Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Anti-Aging « Geri
Anti-Aging
E-posta
15.10.2009'de eklendi.
Bilim adamlarının gençliği korumanın sırrını keşfetmek için uzun yıllardır yaptıkları yoğun araştırmalar sonucu yeni bir yöntem ortaya çıktı: Anti-Aging. Bu yöntemin hedefi, uzun yıllar gençliğinizi korumak ve fit kalmanızı sağlamak! Anti-Aging yöntemine göre, önemli olan ne kadar uzun yaşadığınız değil, bu yaşadığınız süreyi ne kadar kaliteli değerlendirdiğiniz! Artık şunu biliyoruz ki gençliği uzatıp yaşlanmayı geciktirmek mümkün. İnsan ömrü 125 yaş sınırlarını zorlayacak yakında. Hem de ileri yaşlarda, orta yaşlıların dinçliği ve zindeliğiyle! Bunu başarmak için yapmanız gereken, bilince dayalı sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek ve Anti-Aging uzmanı doktorunuzun önerilerini dikkate almak.
Yaşlanmanın pek çok sebebi var, ama en önemli 3 faktörü büyük ölçüde kontrol edebiliriz: Serbest radikaller, hormonların azalması ve sağlıksız yaşam. Siz de bu faktörlere savaş açarak, uzun yıllar gençliğinizi koruyabilirsiniz.
Nefes alıp verirken vücuda giren oksijen, aynı zamanda "serbest radikal" denilen, elektronlarını kaybetmiş zararlı maddelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Serbest radikaller, buldukları dokularla birleşerek, onları, fonksiyonlarını yapamaz hale getiriyor. Bu etki 30 yaşında başlıyor, 40´lı yaşlarda artarak ilerliyor ve 50´li yaşlardan itibaren dramatik bir şekilde çoğalarak farkedilen bir yaşlanmaya ve pek çok hastalığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Glikolizasyon ise konrolsüz şekilde inişler ve çıkışlar göstererek kan şekerinin ve insülinin dokulara zarar vermesine yol açıyor. Güçlü bir anti-oksidan sisteme sahip olmak, oksijene dayalı bir yaşam için en temel gereksinimdir. Tek hücreli organizmalar bile eğer serbest radikallere karşı savunma mekanizması geliştirmemiş olsalardı, hayatta kalamazlardı. Oksijenle yaşayan her organizma bu tehlikeyi etkisizleştirecek sistemlere sahiptir, ancak bunun etkili oluş derecesi büyük farklılıklar gösterir. Örneğin fareler serbest radikalleri durdurmada pek de iyi değildir. Bunların DNAlarının hergün maruz kaldığı serbest radikal hücumu insanlardakine oranla on kat daha fazladır. Fareler sadece birkaç yıl yaşarlar. İnsanlar bu açıdan daha iyi durumdadır. Biz daha uzun yaşıyoruz.
NE YAPMALI?
Bedenin serbest radikallerle savaşan üç grup savunma hattı vardır.
1. Birinci hatta enzim sistemleri yer alır. Bunlar DNAda mevcut olan bilgilere göre beden tarafından üretilen moleküler araçlardır. Bu enzimler serbest radikalleri uzaklaştırır veya bunların dikenlerini köreltirler.
2. İkinci hatta, bedende üretilen çok çeşitli biyomoleküller yer alır;bunlar kendi elektronlarını vermek suretiyle serbest radikallerin elektron açlığını giderirler. Bu moleküller, hücre dışı serbest radikal etkisizleştiricileri olarak bilinir. Bunlar kendilerini feda ederek hücre içinde yaşamsal önem taşıyan moleküllere, onların olmak üzere bir elektron verirler.
3. Savunmanın son hattını besinlerbedenin dışardan hazır olarak aldığı maddeler- oluşturur. Bu takviye güçler de kendilerini feda ederek işlev görürler. Birinci gruptaki enzimler vücudumuzun doğal işleyişi içinde yer alırlar eğer dış etkiler sebebiyle (sigara, kirli hava soluma, stres yoluyla biriken toksik yük) yetersiz kalmışsa Bio-Oksidatif tedaviler sınıfına giren ozon/oksijen tedavisi gibi yöntemlerle takviye etmek gerekebilir.
Bu enzimler, üçüncü grupta geçen ve dışardan hazır olarak alınan besinler ve kendilerini feda ederek etki gösteren biyokimyasal maddelerden (vitaminler gibi) bin kat daha etkilidir. Örneğin, E vitamini yırtıcı bir açlık içinde bulunan bir serbest radikali doyurmak için bir elektronundan vazgeçer ve böylece aslında kendisi bir serbest radikal haline gelir.
Kaynak:Tıp2000
Yaşlanmanın pek çok sebebi var, ama en önemli 3 faktörü büyük ölçüde kontrol edebiliriz: Serbest radikaller, hormonların azalması ve sağlıksız yaşam. Siz de bu faktörlere savaş açarak, uzun yıllar gençliğinizi koruyabilirsiniz.
Nefes alıp verirken vücuda giren oksijen, aynı zamanda "serbest radikal" denilen, elektronlarını kaybetmiş zararlı maddelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Serbest radikaller, buldukları dokularla birleşerek, onları, fonksiyonlarını yapamaz hale getiriyor. Bu etki 30 yaşında başlıyor, 40´lı yaşlarda artarak ilerliyor ve 50´li yaşlardan itibaren dramatik bir şekilde çoğalarak farkedilen bir yaşlanmaya ve pek çok hastalığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Glikolizasyon ise konrolsüz şekilde inişler ve çıkışlar göstererek kan şekerinin ve insülinin dokulara zarar vermesine yol açıyor. Güçlü bir anti-oksidan sisteme sahip olmak, oksijene dayalı bir yaşam için en temel gereksinimdir. Tek hücreli organizmalar bile eğer serbest radikallere karşı savunma mekanizması geliştirmemiş olsalardı, hayatta kalamazlardı. Oksijenle yaşayan her organizma bu tehlikeyi etkisizleştirecek sistemlere sahiptir, ancak bunun etkili oluş derecesi büyük farklılıklar gösterir. Örneğin fareler serbest radikalleri durdurmada pek de iyi değildir. Bunların DNAlarının hergün maruz kaldığı serbest radikal hücumu insanlardakine oranla on kat daha fazladır. Fareler sadece birkaç yıl yaşarlar. İnsanlar bu açıdan daha iyi durumdadır. Biz daha uzun yaşıyoruz.
NE YAPMALI?
Bedenin serbest radikallerle savaşan üç grup savunma hattı vardır.
1. Birinci hatta enzim sistemleri yer alır. Bunlar DNAda mevcut olan bilgilere göre beden tarafından üretilen moleküler araçlardır. Bu enzimler serbest radikalleri uzaklaştırır veya bunların dikenlerini köreltirler.
2. İkinci hatta, bedende üretilen çok çeşitli biyomoleküller yer alır;bunlar kendi elektronlarını vermek suretiyle serbest radikallerin elektron açlığını giderirler. Bu moleküller, hücre dışı serbest radikal etkisizleştiricileri olarak bilinir. Bunlar kendilerini feda ederek hücre içinde yaşamsal önem taşıyan moleküllere, onların olmak üzere bir elektron verirler.
3. Savunmanın son hattını besinlerbedenin dışardan hazır olarak aldığı maddeler- oluşturur. Bu takviye güçler de kendilerini feda ederek işlev görürler. Birinci gruptaki enzimler vücudumuzun doğal işleyişi içinde yer alırlar eğer dış etkiler sebebiyle (sigara, kirli hava soluma, stres yoluyla biriken toksik yük) yetersiz kalmışsa Bio-Oksidatif tedaviler sınıfına giren ozon/oksijen tedavisi gibi yöntemlerle takviye etmek gerekebilir.
Bu enzimler, üçüncü grupta geçen ve dışardan hazır olarak alınan besinler ve kendilerini feda ederek etki gösteren biyokimyasal maddelerden (vitaminler gibi) bin kat daha etkilidir. Örneğin, E vitamini yırtıcı bir açlık içinde bulunan bir serbest radikali doyurmak için bir elektronundan vazgeçer ve böylece aslında kendisi bir serbest radikal haline gelir.
Kaynak:Tıp2000
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: