Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Mikotoksinler sağlığımızı tehdit ediyor « Geri
Mikotoksinler sağlığımızı tehdit ediyor
E-posta
15.10.2009'de eklendi.
Türkiye'nin, ihracattan dönen kırmızı biber, fındık ve incir gibi ürünlerle aşina olduğu mikotoksinler, aslında süt ve süt ürünlerine kadar tehlike saçıyor"
Türkiye'nin, ihracattan dönen kırmızı biber, fındık ve incir gibi ürünlerle aşina olduğu mikotoksinler, aslında süt ve süt ürünlerine kadar tehlike saçıyor.
Tarım ürünlerinin yaklaşık dörtte biri için tehdit oluşturan toksit küf mikotoksinleri, Türkiye'nin başını sıkça ağrıtıyor. Gıda güvenliğinin sağlanması açısından en önemli problemlerden biri olan mikotoksinler, sağlık için zararlı toksik küf tabolitler olarak tanımlanıyor. İstanbul Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Dilek Heperkan, "Mikotoksinlerin önemi ve Türkiye'de mikotoksin çalışları" başlıklı sunumunda, Türkiye'de yetiştirilen fındık, incir, kırmızı biber gibi ürünlerin yanında hububat, süt ve süt ürünleriyle zeytin gibi ürünlerde de var olan mikotoksinlerin, toplum sağlığı ve ülke ekonomisi açısından önemli tehlike oluşturduklarını ifade etti.
Tarım ürünlerinin yaklaşık yüzde 25'inin mikotoksinler açısından risk taşıdığını, mikotoksinlerin 300'den fazla çeşidi olmasına rağmen bunların sadece 5-6 tanesinin birincil derecede önemli kabul edildiğini belirten Prof. Dr. Heperkan, "Avrupa'da okratoksin-A hububatta yaygın bir toksin olduğundan ekmek ve unda da sık bulunmaktadır. Avrupa'da yapılan kan tahlilleri ve süt analizleri tüketicilerin okratoksin A'ya maruz kaldıklarını göstermektedir. Özellikle Balkanlar'da Balkan endemik nefropati olarak isimlendirilen böbrek hastalığının okratoksin A ve sitrinin içeren hububat tüketimine bağlı olduğu kanıtlanmıştır" dedi.
Aynı konuyla ilgili araştırma yapan Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nden Prof. Dr. Douglas Park ise, 2004 Nisan ve Temmuz ayları arasında Kenya'da küflü mısır tüketimi sebebiyle yaşanan aflatoksin zehirlenmeleri hatırlatarak, 317 zehirlenme vakasından 125'ünün ölümle sonuçlandığını kaydetti. Prof. Park, konunu bu derece vahim sonuçlara ulaşmasında o dönem bölgede yaşanan kuraklığın, mevsimi yağmurların ve köy şartlarındaki uygunsuz depolama koşullarının yanı sıra, alternatif yiyecek kaynaklarının katlığının da etkili olduğunu ifade etti.
Mikotoksin kontrolünde HACPP Modeli konulu sunum hazırlanan Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kadir Hakman, tarımda üretim aşamasında mikotoksin oluşumunun önlenmesi için HACCP ve "doğru tarım uygulamaları" modellerinden fazla bir şey beklememek gerektiğine dikkat çekerek, "Tarımsal üretimde mikotoksin oluşunun önlenmesi kısa dönemde oldukça zor. Gıda işlemlerinde depolarda nem kontrolü ve ayıklama bandı CCP olarak ele alındığında yarar sağlayacaktır" ifadesine yer verdi.
Prof. Dr. Hakman, hammadeye, ürüne bulaşmış olan mikoteksijenik küflerin mikotoksin oluşturabildiklerinde en önemli faktörün su aktivitesi olduğunu hatırlatarak, "Öncelikle, hammadeye bu küflerin bulaşmasının önlenmesi yerine su aktivitesinin kritik limitin altına hızla düşürülmesi çok daha etkili bir önlemdir. Mokotoksin oluşunun önlenmesinde zaman faktörü hiçbir şekilde ihmal edilemez" diye konuştu.
Çiğ sütte aflotoksin konusunda araştırma yapan Uludağ Üniversitesi, Veteriner Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Oruç ise, Bursa'da daha önce yapılan çalışmalarda peynirlerde ve sütlerde azımsanamayacak derecede aflotoksin m1 olduğunu tespit etti. Oruç'un araştırmasında 55'i ova köylerinden, 60 tanesi dağ köylerinde olmak üzerde toplam 115 çiğ süt numunesinde yüzde 60 oranında kabul edilen limitleri aşan miktarda aflotoksin M1'e rastlandı. Oruç, hayvanların yediği yemlerde aflotoksin B1 olması durumunda, bunun karaciğerde parçalanarak aflotoksin M1 olarak sütten atıldığını söyledi. Çözüm için öncelikle yem fabrikalarının ürettiği yemin aflotoksin B1 yönünden temiz olması veya düşük miktarlar içermesi gerektiğini vurgulayan Oruç, 2. aşamada, süt üretimlerinin yemlerindeki aflotoksin B1 miktarının artmaması için taze olarak yemleri ısıtıp yedirmeleri gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin, ihracattan dönen kırmızı biber, fındık ve incir gibi ürünlerle aşina olduğu mikotoksinler, aslında süt ve süt ürünlerine kadar tehlike saçıyor.
Tarım ürünlerinin yaklaşık dörtte biri için tehdit oluşturan toksit küf mikotoksinleri, Türkiye'nin başını sıkça ağrıtıyor. Gıda güvenliğinin sağlanması açısından en önemli problemlerden biri olan mikotoksinler, sağlık için zararlı toksik küf tabolitler olarak tanımlanıyor. İstanbul Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Dilek Heperkan, "Mikotoksinlerin önemi ve Türkiye'de mikotoksin çalışları" başlıklı sunumunda, Türkiye'de yetiştirilen fındık, incir, kırmızı biber gibi ürünlerin yanında hububat, süt ve süt ürünleriyle zeytin gibi ürünlerde de var olan mikotoksinlerin, toplum sağlığı ve ülke ekonomisi açısından önemli tehlike oluşturduklarını ifade etti.
Tarım ürünlerinin yaklaşık yüzde 25'inin mikotoksinler açısından risk taşıdığını, mikotoksinlerin 300'den fazla çeşidi olmasına rağmen bunların sadece 5-6 tanesinin birincil derecede önemli kabul edildiğini belirten Prof. Dr. Heperkan, "Avrupa'da okratoksin-A hububatta yaygın bir toksin olduğundan ekmek ve unda da sık bulunmaktadır. Avrupa'da yapılan kan tahlilleri ve süt analizleri tüketicilerin okratoksin A'ya maruz kaldıklarını göstermektedir. Özellikle Balkanlar'da Balkan endemik nefropati olarak isimlendirilen böbrek hastalığının okratoksin A ve sitrinin içeren hububat tüketimine bağlı olduğu kanıtlanmıştır" dedi.
Aynı konuyla ilgili araştırma yapan Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nden Prof. Dr. Douglas Park ise, 2004 Nisan ve Temmuz ayları arasında Kenya'da küflü mısır tüketimi sebebiyle yaşanan aflatoksin zehirlenmeleri hatırlatarak, 317 zehirlenme vakasından 125'ünün ölümle sonuçlandığını kaydetti. Prof. Park, konunu bu derece vahim sonuçlara ulaşmasında o dönem bölgede yaşanan kuraklığın, mevsimi yağmurların ve köy şartlarındaki uygunsuz depolama koşullarının yanı sıra, alternatif yiyecek kaynaklarının katlığının da etkili olduğunu ifade etti.
Mikotoksin kontrolünde HACPP Modeli konulu sunum hazırlanan Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kadir Hakman, tarımda üretim aşamasında mikotoksin oluşumunun önlenmesi için HACCP ve "doğru tarım uygulamaları" modellerinden fazla bir şey beklememek gerektiğine dikkat çekerek, "Tarımsal üretimde mikotoksin oluşunun önlenmesi kısa dönemde oldukça zor. Gıda işlemlerinde depolarda nem kontrolü ve ayıklama bandı CCP olarak ele alındığında yarar sağlayacaktır" ifadesine yer verdi.
Prof. Dr. Hakman, hammadeye, ürüne bulaşmış olan mikoteksijenik küflerin mikotoksin oluşturabildiklerinde en önemli faktörün su aktivitesi olduğunu hatırlatarak, "Öncelikle, hammadeye bu küflerin bulaşmasının önlenmesi yerine su aktivitesinin kritik limitin altına hızla düşürülmesi çok daha etkili bir önlemdir. Mokotoksin oluşunun önlenmesinde zaman faktörü hiçbir şekilde ihmal edilemez" diye konuştu.
Çiğ sütte aflotoksin konusunda araştırma yapan Uludağ Üniversitesi, Veteriner Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Oruç ise, Bursa'da daha önce yapılan çalışmalarda peynirlerde ve sütlerde azımsanamayacak derecede aflotoksin m1 olduğunu tespit etti. Oruç'un araştırmasında 55'i ova köylerinden, 60 tanesi dağ köylerinde olmak üzerde toplam 115 çiğ süt numunesinde yüzde 60 oranında kabul edilen limitleri aşan miktarda aflotoksin M1'e rastlandı. Oruç, hayvanların yediği yemlerde aflotoksin B1 olması durumunda, bunun karaciğerde parçalanarak aflotoksin M1 olarak sütten atıldığını söyledi. Çözüm için öncelikle yem fabrikalarının ürettiği yemin aflotoksin B1 yönünden temiz olması veya düşük miktarlar içermesi gerektiğini vurgulayan Oruç, 2. aşamada, süt üretimlerinin yemlerindeki aflotoksin B1 miktarının artmaması için taze olarak yemleri ısıtıp yedirmeleri gerektiğini kaydetti.
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: