Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Menopozu Hafif Atlatmanın Anahtarı: FİTOÖSTROJENLER « Geri
Menopozu Hafif Atlatmanın Anahtarı: FİTOÖSTROJENLER
E-posta
28.06.2010'de eklendi.
Yaklaşık 2500 yıl önce tıbbın babası olan Hipokrat '’ Yiyecekleriniz ilacınız, ilacınız yiyecekleriniz olsun ‘’ demiştir. Günümüz tıbbında da yapılan araştırmalar sonucu gerçekten de yiyeceklerin sadece günlük ihtiyacımız olan enerjiyi, vitamini ve minerali içermediğini, aynı zamanda bazı yiyeceklerin bazı hastalık gurubuna karşı koruyucu oldukları gösterilmiştir. Beslenmenin yanısıra vücüdumuza olumlu katkıları olan böyle besinlere fonksiyonel besinler denir.
Fonksiyonel besinler hiç işlem görmemiş doğal bir besin olabileceği gibi fonksiyenel bir besinle zenginleştirilmiş bir besin de olabilir. Örneğin omega-3’ü direkt balıktan alabileceğimiz gibi, omega-3’le zenginleştirilmiş yem yiyen tavukların ürettiği Omega-3’lü yumurtaları yiyerek de alabiliriz. Fonksiyonel besinler direkt olarak ilaç yerine geçmez ancak uzun vadeli düzenli kullanımlarında kalp hastalıkları, kemik erimesi, tiroid hastalıkları ve bazı kanser türlerine karşı koruyucu oldukları bilinmektedir.
Her ay bir fonksiyonel besin konusunda sizleri aydınlatmaya çalışacağım, bu ay özellikle menopoz sorunları olan okuyucularımız için doğal östrojen kaynağı olan besinleri inceleyelim.
FİTOÖSTROJENLER ( Bitkisel Östrojenler) : Vücudumuzda ki östrojen hormonu; kadın ve erkekde üreme sisteminin işleyişinde, kemik sağlığında, kalp-damar sisteminde, çeşitli kanserlere karşı vücudu korumada, derinin parlaklığı ve gençliğinde önemli rol oynarlar. Belirli bir yaşdan sonra östrojenin azalması ile bu sistemlerde yavaşlama ve çeşitli hastalıklara karşı yatkınlık artar.
Fitoöströjenler hem östrojen benzeri hem de östrojene karşıt etki yaparlar. Yani vücutta aşırı östrojen varsa östrojen resöpterlerine bağlanarak östrojenin fazla etkisini giderirler, vücutta az östrojen varsa östrojen gibi etki gösterirler.
Fitoöstrojenlerin en yaygın iki grubu; İzoflavonlar ve lignanlardır. İzoflavon'lar özellikle soya fasulyesi, kuru fasulye, mercimek, bezelye, sebze, çay ve şarapta bulunur. Lignanlar ise tüm tahıl ürünleri, keten tohumu, susam, ay çekirdeği, yer fıstığı, zeytin gibi yağlı yemişler, kiraz, şeftali, erik, elma, armut, havuç, brokoli, soğan, sarımsak, rezene, ahududu, böğürtlen ve şerbetçi otunda bulunur. Bira yapımında şerbetçiotu kullanıldığından dolayı bira da lignan'dan zengindir.
Genel olarak ister izoflavon olsun ister lignan olsun fitoöstrojenler hormon bağımlı kanserlerin (meme, rahim, testis ve prostat kanseri gibi ) gelişmesini önler. Ancak meme kanseri tanısı almış bir hastaya fitoöstrojen verilmemelidir.
Fitoöstrojenler çok kuvvetli antioksidanlardır. Menopoz sonrası ortaya çıkan kemik erimesinin esas nedeni vücuttaki östrojen eksikliğidir. 6 Ay süre ile günde 40 gram soya proteini tüketimi kemik mineral dansitesini artırır. Sadece günde 25 gram soya proteni tüketimi bile kötü kolesterol olan LDL’yi %12,9 oranında azaltır , iyi kolesterol olan HDL’yi ise %2,4 oranında bir artırır. Koroner kalp hastalıklarından korur. Aynı zamanda menopozdan sonra ortaya çıkan sıcak basması, terleme, sinirlilik gibi semptomları da azaltır.
Asyalı kadınlar’da; meme kanserinin, kemik erimesinin, kalp-damar hastalıklarının ve menopoz semptomlarının batılı hemcinslerine göre daha az görülmesinin nedeni soya proteinini temel besin maddesi olarak kullanmalarından kaynaklanmaktadır.
Ancak gerek menopoz olsun gerek kalp damar hastalıkları olsun gerekse de yukarıda bahsettiğimiz diğer hastalıklar olsun tek başına fitoöstrojen kullanmak bu hastalıkları tedavi etmez. Tıbbi tedavi ve fitoöstrojen kullanım gerekliliğine doktorunuz karar vermelidir.
Dr. Ayça Kaya
İç Hastalıkları Uzmanı
Fonksiyonel besinler hiç işlem görmemiş doğal bir besin olabileceği gibi fonksiyenel bir besinle zenginleştirilmiş bir besin de olabilir. Örneğin omega-3’ü direkt balıktan alabileceğimiz gibi, omega-3’le zenginleştirilmiş yem yiyen tavukların ürettiği Omega-3’lü yumurtaları yiyerek de alabiliriz. Fonksiyonel besinler direkt olarak ilaç yerine geçmez ancak uzun vadeli düzenli kullanımlarında kalp hastalıkları, kemik erimesi, tiroid hastalıkları ve bazı kanser türlerine karşı koruyucu oldukları bilinmektedir.
Her ay bir fonksiyonel besin konusunda sizleri aydınlatmaya çalışacağım, bu ay özellikle menopoz sorunları olan okuyucularımız için doğal östrojen kaynağı olan besinleri inceleyelim.
FİTOÖSTROJENLER ( Bitkisel Östrojenler) : Vücudumuzda ki östrojen hormonu; kadın ve erkekde üreme sisteminin işleyişinde, kemik sağlığında, kalp-damar sisteminde, çeşitli kanserlere karşı vücudu korumada, derinin parlaklığı ve gençliğinde önemli rol oynarlar. Belirli bir yaşdan sonra östrojenin azalması ile bu sistemlerde yavaşlama ve çeşitli hastalıklara karşı yatkınlık artar.
Fitoöströjenler hem östrojen benzeri hem de östrojene karşıt etki yaparlar. Yani vücutta aşırı östrojen varsa östrojen resöpterlerine bağlanarak östrojenin fazla etkisini giderirler, vücutta az östrojen varsa östrojen gibi etki gösterirler.
Fitoöstrojenlerin en yaygın iki grubu; İzoflavonlar ve lignanlardır. İzoflavon'lar özellikle soya fasulyesi, kuru fasulye, mercimek, bezelye, sebze, çay ve şarapta bulunur. Lignanlar ise tüm tahıl ürünleri, keten tohumu, susam, ay çekirdeği, yer fıstığı, zeytin gibi yağlı yemişler, kiraz, şeftali, erik, elma, armut, havuç, brokoli, soğan, sarımsak, rezene, ahududu, böğürtlen ve şerbetçi otunda bulunur. Bira yapımında şerbetçiotu kullanıldığından dolayı bira da lignan'dan zengindir.
Genel olarak ister izoflavon olsun ister lignan olsun fitoöstrojenler hormon bağımlı kanserlerin (meme, rahim, testis ve prostat kanseri gibi ) gelişmesini önler. Ancak meme kanseri tanısı almış bir hastaya fitoöstrojen verilmemelidir.
Fitoöstrojenler çok kuvvetli antioksidanlardır. Menopoz sonrası ortaya çıkan kemik erimesinin esas nedeni vücuttaki östrojen eksikliğidir. 6 Ay süre ile günde 40 gram soya proteini tüketimi kemik mineral dansitesini artırır. Sadece günde 25 gram soya proteni tüketimi bile kötü kolesterol olan LDL’yi %12,9 oranında azaltır , iyi kolesterol olan HDL’yi ise %2,4 oranında bir artırır. Koroner kalp hastalıklarından korur. Aynı zamanda menopozdan sonra ortaya çıkan sıcak basması, terleme, sinirlilik gibi semptomları da azaltır.
Asyalı kadınlar’da; meme kanserinin, kemik erimesinin, kalp-damar hastalıklarının ve menopoz semptomlarının batılı hemcinslerine göre daha az görülmesinin nedeni soya proteinini temel besin maddesi olarak kullanmalarından kaynaklanmaktadır.
Ancak gerek menopoz olsun gerek kalp damar hastalıkları olsun gerekse de yukarıda bahsettiğimiz diğer hastalıklar olsun tek başına fitoöstrojen kullanmak bu hastalıkları tedavi etmez. Tıbbi tedavi ve fitoöstrojen kullanım gerekliliğine doktorunuz karar vermelidir.
Dr. Ayça Kaya
İç Hastalıkları Uzmanı
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: