Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Mutfağımızdaki tehlike « Geri
Mutfağımızdaki tehlike
E-posta
15.10.2009'de eklendi.
Ankara Ticaret Odası (ATO) hileli gıdaların ardından hormonlu gıdalar, tarım ilaçları, katkı maddeleri, antibiyotikler, genetiği değiştirilmiş gıdalar ve kimyasal gübreleri tartışmaya açtı.
Domates, patlıcan, patates, kabak, üzüm, elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltikte hormon kullanılıyor. Domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcıksa, patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, kabak çekirdeksizse, patates şekilsiz ve patates yumruları yapışıksa, içinde kararmalar varsa hormonlu olduğu anlamına geliyor.
Ankara Ticaret Odasının (ATO) ve Türkiye Ziraatçılar Derneğinin (TZD) hazırladığı Sofradaki SOS raporuna göre, hormon, tarım ilacı, antibiyotik, katkı maddesi ve kimyasal gübreler ölçülü kullanılmaz ve denetimi iyi yapılmazsa insan sağlığını tehdit ediyor, hastalıklara, sakatlıklara, erken ölümlere davetiye çıkarıyor.
Rapora göre, Türkiyede 27 bin gıda sanayi işletmesinin 10 bini denetlenemiyor. Çünkü bunlardan sadece 17 bini Tarım Bakanlığının gıda siciline kayıtlı. Yaklaşık 400 bin gıda satış ve toplu tüketim yeri olduğu dikkate alındığında insan sağlığının ne denli bir tehdit altında olduğu ortada.
HORMONLU KAZANÇ UĞRUNA
Gıdalarda hormon kullanımı, halk arasında en çok tartışılan konuların başında geliyor. Rapora göre, Türkiyede domates, patlıcan, patates, kabak, üzüm,elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltikte hormon kullanılıyor. Hormon kullanımı ile ilgili pek çok rapor, iddiaların aksine salatalık ve çilekte hormon kullanılmadığını söylüyor. Raporlara göre, piliçte de hormon kullanılmıyor.
Tıp çevrelerindeki yaygın görüşe göre, hormonlu bitki ve etler, sürekli tüketildiğinde vücuttaki hormon dengesini bozuyor. Vücudun bağışıklık sisteminin bozulması, şişme ve yağlanma, hücrelerin zayıflayarak kanser hastalıklarına davetiye çıkarması gibi kanıtlanmamış ancak ciddi şüphelere yol açan sonuçlar bulunuyor.
Rapora göre, domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcıksa, patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, kabak çekirdeksizse, biber aşırı büyük ve etliyse, çekirdek evi boş, etli kısmı sertse, patates şekilsiz ve patates yumruları yapışıksa, içinde kararmalar varsa, karpuz çekirdek yerleri boşsa hormonlu olduğu anlamına geliyor.
ATO ve TZD tarafından hazırlanan raporda, 15 Ekim-10 Kasım ve 10 Nisan-5 Mayıs tarihleri arasında domates, 15 Kasım-15 Mayıs tarihleri arasında patlıcan ve 1 Kasım-15 Mayıs tarihleri arasında kabak yenmemesi öneriliyor.
TARIM İLAÇLARI
Rapora göre, kanser vakalarının artışında, pestisitler adı verilen tarım ilaçlarının aşırı, zamansız ve uygunsuz kullanımının da büyük payı var.
Türkiyede tarım ilaçlarının ciddi bir sorun oluşturduğu, yaş sebze ve meyve ihracatında yaşanan sıkıntılar sayesinde su yüzüne çıktı. İlaç kalıntısı nedeniyle yurtdışına ihraç edilemeyen yaş sebze ve meyvenin imha edilmeyip iç piyasaya sürüldüğü iddiaları endişeleri artırdı.
Türkiyede zirai mücadelede 1250 çeşit ilaç kullanılıyor. Araştırmalara göre, gerek piyasada satılan et ve süt ürünlerinde, gerekse anne sütünde tarım ilacı kalıntısına rastlanıyor. Özellikle Çukurova gibi yoğun tarım ilacı kullanılan bölgelerde, anne sütünde dikkat çekici oranlarda ilaç kalıntısı görülüyor.
Tarım Bakanlığı verileri, özellikle yer fıstığı, incir, fındık ve antep fıstığında alfatoksin, biberde kükürtdioksit, üzümde parafin, greyfurt ve biberde pestisit, zeytinyağında da bazı hidrokarbon kalıntılarına rastlandığını ortaya koyuyor. Hasat zamanından belirli bir süre önce kullanımı durdurulmayan tarım ilaçlarının etkisi, yıkamayla yok olmuyor.
Bilinçsiz kullanılan tarım ilaçları, saç dökülmesinden kansere kadar pek çok sağlık sorununa kapı aralıyor. Sadece insan sağlığına değil toprağa, suya ve diğer canlılara da zarar veriyor. Tarım ilaçlarının gelişigüzel değil reçeteyle satılması öneriliyor.
SORUN UYGULAMADA
Bu tehlike bilinmesine karşın, dünyada her yıl 2.5 milyon ton tarımsal mücadele ilacı kullanılıyor. ABDde yılda 293 bin, İtalyada 43 bin, Fransada 41 bin, İngilterede 30 bin, Almanyada 25 bin, Yunanistanda 32 bin ton, Türkiyede 13 bin ton zirai mücadele ilacı toprağa ya da bitkiye uygulanıyor. Sorun uygulamada ortaya çıkıyor. Sebze ve meyvelerde hasadın yaklaştığı dönemlerde kalıntı süresi kısa olan ilaçlar kullanmak gerekiyor.
Rapora göre, Tarım Bakanlığı çiftçilerin bilgilendirilmesi konusunda etkisiz kaldığı için ilaç firmaları ve bayileri gereksiz ve yanlış ilaç kullanımını pompalayarak bilinçsiz çiftçiyi ticari açıdan sömürüyor.
KATKI MADDELERİ VE ANTİBİYOTİKLER
15 bin çeşidi aşkın katkı maddesi bulunuyor. Asesülfam K, Kafein, Aspartam, Antioksidan, Olestra, yapay renk maddeleri, Nitrit ve Nitratlar, yüzlerce ürüne uygulanan katkı maddelerinin başında yer alıyor. Hazır gıdalardan dondurmalara, çikolatadan gofrete, dondurulmuş ürünlerden konserve balıklara kadar binlerce gıdaya katkı maddesi konuluyor.
Katkı maddelerinin yanlış kullanımı ve zararsız limitlerin üzerine çıkılması, kalp hastalıklarından kansere, cilt hastalıklarından sindirim bozukluklarına kadar tüyleri diken diken eden hastalıkların yanısıra, uykusuzluk, kaşıntı, mide bulantısı, sinirlilik ve alerjiye yol açabiliyor.
Hayvanlarda antibiyotiklerin kontrolsüz kullanılması da tıpkı tarım ilaçları gibi zararlara neden oluyor. İlaç olmaları nedeniyle insan üzerindeki etkileri fazla.
Antibiyotik daha çok kanatlı ve büyükbaş hayvanların yemine katılıyor. İlaç hayvanı hastalıklardan koruyor ya da hasta hayvanları iyileştiriyor. Antibiyotikler, kullanıldığı canlının vücudunda uygun bir dozda kullanılmadığında dışarı atılamıyor ve tüketim sırasında doğrudan insana geçiyor. Bunun için hayvanların kesiminden belli bir süre önce antibiyotik kullanımına son verilmesi, örneğin piliçlerde antibiyotik kullanımının kesimden bir hafta önce sonlandırılması gerekiyor. Antibiyotikler insan üzerinde iki önemli etki bırakıyor. Birincisi alerjik etkiler. Diğer önemli etki ise, hayvansal ürünler yoluyla sürekli antibiyotik alan bir insanın, bir hastalık halinde antibiyotikkullanması gerektiğinde antibiyotiğin bir işe yaramaması.
GÜBRE KULLANIMI
Türkiyede gübre kullanımı da son derece kontrolsüz yapılıyor. Bu da toprakta ve bitkide birikmeye, toprağın özelliğini ve rejimini yitirmesine sebep oluyor. Gübrelerin olumsuz etkilerinden korunmak sadece yıkama ve mekanik yollarla mümkün. Kesin çözüm ise, organik gübrelerin klasik gübre ile karıştırılarak ya da mümkünse sadece organik gübre kullanılması.
Bir başka öneri ise gübrenin tıpkı ilaç gibi reçeteyle satılması. Böylece hangi toprağa ve ürüne ne tür ve ne miktarda gübre kullanılacağı tarım il müdürlükleri kanalıyla saptanabilecek.
FRANKEŞTAYN GIDALAR
İnsan sağlığını tehdit eden bir diğer sorun da Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO). Raporda, genleriyle oynanmış tohumların Türkiyeye girmesi yasaklandı ancak hayvan yemi olarak ülkemize ithal edildiği biliniyor deniliyor.
Tüketici Hakları Derneği de farklı ortamlardan aldığı 20 numuneyi İsviçredeki laboratuvarlarda kontrol ettirdiğini, mısırdan soyaya pekçok ürünün genleriyle oynandığını tespit ettirdiklerini iddia ediyor.
Tüketici Dernekleri Federasyonu Mısır ve soya yağı, glikoz şurubu içeren gıdalar almayın uyarısı yaptı.
Tüketici Dernekleri Federasyonu da Mısır ve soya yağı, glikoz şurubu içeren gıdalar almayın uyarısı yaptı.
100e yakın üretici ve tüketici örgütünü bünyesinde bulunduran GDOya Hayır Platformu Türkiyeye 1996 yılından bu yana kontrolsüz GDOlu ürünler girdiğini, tüketicilerin bu ürünleri bilmeden tükettiğini iddia ediyor. İddia bununla da kalmıyor. Platform sözcüleri kaçak GDOlu tohumların Türkiyede ekim alanı bulduğunu da söylüyor.
SİNAN AYGÜN
Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün,sahte içki kullanımı sonucu ortaya çıkan ölümlerin ardından Türk halkının tükettiği gıdaları daha çok sorgulaması gerektiğini dile getirdi. Aygün, şunları kaydetti
:
Gıdadaki tehlikeler belki had safhada değil ancak varlığı da inkar edilemez boyutlarda. Halk merdiven altında üretilen gıdalara itibar etmemelidir. Hormon, tarım ilaçları, katkı maddeleri, antibiyotikler sonuç itibariyle toksit maddelerdir. Bu maddelerin hepsinin insan vücuduna zararlı olduğunu söylemek yanlıştır. Önemli olan ne dozda, hangi zamanda, ne şekilde kullanıldığıdır. Denetim görevi ise Tarım Bakanlığınındır. Gıda maddeleri gözle ya da sözle değil, bilimsel yöntemlerle denetlenmeli ve bu denetim sonuçları da halka açıklanmalıdır. Gıda laboratuvarlarını yurt sathına yaymak zorundayız.
İBRAHİM YETKİN
TZD Başkanı İbrahim Yetkin ise şunları söyledi:
Üretim aşamasında denetim söz konusu olduğunda, en önemli konulardan biri ilaç konusunun reçeteye bağlanmasıdır. Bu sağlanmadığı sürece, çiftçinin gelişigüzel ilaç kullanımı ve buna bağlı olarak gündeme gelen sorunların çözülmesi çok güç olacaktır.
Domates, patlıcan, patates, kabak, üzüm, elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltikte hormon kullanılıyor. Domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcıksa, patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, kabak çekirdeksizse, patates şekilsiz ve patates yumruları yapışıksa, içinde kararmalar varsa hormonlu olduğu anlamına geliyor.
Ankara Ticaret Odasının (ATO) ve Türkiye Ziraatçılar Derneğinin (TZD) hazırladığı Sofradaki SOS raporuna göre, hormon, tarım ilacı, antibiyotik, katkı maddesi ve kimyasal gübreler ölçülü kullanılmaz ve denetimi iyi yapılmazsa insan sağlığını tehdit ediyor, hastalıklara, sakatlıklara, erken ölümlere davetiye çıkarıyor.
Rapora göre, Türkiyede 27 bin gıda sanayi işletmesinin 10 bini denetlenemiyor. Çünkü bunlardan sadece 17 bini Tarım Bakanlığının gıda siciline kayıtlı. Yaklaşık 400 bin gıda satış ve toplu tüketim yeri olduğu dikkate alındığında insan sağlığının ne denli bir tehdit altında olduğu ortada.
HORMONLU KAZANÇ UĞRUNA
Gıdalarda hormon kullanımı, halk arasında en çok tartışılan konuların başında geliyor. Rapora göre, Türkiyede domates, patlıcan, patates, kabak, üzüm,elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltikte hormon kullanılıyor. Hormon kullanımı ile ilgili pek çok rapor, iddiaların aksine salatalık ve çilekte hormon kullanılmadığını söylüyor. Raporlara göre, piliçte de hormon kullanılmıyor.
Tıp çevrelerindeki yaygın görüşe göre, hormonlu bitki ve etler, sürekli tüketildiğinde vücuttaki hormon dengesini bozuyor. Vücudun bağışıklık sisteminin bozulması, şişme ve yağlanma, hücrelerin zayıflayarak kanser hastalıklarına davetiye çıkarması gibi kanıtlanmamış ancak ciddi şüphelere yol açan sonuçlar bulunuyor.
Rapora göre, domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcıksa, patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, kabak çekirdeksizse, biber aşırı büyük ve etliyse, çekirdek evi boş, etli kısmı sertse, patates şekilsiz ve patates yumruları yapışıksa, içinde kararmalar varsa, karpuz çekirdek yerleri boşsa hormonlu olduğu anlamına geliyor.
ATO ve TZD tarafından hazırlanan raporda, 15 Ekim-10 Kasım ve 10 Nisan-5 Mayıs tarihleri arasında domates, 15 Kasım-15 Mayıs tarihleri arasında patlıcan ve 1 Kasım-15 Mayıs tarihleri arasında kabak yenmemesi öneriliyor.
TARIM İLAÇLARI
Rapora göre, kanser vakalarının artışında, pestisitler adı verilen tarım ilaçlarının aşırı, zamansız ve uygunsuz kullanımının da büyük payı var.
Türkiyede tarım ilaçlarının ciddi bir sorun oluşturduğu, yaş sebze ve meyve ihracatında yaşanan sıkıntılar sayesinde su yüzüne çıktı. İlaç kalıntısı nedeniyle yurtdışına ihraç edilemeyen yaş sebze ve meyvenin imha edilmeyip iç piyasaya sürüldüğü iddiaları endişeleri artırdı.
Türkiyede zirai mücadelede 1250 çeşit ilaç kullanılıyor. Araştırmalara göre, gerek piyasada satılan et ve süt ürünlerinde, gerekse anne sütünde tarım ilacı kalıntısına rastlanıyor. Özellikle Çukurova gibi yoğun tarım ilacı kullanılan bölgelerde, anne sütünde dikkat çekici oranlarda ilaç kalıntısı görülüyor.
Tarım Bakanlığı verileri, özellikle yer fıstığı, incir, fındık ve antep fıstığında alfatoksin, biberde kükürtdioksit, üzümde parafin, greyfurt ve biberde pestisit, zeytinyağında da bazı hidrokarbon kalıntılarına rastlandığını ortaya koyuyor. Hasat zamanından belirli bir süre önce kullanımı durdurulmayan tarım ilaçlarının etkisi, yıkamayla yok olmuyor.
Bilinçsiz kullanılan tarım ilaçları, saç dökülmesinden kansere kadar pek çok sağlık sorununa kapı aralıyor. Sadece insan sağlığına değil toprağa, suya ve diğer canlılara da zarar veriyor. Tarım ilaçlarının gelişigüzel değil reçeteyle satılması öneriliyor.
SORUN UYGULAMADA
Bu tehlike bilinmesine karşın, dünyada her yıl 2.5 milyon ton tarımsal mücadele ilacı kullanılıyor. ABDde yılda 293 bin, İtalyada 43 bin, Fransada 41 bin, İngilterede 30 bin, Almanyada 25 bin, Yunanistanda 32 bin ton, Türkiyede 13 bin ton zirai mücadele ilacı toprağa ya da bitkiye uygulanıyor. Sorun uygulamada ortaya çıkıyor. Sebze ve meyvelerde hasadın yaklaştığı dönemlerde kalıntı süresi kısa olan ilaçlar kullanmak gerekiyor.
Rapora göre, Tarım Bakanlığı çiftçilerin bilgilendirilmesi konusunda etkisiz kaldığı için ilaç firmaları ve bayileri gereksiz ve yanlış ilaç kullanımını pompalayarak bilinçsiz çiftçiyi ticari açıdan sömürüyor.
KATKI MADDELERİ VE ANTİBİYOTİKLER
15 bin çeşidi aşkın katkı maddesi bulunuyor. Asesülfam K, Kafein, Aspartam, Antioksidan, Olestra, yapay renk maddeleri, Nitrit ve Nitratlar, yüzlerce ürüne uygulanan katkı maddelerinin başında yer alıyor. Hazır gıdalardan dondurmalara, çikolatadan gofrete, dondurulmuş ürünlerden konserve balıklara kadar binlerce gıdaya katkı maddesi konuluyor.
Katkı maddelerinin yanlış kullanımı ve zararsız limitlerin üzerine çıkılması, kalp hastalıklarından kansere, cilt hastalıklarından sindirim bozukluklarına kadar tüyleri diken diken eden hastalıkların yanısıra, uykusuzluk, kaşıntı, mide bulantısı, sinirlilik ve alerjiye yol açabiliyor.
Hayvanlarda antibiyotiklerin kontrolsüz kullanılması da tıpkı tarım ilaçları gibi zararlara neden oluyor. İlaç olmaları nedeniyle insan üzerindeki etkileri fazla.
Antibiyotik daha çok kanatlı ve büyükbaş hayvanların yemine katılıyor. İlaç hayvanı hastalıklardan koruyor ya da hasta hayvanları iyileştiriyor. Antibiyotikler, kullanıldığı canlının vücudunda uygun bir dozda kullanılmadığında dışarı atılamıyor ve tüketim sırasında doğrudan insana geçiyor. Bunun için hayvanların kesiminden belli bir süre önce antibiyotik kullanımına son verilmesi, örneğin piliçlerde antibiyotik kullanımının kesimden bir hafta önce sonlandırılması gerekiyor. Antibiyotikler insan üzerinde iki önemli etki bırakıyor. Birincisi alerjik etkiler. Diğer önemli etki ise, hayvansal ürünler yoluyla sürekli antibiyotik alan bir insanın, bir hastalık halinde antibiyotikkullanması gerektiğinde antibiyotiğin bir işe yaramaması.
GÜBRE KULLANIMI
Türkiyede gübre kullanımı da son derece kontrolsüz yapılıyor. Bu da toprakta ve bitkide birikmeye, toprağın özelliğini ve rejimini yitirmesine sebep oluyor. Gübrelerin olumsuz etkilerinden korunmak sadece yıkama ve mekanik yollarla mümkün. Kesin çözüm ise, organik gübrelerin klasik gübre ile karıştırılarak ya da mümkünse sadece organik gübre kullanılması.
Bir başka öneri ise gübrenin tıpkı ilaç gibi reçeteyle satılması. Böylece hangi toprağa ve ürüne ne tür ve ne miktarda gübre kullanılacağı tarım il müdürlükleri kanalıyla saptanabilecek.
FRANKEŞTAYN GIDALAR
İnsan sağlığını tehdit eden bir diğer sorun da Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO). Raporda, genleriyle oynanmış tohumların Türkiyeye girmesi yasaklandı ancak hayvan yemi olarak ülkemize ithal edildiği biliniyor deniliyor.
Tüketici Hakları Derneği de farklı ortamlardan aldığı 20 numuneyi İsviçredeki laboratuvarlarda kontrol ettirdiğini, mısırdan soyaya pekçok ürünün genleriyle oynandığını tespit ettirdiklerini iddia ediyor.
Tüketici Dernekleri Federasyonu Mısır ve soya yağı, glikoz şurubu içeren gıdalar almayın uyarısı yaptı.
Tüketici Dernekleri Federasyonu da Mısır ve soya yağı, glikoz şurubu içeren gıdalar almayın uyarısı yaptı.
100e yakın üretici ve tüketici örgütünü bünyesinde bulunduran GDOya Hayır Platformu Türkiyeye 1996 yılından bu yana kontrolsüz GDOlu ürünler girdiğini, tüketicilerin bu ürünleri bilmeden tükettiğini iddia ediyor. İddia bununla da kalmıyor. Platform sözcüleri kaçak GDOlu tohumların Türkiyede ekim alanı bulduğunu da söylüyor.
SİNAN AYGÜN
Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün,sahte içki kullanımı sonucu ortaya çıkan ölümlerin ardından Türk halkının tükettiği gıdaları daha çok sorgulaması gerektiğini dile getirdi. Aygün, şunları kaydetti
:
Gıdadaki tehlikeler belki had safhada değil ancak varlığı da inkar edilemez boyutlarda. Halk merdiven altında üretilen gıdalara itibar etmemelidir. Hormon, tarım ilaçları, katkı maddeleri, antibiyotikler sonuç itibariyle toksit maddelerdir. Bu maddelerin hepsinin insan vücuduna zararlı olduğunu söylemek yanlıştır. Önemli olan ne dozda, hangi zamanda, ne şekilde kullanıldığıdır. Denetim görevi ise Tarım Bakanlığınındır. Gıda maddeleri gözle ya da sözle değil, bilimsel yöntemlerle denetlenmeli ve bu denetim sonuçları da halka açıklanmalıdır. Gıda laboratuvarlarını yurt sathına yaymak zorundayız.
İBRAHİM YETKİN
TZD Başkanı İbrahim Yetkin ise şunları söyledi:
Üretim aşamasında denetim söz konusu olduğunda, en önemli konulardan biri ilaç konusunun reçeteye bağlanmasıdır. Bu sağlanmadığı sürece, çiftçinin gelişigüzel ilaç kullanımı ve buna bağlı olarak gündeme gelen sorunların çözülmesi çok güç olacaktır.
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: