E-posta 22.03.2010'de eklendi.

ğız sağlığı dendiğinde hepimizin aklına öncelikle diş fırçalamak gelir. Eğer dişlerimizi düzenli olarak fırçalıyor, diş ipi yardımı ile yemek artıklarını temizliyorsak ve tüm bunları yaparken dişetlerimizde bir kanama olmuyorsa dişlerimiz sağlıklı demektir. Peki ya tüm bunlara rağmen ya ağzımız kokarsa?

Ağız kokusu ve nedenleri

Ağız kokusu (halitosis) belki de bizi psikolojik olarak olumsuz yönde etkileyen kokuların başında gelir. Bunun nedeni de ağız kokusunu genelde kendimizin değil çevremizin almasıdır. Dolayısıyla farkında bile olmadan insanları rahatsız edebiliriz. Konuşurken olabildiğince bizden uzak durulması veya göz temasına girilmemesi kafamızda ? yoksa ağzım mı kokuyor? sorusunu beraberinde getirir. Ya da birinin yüzümüze karşı ?ağzın kokuyor? demesi de bizi psikolojik olarak olumsuz yönde etkileyen davranışların başında gelir.
Hepimizin ağzı kokabilir. Özellikle sabahları gece boyunca tükürük salgılanmamasından ve dil üstünde üreyen bakterilerden dolayı ağızda bir koku oluşur. Ama sabahları dişlerimizi ve dilimizi fırçalandıktan sonra bu koku kolayca geçer.


Ancak tüm ağız kokuları aynı değildir. Kimi dediğimiz gibi herkeste olabilecek ve fırçalayınca geçebilecek kokulardan, kimi ise ciddi bir hastalığın belirtisi olabilir.

Normalde görülen ağız kokusunun nedenlerinin başında dişlerimize yeterince bakamamamız gelir; yani düzgün ve düzenli diş fırçalamamak ve diş ipi kullanmamak ağız kokusuna neden olabilir. Sarımsak, soğan gibi kokan yiyecekleri tüketmek de ağız kokusuna neden olan başka bir etkendir. Sigara ve alkol kullanımının yanı sıra bazı kronik hastalıklar da ağız kokusuna neden olur.

Ağız kokusundan nasıl kurtuluruz
Dişlerimizi her gün iki defa düzenli ve düzgün bir şekilde fırçalamak ve diş ipi kullanmak ağız kokusundan kurtulmak için ilk adımlardır. İkinci olarak ağız kokusuna neden olacak soğan ya da sarımsak gibi koku oluşturacak yiyecekleri en azından sosyal ortamlarda tüketmemeliyiz. Sigara ve alkol tüketimini azaltmalı, bol bol su içmeli ve ağzımızda bakteri oluşumunu hızlandıracak şeker tüketimine dikkat etmeliyiz.

Bir diğer önlem ise doktor kontrolünden geçip dişlerimizin sağlıklı olup olmadığına baktırmak olmalı. Sakız çiğnemek de, özellikle tarçınlı, ağız kokusunu gidermek için kullanılan basit bir diğer yöntem. Eğer ağzımızda protez var ise bunların da düzenli olarak bakımlarını yapmalı veya yaptırmalıyız.

Tüm bunlara rağmen geçmeyen bir ağız kokumuz var ise mutlaka doktora başvurmalıyız çünkü bu ciddi bir hastalığın habercisi olabilir. Zira ağız kokusu böbrek ve karaciğer yetmezliğinde ve diyabette yaşanabilen bir durumdur. Bunların yanı sıra vücuda yeterli sıvı alınmaması halinde, diyet durumlarında, özellikle akciğer ve sinüs iltihaplarında görülebilir. Kötü ağız kokusu aynı zamanda dişeti hastalıklarının da habercisidir.

Diş nasıl fırçalanır
Diş fırçalarken sürenin 2 dakikadan az olmamasına dikkat ediniz. Fırçayla özellikle arkada kalan dişleri de temizlemeliyiz. Kahve ve çayın dişlerde bıraktığı izlere karşı ise dişlerin arka kısımlarının fırçalanması gerekir. Ancak tüm bunları yaparken dişetlerimize zarar vermemeye özen göstermeliyiz.

Eğer elektrikli bir diş fırçası kullanıyorsanız dişlerinize baskı yapmamaya özen gösterin. Bu tarz fırçalar dişlerin üstündeki tartarı ve plakları temizlemekte diğer diş fırçalarına göre daha başarılı. Sırayla önce üst ve alt dişlerin ön ve arka yüzleri sonra da dişlerin üstü temizlenir. Oluşabilecek ağız kokusuna karşı ve genel ağız temizliği için ise dilin üst yüzeyini fırçalamayı kesinlikle unutmayın.
Diş ipinin önemi

Çevremizdeki birçok kişi dişlerini sadece diş ipi kullanmadığı için kaybediyor. Diş ipi diş fırçasının ulaşamadığı dişler arasındaki yemek artıklarını temizlemek için kullanılıyor. Diş ipi kullanılmaması diş çürüklerine ve diş eti hastalıklarına yol açabiliyor.

Diş ve ağız sağlığında beslenmenin önemi

Besinler bizi birçok hastalıklara karşı koruyabilecek vitaminlere sahip. Dengeli beslenme ile nasıl ki tüm vücudumuzun ihtiyaçlarını karşılayıp günlük hayatımızı rahat ve sağlıklı geçiriyoruz aynı şekilde dişlerimizi de koruyoruz.

Beslenme alışkanlıklarımıza dikkat ederek dişlerimizin ve dişetlerimizin daha sağlıklı ve güçlü olmasını sağlarız. Öyle ki şekerli, karbonhidratlı ve nişastalı besinler dişlerde plak asitlerinin oluşmasına yani çürüklere neden olur. Tükürük üretimi yemek esnasında arttığından dolayı bu tarz yiyeceklerin yemekle birlikte alınmasına dikkat etmeliyiz. Gün içerisinde yediğimiz çikolatalar ya da şekerli yiyecekler yerine elma, armut gibi meyveler yemeyi tercih etmeliyiz. Kola gibi asitli içecekler dişlere büyük zarar verdiğinden dolayı çok az tüketilmeli. Eğer tüketiliyor ise dişlere dokunmadan pipet yardımı ile içilmeli.