Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı

E-posta Şifre giris

Neden bu kadar çok tüp bebek merkezi açıldı sanıyorsunuz? « Geri

eposta E-posta 16.04.2012'de eklendi.
Neden bu kadar çok tüp bebek merkezi açıldı sanıyorsunuz? İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar'ın, Vatan gazetesinden Mine Şenocaklı'ya verdiği röportaj: İkinci Bölüm:

Türkiye’de çok ciddi bir tarım ilacı sorunu var. Yoksa ben Türkiye’deki tarım ilaçlarının analiz sonuçlarını bilmiyorum. Bakanlık sağolsun bugüne kadar hiçbir açıklama yapmadı, yapmıyor."

Limona, portakala, domatese verilen olgunlaştırmayı durdurucu hormon yüzünden! Çiftçi diyor ki, “On dönüm limon bahçem var. Ama hepsinin aynı anda olgunlaşmasını istemiyorum. Bazı ilaçlar var, bunları atıyorum, ürünün olgunlaşmasını durdurabiliyorum.” Dolayısıyla çiftçi dönüm dönüm toplayabiliyor ürünü. İyi de, bir şeyin olgunlaşmasını ilaçla durdurduğunuz zaman bunun içinde illa ki bir kalıntı kalır. O kalıntı insanda da olgunlaşmayı durdurucu etki yapar. Ne olur? Spermler olgunlaşamaz, yumurta olgunlaşamaz. Dolayısıyla bir üreme sorunu, kısırlık ortaya çıkar. Yani biz hastalıkları kendi ellerimizle yaratıyoruz!



- Hocam, dünkü bölümde “Bu yoğurtlar artık neden ekşimiyor diye araştırmaya başladıktan sonra, tarım ilaçlarıyla ilgili bir inceleme yapmak gerektiği ortaya çıktı” demiştiniz. Peki ne buldunuz?

Bir kere bu konuyu doğrudan inceleyemiyorsunuz. Türkiye’de iki şeyi çok doğrudan inceleyemezsiniz zaten; tarım ilaçlarının analizini yapmak çok zordur. Kalıntı analizini yapmak ise ihtisas laboratuvarı gerektirir. Ağır metal analizi yapabilirsiniz, onun metodu daha kolaydır. Ama tarım ilacı dediğiniz zaman ihtisas analizi gerekiyor. O analizi yapabilen laboratuvarlar da bunu bir ücret karşılığı yapıyor. Ne kadar örnek götürürseniz o kadar büyük maliyetler çıkıyor. Onun üzerine ben de, “Acaba Türkiye’de yapılmış doku kalıntı çalışması var mı?” diye baktım. Zaten mesele de oradan çıktı. Bir pazar günü Google’a üç anahtar kelime girdim, “Doku, pestisist ve Türkiye” diye... Bu üçünün karşılığında Türkiye’den yapılmış en az 15 araştırma çıktı. Bu araştırmalar Türkiye’de değişik illerde yapılmış. Bunların içinde Maraş da var, Manisa da var, Ankara da var. Mesela anne sütleri üzerinde araştırma yapılmış. “Tarım ilacı kalıntısı var mı?” diye... Ayrıca ameliyatlar sırasında insanlardan yağ dokusunu alıp, tarım ilacı kalıntısı var mı diye analiz etmişler.

- Yani anne sütünde ve insanın yağ dokusunda tarım ilacı kalıntısı olup olmadığına bakmışlar?

Evet... 1985’den itibaren her iki yılda kapsamlı bir araştırma yapılmış böyle. Bu araştırmaların büyük bir kısmı başlangıçta DDT ile ilgili. Sonra DDT yasaklandı. Ama kullanım devam etmiş, bu aşikâr...

- DDT, bildiğimiz böcek ilacı değil mi?

Evet. Zamanında bunlar sıtma kontrolünde kullanılan ilaçlar.

- Araştırmaların sonucunda ne çıkmış?

Hepsinde bir pozitiflik var. Yani, tarım ilacı kalıntısı var. Belli ki biz bu ürünleri yemişiz ve dokuda kalmışlar.

- Ne miktarda yersek dokuda kalıyorlar?

Ne miktarda yendiğinden ziyade, sürekli yiyor olmak önemli. Bu tarım ilaçlarının çoğu yağda çözünür ilaçlardır. Bu yüzden yağ dokusunda kalırlar. Yağ dokusunda kaldığı zaman da birikicidir. Uzun süre vücutta kalır, atılmaz, yıkılmaz ve birikmeye başlar bu kalıntılar. Birikmenin de olmasının ana gerekçesi, bu tarım ilaçlı gıdaların sürekli olarak yenilmesi. Arkasından Karadeniz’deki ırmak açılışlarındaki ekosistem incelendiğinde de sonuç aynı çıkmış. Orada yaşayan tüm canlıların dokularında, insanlar da dahil, tarım ilaçlarının kalıntılarına rastlanmış. Ben bunun üzerine, “Türkiye’den tarım analizleri: Zehirleniyoruz” diye bir yazı yazdım. O sabah Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mir Mahmutoğulları aradı. “Efendim, biz tarım ilacı kullanımına çok dikkat ediyoruz. Şimdi pulverizasyonla ilaçlama yapıyoruz” dedi.

- Pulverizasyon nedir?

Yani yukarıdan uçaktan ilacı tarlaya atmaktan değil, tarlanın içinden, en yakından ilacı atmaktan bahsediyordu. Bunlar olumlu şeyler ama denetim yeterli değil. Dedim ki, “Sayın Müsteşarım, lütfen siz bize analizlerde neye baktığınızı, neyi bulduğunuzu söyleyin ki bize bir fikir versin, en azından biz hastalar açısından bulunduğumuz durumu bir analiz edebilelim.” Aksi takdirde bu bir bilinmezlik noktası. Ama dediğim gibi bu 15-16 çalışma, bilimsel çalışma, oralardan belli sonuçlara gidebiliyoruz.

- Yapanlar kimler?

Hepsi Türkiye’den... Hacettepe Üniversitesi de yapmış, Akdeniz Üniversitesi de, Çukurova Üniversitesi de... 2010’da Ağustos ayında yayınlanmış bir çalışma var mesela. Adana’da morgdan doku örnekleri almışlar. Adana’da vefat etmiş insanların doku örneklerinin bütününde tarım ilacı kalıntısı var. Orası tarım havzası. Akdeniz Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü’nden arkadaşlarla konuşuyoruz. Diyorlar ki, “Bize en çok hasta Kumluca bölgesinden geliyor.” Çünkü Kumluca da tarım havzası. Dün de söylemiştim; iki yıl önce Akdeniz Üniversitesi Onkoloji Bölümü’ndeki arkadaşlarımız Sağlık Bakanlığı ile ortak bir toplantıda bunu dile getirdiler. “Lenfomalar ve kemik iliği kanserlerinin çoğu Kumluca’dan geliyor” dediler. Kumluca sadece Antalya’nın değil, Türkiye’nin de en önemli tarım üretim merkezi. Bir çiftçinin bizzat bana anlattığına göre, çiftçi tarım ilacını uygulamanın yöntemini de bilmiyor. Tarım ilacı poşetini açıyor, eliyle, havaya, ağaçların üzerine doğru fırlatıyor. Avucuyla, nereye, ne kadar konarsa...

- O sırada kendisi de soluyor...

Tabii... Ağaçtan, fideden önce kendisi alıyor tarım ilacını. Şu anda çiftçilerin arasında ciddi bir kanser sorunu var zaten. Mesela ben buğdaya atılmıyordur herhalde diyordum. Ama öğrendim ki daha buğday ekilmeden, toprak ilaçlanıyormuş, arkasından da üç-dört sefer ürün ilaçlanıyormuş... Aynı şey mısır için de, meyve bahçeleri için de yapılıyor. Bu GDO ile ilgili meseleyi tartışırken, “Bebek mamasında GDO var mıdır, yok mudur” diye dünyanın en önemli bebek maması üreticilerinden birisiyle konuştuk. Türkiye’deki en büyük üreticiler ve bu konuda hakikaten çok hassaslar. “Zamanında, Türkiye’den kaşık maması yapılmak üzere yurtdışına ürün gönderelim istedik. Bizim de Türkiye’nin ihracatına bir katkımız olsun diye... Beş ürün seçtik; armut, şeftali, üzüm, böğürtlen ve elma... Anlaşmalı üretim olarak çiftçilerle anlaştık. Şu koşullarda üreteceksiniz, tarım ilacını ancak şu koşullarda kullanacaksınız diye... Sonuçta ürünü aldık. O beş üründen sadece elmaların üçte ikisi kabul edildi, geri kalanların hepsi geri gönderildi” dediler. İnanılır gibi değil ama üzerlerindeki kalıntı miktarı izin verilenin bin kat üzerinde çıkmış.

- Anlaşmalı üretim yapıldığı halde?

Evet. Nakit para veriyorsunuz, ürün üretiliyor, içinizin rahat olması lazım, gönderiyorsunuz, bakıyorsunuz ki izin verilenden öyle birkaç kat fazla değil, bin kat fazla çıkıyor değerler. Dolayısıyla orada da anladık ki, Türkiye’de çok ciddi bir tarım ilacı sorunu var. Yoksa ben Türkiye’deki tarım ilaçlarının analiz sonuçlarını bilmiyorum. Bakanlık sağolsun bugüne kadar hiçbir açıklama yapmadı, yapmıyor.

- Bakan Mehdi Eker, “Artık firma ismi de açıklıyoruz” dedi ama...

Hayır, açıklanmıyor.

- Anlıyamıyorum, bu konu doğrudan halkın sağlığını ilgilendiriyor. Kimler o üreticiler açıklanmalı ki biz de bilelim ve ona göre satın alalım. Üretici de böylece daha vicdanlı ve sağlıklı üretim yapmaya teşvik edilmiş olsun. Bunun mutlaka cezasının olması lazım. Yoksa isteyen istediğini yapar. Görüyoruz, yapıyorlar da zaten...

Kesinlikle doğru. En son süt olayında gördük işte, Bakanımız dedi ki, “Sütlerin bazılarında kanser ve siroza yol açan aflatoksin ve antibiyotik kalıntısı var.” Sonuçta, o süt üreticilerinin isimlerini de biz öğrenemedik...

- Tıpkı bugün tarım ilacını fazla kullanan üreticilerin isimlerini öğrenemediğimiz gibi...

Evet. Sürekli aynı konuyu dile getiriyoruz, “Tarım ilaçları önemli, aman dikkat edin!” diye... Ama bir şey olmuyor... Bakın, iki tür tarım ilacı var. Bunlardan biri böcek ilacı sınıfı, haşerelere karşı, pestisitler. Öbürü de herbisitler, ot ilacı. Ana sorun ilacın doğru kullanılmaması. Ama ikinci bir sorun daha var; ot ilaçlarını gerekli gereksiz her yerde kullanmak gibi çiftçinin bir eğilimi oluşmuş. Çünkü siz bu ilacı attığınız zaman orada artık ot bitmiyor. Çiftçi portakal yetiştirecek. Portakal bahçesine ot ilacı atıyor. O ot ilacı, sistemik ilaç, yani bitkinin bünyesine geçiyor. Bitkinin bünyesine geçtiği zaman hassas olan bitkiyi öldürüyor. Bu ilaçlar çiftçiler arasında “Ot yakan ilaçlar” diye biliniyor... Otları yakıyor, portakal bu ilaçtan etkilenmese bile bünyesine alıyor. Sorun o... Üstelik ihracat için üretilen ürünlerdeki tarım ilaçları yine ehven-i şer oranda. Çünkü daha Bulgaristan sınırında denetime tabi tutuluyor TIR’lar. Denetimden geçemezlerse Türkiye’ye geri yollanıyorlar. Dolayısıyla onların kuralına uymasa da bu ürünler, burada doğrudan iç pazara verilen ürüne oranla çok daha az tarım ilacı içeriyorlar. Bizim iç pazara verilen ürünler ise bir felaket. Ben size ağır örneği söyleyeyim; geçen sene Adana’dan aradılar, bir kanser ilacına ihtiyaç varmış. Bir hormon bu. Gönderdik, birkaç ay sonra haberi geldi. Meğer bu ilacı hastada değil, ağaçlarda kullanıyorlarmış. Eritip limonlara kökten veriyorlarmış. Çünkü bu hormon olgunlaşmayı durduruyor, limonun da olgunlaşmasını durduruyormuş.

Mine Şenocaklı / Vatan
  • Bu haber için yorumlar (10 adet)

    • Temmuz 04 2012

      Neşe Ak

      Neşe Ak

      Aynen katılıyorum komşunun bile bizden almadığı gümrükten dönen domatesler pazarda gariban halka ucuz ucuz satıldı, kısırlıkta bu kadar hastaneye giden bir millet yoktur tüp bebek merkezlerine kayıt için aylar belki sene önce kayıt olup sıraya giriyorsun yakında neslimizde kalmaz, yumurta olgunlaşmama sorunu bende dahil olmak üzere çevremde her 5 insandan 2 sinde var, eskiden hastane yüzü görmeyen tarlada çalışan kadınlarımız şimdi hastanelerden çıkmıyor, sağlık bakanı, tarım bakanı ne işe yarıyor, israil menşeli anway mallarını gümrükten bedava geçirmek için kozmetik ve temizlik ürünlerini... tıp ve sağlık ürünü katogorisine ayıran bakanlık sağlık ve tarım bakanlığı siz ne işe yarıyorsunuz cebinizi doldurmaktan başka vicdan lazım, bugün o koltuktasınız yarını düşündünüzmü.
    • Mayıs 28 2012

      Metin Kasım

      Metin Kasım

      Dağdaki mi yoksa bağdaki mi daha tehlikeli acaba? Vatanına, milletine ihanet eden kandırılmış insanlar ya da insancıklar kafasına esince önüne gelene sıkıyorlar ve analar ağlıyor.Pekii bağda yetiştirdiği kanserojen maddeler içeren meyve sebzeyi kendi milletine yedirenlere ne demeli?Bunlar öncekilerden daha mı masum?Tam tersi daha sinsice ve haince.Ya bu bağcıları gerektiği şekilde denetlemeyen, kanserojen gıdaları bize yedirten yetkililere ne demeli?Yıllar öncesi Çernobil faciasından sonra fındık ve çaylarımızı batılılar almaz iken bunları öğrencilerimize ve askerlerimize yedirip içirenlere ne demeli?Hepsine ortak cevap;gaflet, dalalet hatta hıyanet!Türk'ün canı Avrupalıdan, Amerikalıdan daha mı değersiz?Onların yiyip içmediğini bize reva görenlere yazıklar olsun.Yöneticilerimizi göreve davet ediyor, okuyuculara ve önerilerimizi dikkate alanları saygılarımı sunuyorum...
    • Mayıs 09 2012

      kaygılı

      kaygılı

      Dehşetle okudum. Ben ikinci çocuğu yapmak istedim hiç bir problem yokken olmadı belkide sebebi buydu... sebze sağlıklı diye alıyorduk yiyorduk hergün kanser ilacı içiyormuşuz meğer aman allahım.. bu yüzden saçlarımız dökülüyor. dişlerimiz çürüyor .hastaneler dolup taşıyor herkes hasta . bağışıklık sistemimiz bile durmuş en çüçük ruzgarda hasta oluyoruz. herkes kanser oluyor. 20 günde büyüyüp şişmanlayan tavuklar yiyoruz . ağır olsun diye vücudunda su toplanması yapılan ödemli sığır etlerini tüketiyoruz . aylarca bozulmayan süt. ekşimeyen yoğurt vs vs vs o kadar çokki ağzımıza atacağımız her lokmayı önce düşünmeliyiz artık . en iyisi az yemek .organik yemek . yarı aç gezmek tek çare bu .... RABBİM bizi ve çocuklarımızı korusun.. Lutfen bu konu çok önemli eli kalem tutanlar bu işin peşini bırakmayın bu katliamı durdurun ...
    • Mayıs 05 2012

      Osman Gazioğlu

      Osman Gazioğlu

      Burada yazılanlar gerçeklerin belki yarısı bile değildir..Gerçek durumun ise çok daha vahim olduğunu biliyoruz. Bırakınız köylüyü,çiftçiyi, okumuş lise mezunu üniversite mezunu olan insanlarımız bile aslında eğitimsiz, bilinçsiz..Lise (ortaöğretim) eğitim düzeyimiz ortada, okullarda derslerin ciddiyeti sıfıra inmiş durumda, öğretmenin öğrenci üzerinde otoritesi ve inandırıcılığı yine öyle..hepsinden öte toplumun tamamında okullar dersler formalite icabıdır anlayışı (dillendirilmese de ) yer leşmiş durumdadır..fizik-kimya biyoloji gibi çok önemli temel fen bilgilerinden yoksun öğrenciler, matematik zeka düzeyi çok düşük öğrenciler üniversitelere geçiş yapabilmekte ve sonunda bir şekilde diploma alıp meslek hayatına da atılmaktadırlar..Bu şekilde yetişen bireyler teknolojinin bilimin o kadar gerisinde kalmaktalar ki, bilgileri sadece sağdan soldan kendilerine sunulan ezber bilgiye dayanmaktadır..Bu şekilde yetişmiş bireyler gün gelip yetki alarak idarci yönetici karar verici konumuna da gelmektedir..Vahim olan nokta da budur..Geleceğimizi bu nedenle çok karamsar görmekteyim..
    • Nisan 28 2012

      TURKAN AKYOL

      TURKAN AKYOL

      Merhabalar, bu konuyu gundeme getiren kisi ve kisilere oncelikle cok ama cok tesekkur ederim. Lutfen bu yaziyla kalmayin en azindan surekli gundemde tutulmasi gereken bir konu INSAN SAGLIGI UZERINDE OYNANIYOR. bu kadar VICDANSIZ GOZLERINI PARA BURUMUS OLAMAZ BENIM KOYLU INSANIM.Lutfen KURSLARMI, EGITIM MI VERILECEK CIFTCIYE VERILSIN. Denetim ekipleri kurulsun kurallar disina cikanada yaptirim gucu olan cezalar verilsin.Devletimin yetersiz kaldigi ortada ama hicbirsey cozulemez degil belki biraz zaman alir mama yapilir.YETKILILERI GOREVLERINI HAKKIYLA YAPMIYA DAVET EDIYORUM BUNCA INSANIN NESLIN YOKOLMASINDA ETKEN OLMASINLAR.
    • Nisan 26 2012

      xxx

      xxx

      herkes çocuğu doktor mühendis olsun diye uğraşıyor halbuki onların yediklerinide cahil eğitimsiz bir kesim yetiştirip pazarlıyor.devlet bu işe el atsada çifçi bildiğini okuyor kolay ve daha fazla kazanç için.yasal düzenleme en ağır şekliyle düzenlenmeli mutlaka uygulanmalı çifçi eğitilmeli hatta bunlara setifika verilmeli.köylü çifçi bu milletin efendisidir ozaman eğitime bunlardan başlanmalı.
    • Nisan 24 2012

      Halktan biri

      Halktan biri

      bu hukumet sadece zam yapmayi ve yandaslarina peskes cekmeyi biliyor , insan sagligi umurlarindami saniyorsunuz, umarim bu tup bebek kliniklerinde yatan kisiler mevcut hukumete oy vermislerdir...
    • Nisan 21 2012

      Misafir-6554

      Misafir-6554

      ben bu okuduklarimdan sadece ciftcinin de tuketicinin de cok cahil oldugu sonucunu cikardim, tarim bakanligi ciftciyi egitirse pekcok sorun cozulur..
    • Nisan 18 2012

      sema

      sema

      bu millet koyun olduğu sürece güdülmeye mahkumdur para kazanılsında nasıl olursa olsun türkiyenin hali çok kötü allahım zalimlerin zulmünden korusun insan oğlu canavar olmuş ülkemde vay halimize ve çok yazık gelecek neslimize başka söylenecek söz çok ama ne fayda
    • Nisan 16 2012

      ayşe

      ayşe

      okuduklarıma inanamadım,içim ürperdi doğrusu... iyi de sonuç ne? ne yiyip ne içeceğiz? kime neye güveneceğiz... yetkililer nerde? göz göre göre kendi halkının öldürülmesine göz yummak değil mi bu? iç savaş, sessiz sessiz soy kırım!!! amerika bile japonyaya bu kadarını yapmamıştır....bunlar atom bombasındanda beter... sos SOS SOS SOS SOS SOS !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
    • Geri 1 İleri

Son Yorumlar

afiyetle

3 malzemeli kurabiye için:

Malesef yağ olarak kullanılmaktadır.

Anonim

3 malzemeli kurabiye için:

Tahin Koymasak Olurmu

nisa.

Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:

Vanilya koymasam olur mu?

merve sarkaya

Ali Nazik için:

Hemen marketten eksikler alınıp yapılıyor

elifim490

Havuçlu cevizli kek için:

Ilk defa bir tarifi becerip yaptım sanıyorum tarifim net ve güzel oluşundan :)

Güncel konular

.

izmirde Dubai çikolatası modası

Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor. Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı. Uğruna uzun kuyruklar o

.

Dubai çikolatası workshop

Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz. İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ

.

Dubai çikolatası tarifleri

Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş

.

Actifry ile irmik helvası

Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır. İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır. irmik helvası geleneksel ta

.

Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal

Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır. Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h

Neden bu kadar çok tüp bebek merkezi açıldı sanıyorsunuz?

Bu makaleyi eposta olarak göndermek için lütfen aşağıdaki bilgileri doldurunuz.

Neden bu kadar çok tüp bebek merkezi açıldı sanıyorsunuz?