Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Koruyucu Sağlık « Geri
Koruyucu Sağlık
E-posta
15.10.2009'de eklendi.
Yakın çevremizdeki küçük boyutlu yaşam alanlarında da sağlığa aykırı hareket ediyoruz. Yanlızca kirli hava değil, kapalı alanlarda çalıştırdığımız klima aygıtları ve elektronik aygıtlar da havanın iyon dengesini bozmaktadır. Bu gerçek yaygın olarak bilinmediği için yeterince havalandırma yapılmamaktadır. Kapalı alanlar gün içinde yapay ışık yerine güneş ışığı ile aydınlatılmalıdır, çünkü insanın güneş ışığına gereksimi vardır. Görsel algılamada en kaliteli ışık güneşi ışığıdır. Yine güneş ışınları kızılötesi tayfıyla canlı bedenleri ve tüm yeryüzünü ısıtarak yaşam için uygun koşulları hazırlar, derinin terleyerek kurumamasını sağlar ve solumasına olanak verir. Gerek evde, gerekse iş yerinde ışıklandırmaya ve havalandırmaya özen göstermeliyiz. Oturma alışkanlıklarımız da yanlıştır, işlerimizin çoğunu oturarak yapmaktayız. Bu durum kan dolaşımı ve eklemler için olumsuz bir görüntüdür. Arada bir kalkıp bedeni esnetmek, gerek duyuluyorsa, gerinmek, birkaç kez derin soluk alıp vermek ve biraz hareket etmek yeniden çatışabilmek açısından çok-faydalı olacaktır. Eğer günlük çalışmada harekete yer yoksa, beden hareketlerine dayanan bir disiplin ile bunu dengelemek olanaklıdır.
Ekran karşısında uzun süre oturanların göz sağlıkları tehlikededir. Yani, aralar vererek çalışmak ve ekran başı çalışmalarına günlük sınırlamalar getirmek yarar sağlayacaktr. Yaygın oturma biçimimiz arkaya dayanmaktır; hep arkalık koltuklara otururuz. Batı alışkanlığı olan bu davranışımız sırt kaslarımız edilgenleştirerek zayıflatır ve bir süre sırtta ağrılara yol açar. Oturma açısı da çalışmada önemli bir unsurdur. Dikkati yeterince verebilmek, uyanık olmak ve bedene sıkıntı vermeyen bir durumda oturmak oturarak çalışmanın ideal koşullarıdır. Bunun için sırtın bir yere sürekli dayanıp ezilmemesi, üst bedenin dik tutulması, bedenin ön ve arka- kas gruplarının aşağı yukarı aynı gerginlikte olması gerekir. Bu durumda beden ağırlık merkezini bularak dik durur, böylece hiçbir yana düşme eğilimi olmaz. Kalçanın dayandığı (üstüne oturulan) zemin yere küçük bir açı yapar. Bacaklar kalçadan biraz daha düşük bir düzeyde bulunur; dizler bedenin aşağıya kaymaması için yine kalçanın dayandığı zemin gibi bir parçayla desteklenir. Hem kas ve iskelet, hem de dolaşım sistemi için ideal oturuş biçimlerinden birisi budur. Yanlış tutumlardan birisi de zihnimizi uzun sürelerle yüklü tutmamızdır. Eğitim süreciyle daha küçüklükten başlayarak zihinlerimize bilgi yüklenir, ilkokuldan üniversiteye kadar hep problem çözer, dört işlemden yüksek matematiğe kadar zihnimizi doldurur, uğraştırırız. Sonraları ise geçim sorunu, çocuğun büyümesi ve eğitimi, kişisel hesaplar, diğer kaygı ve korkular bizi düşündürür. Bütün bunları hiç düşünmemek doğal ki, önerilebilecek bir yol değildir; bu, çok ucuz bir çözüm olur ve başarıya ulaşmaz. Ancak şunu belirtmek isterim ki, kültürümüz bize zihnin doğası hakkında hiçbir şey öğretmedi. Tıp yetkilileri dingin bir zihnin sağlık getireceğinden söz etmedi. Öğretmenlerimiz zaten doldurulan zihnin dinlendirilmeden sağlıklı bir öğrenme sürecinden söz edilemeyeceğini anlatmadı. Bu ancak özel bir ilgi ve araştırma konusu olarak bilinmeyenlerin rafında durmaktadır.
Yaşama hasar verdiğimiz başka bir alan uykumuzdur. Özellikle kentlerde uykunun gereksiz olduğunu düşünen, geceleri kronik olarak ayık geçiren büyük bir kesim var. Evet, doğrusu gece gündüzden titreşim olarak farklı. Kimileri için gece esinleri, yaratıcılıkları, eğlencenin tipik zamanı, insanlar doğal olarak bazı geceleri ayık geçirmek ve geceyi "yaşamak" ister, bu doğaldır. Ancak bu istek süreklilik kazanırsa, sağlığı ciddi biçimde tehlikeye sokar. Özellikle gece 23:00 - 03:00 arasındaki uykunun enerji depolarını doldurma, organizmayı tazeleme etkisi vardır. 03:00' ten devam ederek gereksinim kadar uyunur. Buradaki önemli nokta 23:00 - 03:00 arasındaki derin uykunun başka bir zaman diliminde aynı kalitede alınmayacağıdır.
Özellikle kirlenmemiş ortamlarda sabahları güneş doğumuna yakın uyku hafifler ve uyanılır. Bu zamandan sonra uyumaya devam etmek genellikle sersemlik yaratır ve uyku açığını tam kapatamaz. Kamu içinde yaygın bir görüşe göre insanlar, gece ve gündüz insanı biçiminde ikiye ayrılır ve gece insanı, en etkin olduğu gece saatlerinde yaşar. Bu görüş bir grup insan için gece uyanık kalmayı haklı göstermektedir. Ancak ne yazık ki, Türk toplumunda erken yaşlarda başlayan, birikimli uykusuzluğun neden olduğu salgı bezi bozuklukları sıkça görülür. Direncin düşmesi, gerginlik, depresyon, erken bunama gibi fiziksel, ruhsal ve zihinsel sorunların bir nedeni de uykunun reddidir. Bilinçlilik halini gittikçe uzatmaya çalışma hırsından vazgeçmeli, yaşamamızın bir bölümünü uykuda günlük bilincin dışında geçirmenin çok doğa olduğunu ve biyoritmlerin varlığını kabul etmeliyiz.
Genel olarak şunları söylemek isterim: Oturmak, çalışmak, hareket etmek, zihinsel ve bedensel olarak dinlenmek, solumak ve uyumak gibi gündelik yaşam alışkanlıklarımızı gözden geçirmekle yaşamamızın kalitesini oldukça arttırmış olacağız.
Kaynak:Buğday.org
Ekran karşısında uzun süre oturanların göz sağlıkları tehlikededir. Yani, aralar vererek çalışmak ve ekran başı çalışmalarına günlük sınırlamalar getirmek yarar sağlayacaktr. Yaygın oturma biçimimiz arkaya dayanmaktır; hep arkalık koltuklara otururuz. Batı alışkanlığı olan bu davranışımız sırt kaslarımız edilgenleştirerek zayıflatır ve bir süre sırtta ağrılara yol açar. Oturma açısı da çalışmada önemli bir unsurdur. Dikkati yeterince verebilmek, uyanık olmak ve bedene sıkıntı vermeyen bir durumda oturmak oturarak çalışmanın ideal koşullarıdır. Bunun için sırtın bir yere sürekli dayanıp ezilmemesi, üst bedenin dik tutulması, bedenin ön ve arka- kas gruplarının aşağı yukarı aynı gerginlikte olması gerekir. Bu durumda beden ağırlık merkezini bularak dik durur, böylece hiçbir yana düşme eğilimi olmaz. Kalçanın dayandığı (üstüne oturulan) zemin yere küçük bir açı yapar. Bacaklar kalçadan biraz daha düşük bir düzeyde bulunur; dizler bedenin aşağıya kaymaması için yine kalçanın dayandığı zemin gibi bir parçayla desteklenir. Hem kas ve iskelet, hem de dolaşım sistemi için ideal oturuş biçimlerinden birisi budur. Yanlış tutumlardan birisi de zihnimizi uzun sürelerle yüklü tutmamızdır. Eğitim süreciyle daha küçüklükten başlayarak zihinlerimize bilgi yüklenir, ilkokuldan üniversiteye kadar hep problem çözer, dört işlemden yüksek matematiğe kadar zihnimizi doldurur, uğraştırırız. Sonraları ise geçim sorunu, çocuğun büyümesi ve eğitimi, kişisel hesaplar, diğer kaygı ve korkular bizi düşündürür. Bütün bunları hiç düşünmemek doğal ki, önerilebilecek bir yol değildir; bu, çok ucuz bir çözüm olur ve başarıya ulaşmaz. Ancak şunu belirtmek isterim ki, kültürümüz bize zihnin doğası hakkında hiçbir şey öğretmedi. Tıp yetkilileri dingin bir zihnin sağlık getireceğinden söz etmedi. Öğretmenlerimiz zaten doldurulan zihnin dinlendirilmeden sağlıklı bir öğrenme sürecinden söz edilemeyeceğini anlatmadı. Bu ancak özel bir ilgi ve araştırma konusu olarak bilinmeyenlerin rafında durmaktadır.
Yaşama hasar verdiğimiz başka bir alan uykumuzdur. Özellikle kentlerde uykunun gereksiz olduğunu düşünen, geceleri kronik olarak ayık geçiren büyük bir kesim var. Evet, doğrusu gece gündüzden titreşim olarak farklı. Kimileri için gece esinleri, yaratıcılıkları, eğlencenin tipik zamanı, insanlar doğal olarak bazı geceleri ayık geçirmek ve geceyi "yaşamak" ister, bu doğaldır. Ancak bu istek süreklilik kazanırsa, sağlığı ciddi biçimde tehlikeye sokar. Özellikle gece 23:00 - 03:00 arasındaki uykunun enerji depolarını doldurma, organizmayı tazeleme etkisi vardır. 03:00' ten devam ederek gereksinim kadar uyunur. Buradaki önemli nokta 23:00 - 03:00 arasındaki derin uykunun başka bir zaman diliminde aynı kalitede alınmayacağıdır.
Özellikle kirlenmemiş ortamlarda sabahları güneş doğumuna yakın uyku hafifler ve uyanılır. Bu zamandan sonra uyumaya devam etmek genellikle sersemlik yaratır ve uyku açığını tam kapatamaz. Kamu içinde yaygın bir görüşe göre insanlar, gece ve gündüz insanı biçiminde ikiye ayrılır ve gece insanı, en etkin olduğu gece saatlerinde yaşar. Bu görüş bir grup insan için gece uyanık kalmayı haklı göstermektedir. Ancak ne yazık ki, Türk toplumunda erken yaşlarda başlayan, birikimli uykusuzluğun neden olduğu salgı bezi bozuklukları sıkça görülür. Direncin düşmesi, gerginlik, depresyon, erken bunama gibi fiziksel, ruhsal ve zihinsel sorunların bir nedeni de uykunun reddidir. Bilinçlilik halini gittikçe uzatmaya çalışma hırsından vazgeçmeli, yaşamamızın bir bölümünü uykuda günlük bilincin dışında geçirmenin çok doğa olduğunu ve biyoritmlerin varlığını kabul etmeliyiz.
Genel olarak şunları söylemek isterim: Oturmak, çalışmak, hareket etmek, zihinsel ve bedensel olarak dinlenmek, solumak ve uyumak gibi gündelik yaşam alışkanlıklarımızı gözden geçirmekle yaşamamızın kalitesini oldukça arttırmış olacağız.
Kaynak:Buğday.org
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: