asidinin azalması bellek kaybı, bunama ve depresyon gibi sorunlara yol açıyor. Bunama hastalığı olarak bilinen Alzheimer üzerinde yapılan araştırmalarda hastalığın balık yemeyen toplumlarda daha sık rastlandığı ortaya çıktı. Omega yağları ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok ölümcül hastalığın tedavisinde de önemli rol oynuyor.
Omega-3 üzerine yapılan araştırmalar
Değerli bir Omega-3 kaynağı olan balıkyağı, ilk kez 1752 yılında Dr. Samuel Kay tarafından romatizmal ağrılar ve kemik hastalıkları tedavisinde kullanıldı. Viktorya döneminde gut, verem, bronşit, kronik cilt hastalıkları ve raşitizm gibi hastalıkların iyileşmesinde etkili olduğu saptandı. Uzun yıllar balık yemenin sağlığımıza yararlı olduğu bilindi bilinmesine de hangi alanda iyileştirici etkisi olduğu henüz tam olarak saptanmamıştı. Ta ki 1912 yılında vitaminlerin sağlığımız üzerindeki önemi keşfedilene kadar. Balık yağının en zengin A ve D vitaminleri kaynağı olduğu anlaşıldıktan sonra bu konuda araştırmalar hızlandı. 1976 yılında Eskimolar üzerinde yapılan bir araştırma bilim dünyasını şaşkına çevirdi. Aşırı hayvansal yağla beslendikleri halde Grönland Eskimolarının kanlarındaki kolesterol oranı çok düşüktü. Koroner kalp hastalıkları, kanser ve romatoit artrid hastalıklarının oranı diğer toplumlara göre çok azdı.
Bunun üzerine eskimoların beslenme alışkanlıkları araştırıldı ve günde ortalama 400 gr yağlı balıklar ve deniz ürünleri yedikleri ortaya çıktı. Etkin faktörün bu hayvanlarda bulunan Omega-3 adlı yağ asitleri olduğu anlaşıldı. 1980lerin ortalarında balıktaki kolesterol düşürücü maddelerden birinin Omega-3 yağ asitleri olduğu kesinleşti.
Hollandada yapılan 20 yıllık bir araştırmada günde en az 28 gr balık yiyenlerde, hiç tüketmeyenlere göre kalp krizine bağlı ölüm oranının yarı yarıya azaldığı kaydedildi. 1983 yılında kalp krizi geçirmiş erkeklere Omega-3 içeren bir diyet uygulatarak sonraki atakların riski araştırıldı ve yağlı balık yiyenlerin yemeyenlere oranla ölüm oranının yüzde 29 azaldığı anlaşıldı.
Araştırmalar, bol balıkla beslenen toplumlarda kanser oranının düşük olduğu görüldü. 32 ülke arasında yapılan bir incelemede en çok balık yiyen toplumlarda meme kanseri en düşük oranda görülmekte.
OMEGA YAĞ ASİTLERİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUYOR?
Omega-3 (Alfa linolenik asit): Yağlı balıklar ve deniz ürünleri (özellikle uskumru, sardalye, hamsi ve somon gibi) ceviz, badem, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, keten tohumu yağı, tatlı patates, marul, lahana, brokoli ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor.
UZMANLARIN ÖNERİSİ
Haftada en az 2-3 kez balık yiyin. Balığı kızartmak yerine ızgara ya da buğulama olarak yemeyi tercih edin. Eğer ailenizde kalp hastalığı varsa Omega-3 içerikli bir beslenme alışkanlığı edinin ve bunu ömür boyu sürdürün. Dengeli omega yağ asidi alımı, sizi kalp krizi riskinden koruyacak.
Hamileler ve süt veren anneler haftada 4-5 kez balık yemeli. Balık yemediği günler Omega-3 yağ asitlerini içeren besinleri almalı.
Her sabah kahvaltıda 2-3 ceviz yiyin. Balık kadar olmasa da değerli bir Omega-3 kaynağı olan ceviz, kalbi koruyor ve beynin performansını artırıyor.
Orta yaşlılar alzhemeir hastalığından korunmak için bol bol balık yemeli. Bu mümkün değilse doktora danışarak balıkyağı hapları almalı
. Omega-6 ve Omega-3 yağları, esansiyel (vücudun kendi kendine sentezleyemediği ve bu nedenle de dışarıdan alınması gereken) yağ asitleri ailesinin üyeleri ve uzun zincirli doymamış yağlarda bulunuyorlar. Linoleik asit olarak da bilinen Omega-6, yalnızca hamside değil, bitkisel yağlar, tahıllar ve kümes hayvanları başta olmak üzere çok sayıda besinde bulunuyor. Gereğinden fazla alınması, vücutta suyun daha fazla tutulmasına, kan basıcının yükselmesine ve pıhtılaşmanın hızlanmasına neden oluyor. İdeal oranın, 3 Omega-6 için 1 Omega-3 şeklinde olması gerekiyor. Ancak, Omega-3 çoğu diyette bu oranın oldukça altında kalıyor. Bu nedenle de, aslında diyetimizde Omega-6yı azaltıp Omega-3ü yükseltmemiz öneriliyor.
Omega-6, vücutta önce gama linoleik aside, daha sonra da prostoglandin adı verilen ve kan basıncını, kalp, mide-bağırsak ve böbrek işlevlerini düzenleyen hormon benzeri moleküllere çevriliyor. Omega-3 yağıyla düzgün bir oranda alındığında, yangı (enflamasyon) oluşumunu önleyici etkisi de var.
Kötü huylu kolesterol olarak da bilinen düşük yoğunluklu yağ asitleri (LDL), atar damarlarda daralmaya yol açtığı için kalp krizi riskini yükseltiyor. Fazla kolesterolün karaciğere gönderilerek parçalanmasından sorumlu olan yüksek yoğunluklu yağlar (HDL) da iyi huylu kolesterol olarak biliniyor. Omega-6, vücutta LDL seviyesini düşürmesi bakımından, kolesterol dengesi için önem taşıyor. Omega-3ün de benzer özellikleri bulunuyor. Ayrıca, Omega-3, damar çeperlerinin elastikiyetini de artırdığı için kalp krizi riskini azaltma konusunda önemli.
Bilim adamlarının benzersiz ve güçlü ilaç olarak adlandırdıkları Omega-3 yağ asitleri olmadan beden çöker demek hiç de abartılı olmaz. Çünkü bu yağ asitleri hücrelerin davranışını kontrol ediyor ve her hücre nasıl işliyorsa, bedenin tümü de öyle işliyor. Hücrelerin her birindeki en ufak bir yağ asidi dengesizliği, onların çıldırmalarına ve tüm bedende kaos ortamı oluşturmalarına yol açıyor.
Omega-3, retina, beyin ve sperm hücrelerinin işlevlerini hatasız olarak yerine getirmeleri açısından gerekli. Eksikliği, retinada görme fonksiyonunun azalmasına yol açabiliyor. Ayrıca, ruh hali, konsantrasyon, bellek, dikkat ve davranış bozukluklarına neden olabiliyor.
Omega-3 doğanın en harika çok yönlü ilaçlarından biri. Kolesterol düşürücü ilaçlar kadar etkili. Yüksek trigliseridler için bilinen en iyi ilaç. Ayrıca damar sertliği ve tıkanıklılığı, enfeksiyon hastalıkları ve davranış bozuklukları üzerinde olumlu etkilere sahip.
Gerek Omega-3 gerekse Omega-6 yağ asitlerinin dengeli alımı, sağlığımız için temel olan ideal kan dolaşımını sağlıyor. Ayrıca beynin gelişimine, sağlıklı büyümeye ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Cildin nemini koruyarak, genç görünmesine ve tüm cilt hücrelerinin işlevlerini düzenlenmesine yardımcı oluyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen ideal denge, her 5-10 gram Omega-6 yağ asidine karşılık 1 gram Omega-3 yağ asidi şeklinde. Aşırı Omega-6 yağ asiti alımı Omega-3 yağ asitlerinin yararını baltayabiliyor.
Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri vücutta görevleri gereği kendi aralarında sürekli rekabet halindedirler. Omega-3, kanın akışkanlığını sağlarken, Omega-6 pıhtılaşmayı artırıyor. Omega-6, büyüme ve cilt için gerekli, Omega-3 ise sağlıklı ve uzun bir ömrün anahtarı. Aşırı Omega-6 alımı kanı pıhtılaştırmanın yanı sıra kolesterol plaklarının oluşumunu kolaylaştırıp, alerji ve iltihaba bağlı hastalıkların gelişimine yol açıyor.
Omega-3 ise tam tersini yani kanın pıhtılaşmasını, kolesterolün yükselmesini ve iltihabi hastalıkların oluşumunu engelliyor.
Omega-6 en çok bitkisel sıvıyağlarda, Omega-3 ise en çok yağlı balıklarda bulunuyor. Balıklar bu maddeyi yosun ve planktonlardan elde ediyorlar.
OMEGANIN YARARLARI
Omega yağlarının dengeli alımı vücudu pek çok hastalıklardan koruyor.
Kalp hastalıklarına karşı koruyor
Kötü kolesterolü düşürüp, iyi kolesterolü artırıyor. Düşük kolesterol seviyesini normal değere çıkartıyor. Kalp krizinde etken bir rol oynayan trigliserid seviyesini azaltıyor. Kanın akışkanlığını sağlayarak, kalp tarafından kolayca pompalanmasına yardımcı oluyor. Böylece damar tıkanıklığı (tromboz) ya da damarlara yağ birikimini (arterioskelerosis) önlüyor. Kalp krizi riskini en aza indirgiyor. Kalp hastalıklarının bir sebebi de ırsidir. Bu nedenle ailesinde kalp hastalığı olanların küçük yaşlardan itibaren dengeli omega yağı almaları ilerki yaşlarda kalp riskini azaltabiliyor.
Kansere karşı etkili
Vücudumuzda bulunan kötü huylu hücreleri baskı altında tutabilmek ve yok edebilmek için bağışıklık sistemi omega yağlarından güç alıyor. Yapılan araştırmalarda göğüs, prostat ve kolon kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünde omega yağ asitlerinin yararlı olduğu gözlendi.
Kangreni önlüyor
Kanı inceltip damarları koruyor ve pıhtılaşmayı önlüyor. Kanın tüm vücutta dolaşmasını sağlayarak parmak ucu hissizleşmesini, el ve ayak parmaklarının dolaşıma bağlı üşümesini önlüyor veya azaltıyor.
Diyabeti geciktiriyor
Yapılan son araştırmalar balıkta bulunan Omega-3 yağ asitlerinin insülinin işlevini artırarak ve diyabette özellikle de tip II diyabetlilerde hastalığı geciktirdiği ortaya çıktı.
Yaşlanmayı durduruyor
Omega yağ asitleri serbest radikallere karşı savaşarak cilt hücrelerinin yaşlanmasını engelliyor. Hücreleri yenileyip cildi güzelleştiriyor.
Migrene iyi geliyor
Kanın beyin damarlarında rahatça dolaşmasını sağlayarak migren tipi ağrıları önlüyor.
İltihabi hastalıkları önlüyor
Güçlü bir bağışıklık sistemi için omega yağları çok önemli. Başta gribal enfeksiyonlar olmak üzere, sedef, romatoit artartrit, astım ve alerji gibi hastalıkların tedavisinde önemli rol oynuyor.
Depresyonu tetikliyor
Yeni Zelanda, Kanada ve Almanya gibi Omega-3 yağının Omega-6 yağına oranla daha az tüketildiği toplumlarda depresyon vakaları, dengeli Omega-3 yağı tüketen Japonyadan 5 kat daha fazla.
OMEGA YAĞLARI EN ÇOK KİMLERE GEREKLİ?
Hamile kadınlar ve bebekler
Omega, anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimi için elzem bir yağ asidi. Beyin, kalp, damarlar ve gözlerin sağlıklı gelişmesinde önemli rol oynuyor. İnsan beyni doğumdan önceki son üç ayda hızla büyür,doğumdan sonraki ilk 12 haftada bu büyüme hızı 3 kat artıyor. Bu nedenle hamile ve emzikli annelerin Omega-3 ve Omega 6 içeren gıdaları yeterince ve dengeli biçimde almaları çok önemli.Omega-3 ve 6 dengesiyle beslenen annelerin bebeklerinde beyin,sinir sistemi ve görme yetenekleri sağlıklı gelişiyor. Omega yağları ayrıca,çocuğun matematik zekasını geliştirip,okuma,telaffuz ve yazma beceresini arttırıyor. Eksikliği halinde çocuklarda davranış bozukluklarına (hiperaktivite,dikkat eksikliği gibi) yol açıyor.
Yetişkinler
Zamanla bu yağ asidinin azalması bellek kaybı, bunama ve depresyon gibi sorunlara yol açıyor. Bunama hastalığı olarak bilinen Alzheimer üzerinde yapılan araştırmalarda hastalığın balık yemeyen toplumlarda daha sık rastlandığı ortaya çıktı. Omega yağları ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok ölümcül hastalığın tedavisinde de önemli rol oynuyor.
Omega-3 üzerine yapılan araştırmalar
Değerli bir Omega-3 kaynağı olan balıkyağı, ilk kez 1752 yılında Dr. Samuel Kay tarafından romatizmal ağrılar ve kemik hastalıkları tedavisinde kullanıldı. Viktorya döneminde gut, verem, bronşit, kronik cilt hastalıkları ve raşitizm gibi hastalıkların iyileşmesinde etkili olduğu saptandı. Uzun yıllar balık yemenin sağlığımıza yararlı olduğu bilindi bilinmesine de hangi alanda iyileştirici etkisi olduğu henüz tam olarak saptanmamıştı. Ta ki 1912 yılında vitaminlerin sağlığımız üzerindeki önemi keşfedilene kadar. Balık yağının en zengin A ve D vitaminleri kaynağı olduğu anlaşıldıktan sonra bu konuda araştırmalar hızlandı. 1976 yılında Eskimolar üzerinde yapılan bir araştırma bilim dünyasını şaşkına çevirdi. Aşırı hayvansal yağla beslendikleri halde Grönland Eskimolarının kanlarındaki kolesterol oranı çok düşüktü. Koroner kalp hastalıkları, kanser ve romatoit artrid hastalıklarının oranı diğer toplumlara göre çok azdı.
Bunun üzerine eskimoların beslenme alışkanlıkları araştırıldı ve günde ortalama 400 gr yağlı balıklar ve deniz ürünleri yedikleri ortaya çıktı. Etkin faktörün bu hayvanlarda bulunan Omega-3 adlı yağ asitleri olduğu anlaşıldı. 1980lerin ortalarında balıktaki kolesterol düşürücü maddelerden birinin Omega-3 yağ asitleri olduğu kesinleşti.
Hollandada yapılan 20 yıllık bir araştırmada günde en az 28 gr balık yiyenlerde, hiç tüketmeyenlere göre kalp krizine bağlı ölüm oranının yarı yarıya azaldığı kaydedildi. 1983 yılında kalp krizi geçirmiş erkeklere Omega-3 içeren bir diyet uygulatarak sonraki atakların riski araştırıldı ve yağlı balık yiyenlerin yemeyenlere oranla ölüm oranının yüzde 29 azaldığı anlaşıldı.
Araştırmalar, bol balıkla beslenen toplumlarda kanser oranının düşük olduğu görüldü. 32 ülke arasında yapılan bir incelemede en çok balık yiyen toplumlarda meme kanseri en düşük oranda görülmekte.
OMEGA YAĞ ASİTLERİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUYOR?
Omega-3 (Alfa linolenik asit): Yağlı balıklar ve deniz ürünleri (özellikle uskumru, sardalye, hamsi ve somon gibi) ceviz, badem, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, keten tohumu yağı, tatlı patates, marul, lahana, brokoli ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor.
UZMANLARIN ÖNERİSİ
Haftada en az 2-3 kez balık yiyin. Balığı kızartmak yerine ızgara ya da buğulama olarak yemeyi tercih edin. Eğer ailenizde kalp hastalığı varsa Omega-3 içerikli bir beslenme alışkanlığı edinin ve bunu ömür boyu sürdürün. Dengeli omega yağ asidi alımı, sizi kalp krizi riskinden koruyacak.
Hamileler ve süt veren anneler haftada 4-5 kez balık yemeli. Balık yemediği günler Omega-3 yağ asitlerini içeren besinleri almalı.
Her sabah kahvaltıda 2-3 ceviz yiyin. Balık kadar olmasa da değerli bir Omega-3 kaynağı olan ceviz, kalbi koruyor ve beynin performansını artırıyor.
Orta yaşlılar alzhemeir hastalığından korunmak için bol bol balık yemeli. Bu mümkün değilse doktora danışarak balıkyağı hapları almalı
. Omega-6 ve Omega-3 yağları, esansiyel (vücudun kendi kendine sentezleyemediği ve bu nedenle de dışarıdan alınması gereken) yağ asitleri ailesinin üyeleri ve uzun zincirli doymamış yağlarda bulunuyorlar. Linoleik asit olarak da bilinen Omega-6, yalnızca hamside değil, bitkisel yağlar, tahıllar ve kümes hayvanları başta olmak üzere çok sayıda besinde bulunuyor. Gereğinden fazla alınması, vücutta suyun daha fazla tutulmasına, kan basıcının yükselmesine ve pıhtılaşmanın hızlanmasına neden oluyor. İdeal oranın, 3 Omega-6 için 1 Omega-3 şeklinde olması gerekiyor. Ancak, Omega-3 çoğu diyette bu oranın oldukça altında kalıyor. Bu nedenle de, aslında diyetimizde Omega-6yı azaltıp Omega-3ü yükseltmemiz öneriliyor.
Omega-6, vücutta önce gama linoleik aside, daha sonra da prostoglandin adı verilen ve kan basıncını, kalp, mide-bağırsak ve böbrek işlevlerini düzenleyen hormon benzeri moleküllere çevriliyor. Omega-3 yağıyla düzgün bir oranda alındığında, yangı (enflamasyon) oluşumunu önleyici etkisi de var.
Kötü huylu kolesterol olarak da bilinen düşük yoğunluklu yağ asitleri (LDL), atar damarlarda daralmaya yol açtığı için kalp krizi riskini yükseltiyor. Fazla kolesterolün karaciğere gönderilerek parçalanmasından sorumlu olan yüksek yoğunluklu yağlar (HDL) da iyi huylu kolesterol olarak biliniyor. Omega-6, vücutta LDL seviyesini düşürmesi bakımından, kolesterol dengesi için önem taşıyor. Omega-3ün de benzer özellikleri bulunuyor. Ayrıca, Omega-3, damar çeperlerinin elastikiyetini de artırdığı için kalp krizi riskini azaltma konusunda önemli.
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: