Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Şifa dağıtan sular kaplıcalar « Geri
Şifa dağıtan sular kaplıcalar
E-posta
15.10.2009'de eklendi.
Bilgisizce sıradan bir kaplıcaya gittiğiniz taktirde fayda beklerken zarar görebilirsiniz.
Halk arasında ılıca, kaplıca, içmece çermik, girme gibi değişik isimlerle anılan şifalı suların tıp dilindeki adı maden sularıdır. Bu suların hemen hepsi şu üç özelliğe sahiptirler.
* Sıcaklıkları yirmi derecenin üzerindedir.
* Değişik cins ve miktarda erimiş halde maden tuzları ihtiva ederler.
* Bileşimlerinde ayrıca karbondioksit ve kükürtlü hidrojen gibi gazları veya radyoaktif elemanları taşırlar.
HER DERDE DEVA KAPLICALAR
Kaplıcalar kadın hastalıklarını iyileştirici etkilere de sahiptirler. İç ve dış kadın organlarında görülen iltihap ve akıntılara tuzlu yahut kükürtlü su kürleri iyi gelmektedir. Kesin bir sebebe bağlanamayan ağrılar, sinir bozuklukları ve adet düzensizlikleri için çamur banyoları çok iyi neticeler vermektedir. Keza radyoaktif sular da aynı gayeye hizmet edebilmektedir.
Burun, boğaz ve üst solunum yollarında ortaya çıkan bol ifrazatlı iltihaplar ve sinüzitler için yine kaplıcalar şifa dağıtmaktadır. Astımdan rahatsız olanlara buhar kürleri iyi gelmektedir. Solunum yolları hastalıklarının hemen hepsine kükürtlü, karbondioksitli ve tuzlu sular etkili olmaktadır. Kükürtlü madensuları deri hastalıklarına ve sivilcelere de iyi gelmektedir. Egzamalara ise radyoaktifli su banyoları tavsiye edilmektedir.
Şimdi, bu kısa açıklamadan sonra, şöyle diyebiliriz: Suyu en şifalı kaplıca diye bir şey yoktur; her biri belli bir hastalığa karşı etkili olan kaplıcalar vardır...
Kaplıcalara Kimler Gidebilir?
üniversitelerimizin çeşitli zamanlarda yaptıkları araştırmalara göre şifa bulmak için kaplıcaya giden hastalar şöyle sıralanmaktadır: Romatizmalılar, mide-bağırsak-böbrek ve safra kesesinden şikayeti olanlar, cilt hastaları, nefes darlığı çekenler, kısırlık ve kadın hastalığı olanlar, kalp ve damar hastalığı çekenler, sinir ve baş ağrısından muzdarip olanlar, şeker hastaları.
Her kaplıcanın özelliğine göre bir faydalanma şekli vardır. Kiminin suyunu içerken kimi ile banyo yapılır. Bir diğerinin çamur veya buharından istifade edilir.
Dikkat: Doktorunuza danışmadan ve ondan talimat almadan, sağdan soldan aldığınız kulaktan dolma bilgi ile hareket etmeyiniz. Hangi kaplıcanın hastalığınıza iyi geleceğine, ne kadar müddetle ve kaç seans faydalanacağınıza ancak doktorunuz karar vermelidir.
Banyo Kürleri: Sıcaklıkları vücut ısısına yakın olan (35-38) maden suları ile gerçekleştirilir. Küvet veya havuz gibi bir yere biriktirilen suya bütün vücut ile girilirse buna tam banyo; yarı beline kadar girilirse yarı banyo denir. Suyu bol olan kaplıcalarda duş banyoları da yapılmaktadır.
Buhar Kürleri: Sıcaklıkları vücut ısısının üzerinde olan maden sularının buharından istifade edilmektedir. Tavandan veya tabandan açılan deliklerden fışkıran buharlar teneffüs edilerek (iç çekilerek) şifa aranır. Ayrıca fışkıran buharlar dış derimize temas ederek cildimize de tesirli olur.
İçme Kürleri: Bazı maden suları ihtiva ettikleri minerallerin özelliğinden dolayı içilmekle fayda verirler. Günde kaç defa, ne zaman ve ne miktarda içileceği yine doktor tarafından tavsiye edilmiş olmalıdır.
Çamur Kürleri: Maden sularıyla senelerce ıslak kalarak çamur halini almış olan kaplıca toprağı, madensel tuzlara doymuştur. Bu çamurun içine yatıldığı veya vücuda sürüldüğü taktirde; kimyasal maddeler cildin gözeneklerinden içeriye sızarak dokulara nüfuz ederler.
Her kaplıcanın belli bir hastalığa iyi geldiğini söylemiştik. O zaman şöyle diyebilirsiniz: Eğer romatizmam varsa ve Ankara Kızılcahamam ve Ayaş kaplıcalarının bu hastalığa iyi geldiğini biliyorsam doktora gitmeme gerek kalmaz. Ancak, biz yine de doktora görünmenizi tavsiye edeceğiz... çünkü romatizmanın da çeşitleri vardır. Eğer iltihabi bir romatizmadan muzdarip iseniz ve alevli devrede seyrediyor ise kaplıcanın size bir faydası olmadığı gibi ağrılarınızı daha da artıracaktır.
HASTALIKLARA GöRE KAPLICALAR
ROMATİZMALARDA
1- İltihab Romatizma (Artrit): Ateş, mafsallarda ağrı, şişlik, kızarıklık ve hareket güçlüğü, halsizlik, iştahsızlık şeklinde kendisini belli eder. Kalbi ve sinir sistemini etkileyen; çocuklarda ve yetişkinlerde görülen bir hastalıktır. Ateşli ve sükunetli devreleri vardır. Ateşli devrede kaplıca tedavisi yerine yatakta istirahat ve ilaç tedavisi uygulanır. İlaç tedavisi müsbet netice verip hasta ateşli devreyi atlattıktan sonra kaplıca destekleyici bir tedavi olarak tavsiye edilebilir. Bu durumda kaplıcanın şu faydaları görülecektir:
* Mafsallarda arta kalan ağrılar azalır.
* Ateş ve nabız normale döner.
* Halsizlik ve iştahsızlık sona erer; hasta kendisini daha zinde hisseder.
* Kansızlık ve kanda görülen romatizmal bulgular ortadan kalkar.
* Yeni nöbetlerin gelmesi engellenmiş olur.
2- Yaşlılık Romatizması (Osteoartrit): Genellikle elli yaşın üzerindeki erkeklerde görülür. Geçmişte hastalanmış veya kaza geçirmiş eklemleri tutar. Eklemler şişer ve hareket sırasında çok ağrı verir. Parmak kemiklerinin uç eklemlerine yakın yerlerde kemik büyümesi görülebilir. Ağırlık taşıyan eklemler, hareket sırasında gıcırtılı bir ses çıkarır.
Hastalık ilerlemiş ise; istirahat, fizikoterapi ve ortopedik müdahaleden sonra ancak kaplıca tedavisi uygulanabilir.
3- Başka Bir Hastalık Sonrasında Ortaya çıkan Romatizma (Romatoit Artrit): Umumiyetle yirmi-kırk yaş arası kadınlarda görülür. Sebebi tam bilinmemekle beraber, iltihabi bir kadın hastalığından sonra ortaya çıktığı için; bir çeşit bağışıklık reaksiyonu olduğu sanılmaktadır. El ve ayakların ufak eklemlerinde, altçene kemiğinin kafatasına birleştiği yerde, köprücük ve göğüs kemiği eklemlerinde ağrı ile birlikte şişlikler görülür.
Hastalığın ilerlemesini beklemeden bir doktora müracaat edilirse, kaplıca tedavisi çok iyi neticeler verecektir.
4- Doku Harabiyeti ile Neticelenen Romatizmalar (Fibrozit): Mafsal ağrıları ve tutuklukları ile birlikte; erkeklerde damar sertliği, kadınlarda şişmanlama eğilimi görülür. Eklem yerlerindeki bağ doku iltihaplanma sonucu yıkıma uğrar ve tutukluklara sebep olur. İlerlemesi halinde hastada iştahsızlık, hareketsizlik ve beslenme bozuklukları görülür. Zaman zaman vücut ateşinde yükselmeler olur. Kaplıca tedavisinin iyi neticeler verdiği gözlenmiştir.
5- Ameliyat Sonrası Ortaya çıkan Eklem Tutuklukları: çeşitli iş kazaları sırasında, hareket sistemlerinde meydana gelen kırık, çıkık ve ezilmelerin bazan ameliyatla tedavisi gerekmektedir. Ameliyat sonrasında cerrahi müdahale gören eklem yerlerinde ağrılar ortaya çıkabilir. Bu ağrılar için de kaplıca tedavisi çok iyi neticeler vermektedir.
Dikkat: Kemik tümörü olduğu teşhis edilen hastalar kesinlikle kaplıcaya gidemezler. Ayrıca, romatizma ile ilgisi olmayan, mikrobik kemik ve mafsal hastalıklarında da kaplıca tedavisi uygulanmamalıdır.
HANGİ KAPLICA SULARI ROMATİZMAYA İYİ GELİR?
Romatizmadan muzdarip olan hastalar az mineral ihtiva eden, tuzlu ve kükürtlü, radyoaktif sulardan faydalanabilirler. Bu cins kaplıcaların adale kuvvetlendirici, iç salgı bezlerinin çalışmasını düzenleyici, kireç kaybını önleyici, iltihabı giderici ve kemik dokusunu güçlendirici tesirleri vardır.
Dikkat: Romatizmal hastalıklarda kaplıca kürleri normal hallerde üçer haftalıktır. Sabahları aç karnına 36-38 derecede yapılır. Doktor, hastanın özelliğini göz önünde bulundurarak bu müddeti azaltıp çoğaltabilir.
MİDE VE BAĞIRSAK HASTALIKLARINDA
Mide ve bağırsak bozukluğu adı altında toplanan rahatsızlıkları şöyle sıralayabiliriz:
* Mide asidinin fazlalaşması sonucu görülen yanma, ekşime ve kramplı ağrılar. Bu rahatsızlıklarda sodalı sular içme olarak tavsiye edilir.
* Şişkinlik, gaz, başağrısı ve baş dönmesi, salya ve tükrük artışı şeklinde kendisini belli eden mide tenbellikleri. Bunlar için de sodalı suların içilmesi tavsiye edilir.
* Safra ifrazının azlığı ile ortaya çıkan ishal, asab ishal, bazı gıdalara karşı hassas midelerin sebep olduğu ishal, tokluk ishali ve spazmlı kolitler. Tuzlu sodalı sular ve radyoaktif az mineralli sular tavsiye edilir.
* Bağırsak genişlemesi sonucu ortaya çıkan kabızlıklar. Sodalı mağnezyumlu sular iyi netice vermektedir.
* Mide ve bağırsak ameliyatlarının sonunda görülen hazımsızlık ve ağrılar. Radyoaktif az mineralli sular kullanılır.
Az mineralli sular aç karnına günde üç defa ikişer bardak çok mineralli sular dört defa ikişer bardak içilmelidir.
Dikkat: Mide ve bağırsaklarında tümörü olanlar, varisli ve ülserliler kaplıcaya gidemezler.
KARACİĞER VE SAFRAKESESİ HASTALIKLARINDA
Siroz başlangıcında, karaciğer iltihabı (hepatit) tedavisinden sonra, ailev sarılıklarda, safra kesesi taşlarının tedavisinden sonra yeni taş teşekkülünü önlemek için kaplıca kürleri tavsiye edilmektedir. Safra kesesi tenbelliğinde, safra kesesi ameliyatlarından sonra ortaya çıkan hazımsızlıkların tedavisinde maden suları çok iyi neticeler vermektedir.
Karaciğer ve safrakesesi hastalıklarında sodalı ve sulfatlı sular kullanılmaktadır.
Dikkat: İlerlemiş siroz ve hepatit hastalıklarında kaplıcaya gidilmemelidir. Kanama ve akıntıyı artıracağından tehlikeli sonuçlar doğurması kuvvetle muhtemeldir.
KALP VE DAMAR HASTALIKLARINDA
Halk arasında, tansiyonu olanlar sıcak suya girmemelidir gibi yanlış bir inanç vardır. İster yüksek tansiyonunuz, ister düşük tansiyonunuz olsun sıcak su kaplıcalarına gönül rahatlığı ile gidebilirsiniz. Zira, sıcak maden sularının tansiyonu normal seviyeye getirici sihirli bir tesiri vardır. Kalp çarpıntısı ve asab tansiyonu olanlar da aynı şekilde çekinmeden kaplıcadan istifade edebilirler. Damar sertliğine bağlı tansiyonlarda maden suları çok iyi netice vermekte, kalbin ve dokuların solunumunu artırarak damarları genişletmektedir. Böylece kan dolaşımını normal seviyeye getirmektedir.
Dikkat: Eğer tansiyonun sebebi iç salgı bezlerindeki bir tümör ise, hastanın öncelikle ilaçla tedavisi şarttır. Tedavi iyi netice verdikten sonra, damarların bozulan dengesini düzeltmek için kaplıcaya gidilebilir.
Kalp yetersizliğinden muzdarip olan hastalar ancak doktor kontrolünde kaplıcadan faydalanmalıdırlar.
Toplar damar hastalıklarında kaplıcanın son derece etkili olduğu ve varis teşekkülünü önleyici bir rol oynadığı bilinmektedir.
İçme şeklinde tatbik edilen sülfatlı ve bikarbonatlı maden suları böbrek rahatsızlıklarına iyi gelmekte ve vücuttan bol miktarda su atılmasını sağlamaktadır.
Karbondioksitli sıcak sular, tansiyon düşürücüdür. Kan dolaşımını hızlandırır. Tuzlu ve iyotlu sıcak sular, iltihap kuruturken; radyoaktif sıcak sular da ağrı dindirici ve sinirleri teskin edici özelliğe sahiptir.
Bunların ne kadar müddetle ne miktarda alınacağı mutlaka doktora danışılmalıdır.
ŞİŞMANLIĞIN TEDAVİSİNDE
Banyo ve içme kürleri şeklinde tatbik edilen ve halk arasında acı su diye bilinen sülfatlı sular, vücutta depolanmış yağları yakarak fazla kiloları attırır. Böbreğin faaliyetini hızlandırarak vücuttan su ve tuzun bol miktarda boşalmasını temin eder. Ayrıca karaciğeri tembih ederek kandaki zararlı partikülleri temizler.
ŞEKER HASTALIĞINDA
Maden sularının vücuttaki inselin ifrazatını artırdığı tespit edilmiştir. İnselin ise vücudun şeker kullanmasını sağlar. Ensülinin etkisi iki yönlüdür:
1. Şekerin kandan dokulara geçiş hızını artırır.
2. Karaciğerin kana şeker verme hızını azaltır.
Şeker hastaları sodalı suları, içme ve banyo kürleri olarak alır. Kükürtlü suları ise yalnız banyo şeklinde alır.
DAMLA (GUT) HASTALIĞINDA
Tıp dilinde Mikris adı verilen bu hastalığın belirtileri şöyle sıralanabilir:
* Genellikle ayak başparmağında aniden gelen ağrı ve sancı ile kendisini belli eder. Parmaklarda parlak bir kızarıklık görülür.
* Sonra el başparmakları, diğer parmaklar, diz kapakları, el bilekleri ve dirseklerde ağrı ile birlikte şişlikler başlar.
* Hastada hafif ateş ve iştahsızlık görülür.
* Tedavi edilmemesi halinde hastalık kronikleşir. Eklemlerde şekilsizlik ve ürik asit kristalleri birikimi olur.
Eklemlerde ürik asit kristallerinin birikmesi sadece Gut hastalığında görüldüğünden Romatizma ile karıştırılmamalıdır.
Sebebi bilinmemekle beraber aşırı beslenen kişilerde sık rastlanmaktadır.
Kanı ürik asitten temizlemek için, hastalığın başlangıcında, sülfatlı sular çok iyi netice vermektedir. Radyoaktif sular da mafsal ağrılarının giderilmesinde kullanılabilir.
Gut hastalığı ile birlikte böbrekte taş teşekkül etmiş ise; sodalı su içmesini tavsiye edeceğiz.
BöBREK HASTALIKLARINDA
Halk arasında acı su tabir edilen az mineralli sülfatlı sular, böbrek rahatsızlığından muzdarip hastalara çok iyi gelmektedir. Bu suların, idrardaki albümin oranını azaltıcı ve kanda birikmiş olan zehiri vücuttan dışarı atıcı tesirleri vardır. Ayrıca böbrek taşlarını erittiği gibi, yeni taşların oluşmasını da engellemektedir.
Sülfatlı sular, aç karnına, günde iki defa, bir-iki bardak içilerek alınır.
Halk arasında ılıca, kaplıca, içmece çermik, girme gibi değişik isimlerle anılan şifalı suların tıp dilindeki adı maden sularıdır. Bu suların hemen hepsi şu üç özelliğe sahiptirler.
* Sıcaklıkları yirmi derecenin üzerindedir.
* Değişik cins ve miktarda erimiş halde maden tuzları ihtiva ederler.
* Bileşimlerinde ayrıca karbondioksit ve kükürtlü hidrojen gibi gazları veya radyoaktif elemanları taşırlar.
HER DERDE DEVA KAPLICALAR
Kaplıcalar kadın hastalıklarını iyileştirici etkilere de sahiptirler. İç ve dış kadın organlarında görülen iltihap ve akıntılara tuzlu yahut kükürtlü su kürleri iyi gelmektedir. Kesin bir sebebe bağlanamayan ağrılar, sinir bozuklukları ve adet düzensizlikleri için çamur banyoları çok iyi neticeler vermektedir. Keza radyoaktif sular da aynı gayeye hizmet edebilmektedir.
Burun, boğaz ve üst solunum yollarında ortaya çıkan bol ifrazatlı iltihaplar ve sinüzitler için yine kaplıcalar şifa dağıtmaktadır. Astımdan rahatsız olanlara buhar kürleri iyi gelmektedir. Solunum yolları hastalıklarının hemen hepsine kükürtlü, karbondioksitli ve tuzlu sular etkili olmaktadır. Kükürtlü madensuları deri hastalıklarına ve sivilcelere de iyi gelmektedir. Egzamalara ise radyoaktifli su banyoları tavsiye edilmektedir.
Şimdi, bu kısa açıklamadan sonra, şöyle diyebiliriz: Suyu en şifalı kaplıca diye bir şey yoktur; her biri belli bir hastalığa karşı etkili olan kaplıcalar vardır...
Kaplıcalara Kimler Gidebilir?
üniversitelerimizin çeşitli zamanlarda yaptıkları araştırmalara göre şifa bulmak için kaplıcaya giden hastalar şöyle sıralanmaktadır: Romatizmalılar, mide-bağırsak-böbrek ve safra kesesinden şikayeti olanlar, cilt hastaları, nefes darlığı çekenler, kısırlık ve kadın hastalığı olanlar, kalp ve damar hastalığı çekenler, sinir ve baş ağrısından muzdarip olanlar, şeker hastaları.
Her kaplıcanın özelliğine göre bir faydalanma şekli vardır. Kiminin suyunu içerken kimi ile banyo yapılır. Bir diğerinin çamur veya buharından istifade edilir.
Dikkat: Doktorunuza danışmadan ve ondan talimat almadan, sağdan soldan aldığınız kulaktan dolma bilgi ile hareket etmeyiniz. Hangi kaplıcanın hastalığınıza iyi geleceğine, ne kadar müddetle ve kaç seans faydalanacağınıza ancak doktorunuz karar vermelidir.
Banyo Kürleri: Sıcaklıkları vücut ısısına yakın olan (35-38) maden suları ile gerçekleştirilir. Küvet veya havuz gibi bir yere biriktirilen suya bütün vücut ile girilirse buna tam banyo; yarı beline kadar girilirse yarı banyo denir. Suyu bol olan kaplıcalarda duş banyoları da yapılmaktadır.
Buhar Kürleri: Sıcaklıkları vücut ısısının üzerinde olan maden sularının buharından istifade edilmektedir. Tavandan veya tabandan açılan deliklerden fışkıran buharlar teneffüs edilerek (iç çekilerek) şifa aranır. Ayrıca fışkıran buharlar dış derimize temas ederek cildimize de tesirli olur.
İçme Kürleri: Bazı maden suları ihtiva ettikleri minerallerin özelliğinden dolayı içilmekle fayda verirler. Günde kaç defa, ne zaman ve ne miktarda içileceği yine doktor tarafından tavsiye edilmiş olmalıdır.
Çamur Kürleri: Maden sularıyla senelerce ıslak kalarak çamur halini almış olan kaplıca toprağı, madensel tuzlara doymuştur. Bu çamurun içine yatıldığı veya vücuda sürüldüğü taktirde; kimyasal maddeler cildin gözeneklerinden içeriye sızarak dokulara nüfuz ederler.
Her kaplıcanın belli bir hastalığa iyi geldiğini söylemiştik. O zaman şöyle diyebilirsiniz: Eğer romatizmam varsa ve Ankara Kızılcahamam ve Ayaş kaplıcalarının bu hastalığa iyi geldiğini biliyorsam doktora gitmeme gerek kalmaz. Ancak, biz yine de doktora görünmenizi tavsiye edeceğiz... çünkü romatizmanın da çeşitleri vardır. Eğer iltihabi bir romatizmadan muzdarip iseniz ve alevli devrede seyrediyor ise kaplıcanın size bir faydası olmadığı gibi ağrılarınızı daha da artıracaktır.
HASTALIKLARA GöRE KAPLICALAR
ROMATİZMALARDA
1- İltihab Romatizma (Artrit): Ateş, mafsallarda ağrı, şişlik, kızarıklık ve hareket güçlüğü, halsizlik, iştahsızlık şeklinde kendisini belli eder. Kalbi ve sinir sistemini etkileyen; çocuklarda ve yetişkinlerde görülen bir hastalıktır. Ateşli ve sükunetli devreleri vardır. Ateşli devrede kaplıca tedavisi yerine yatakta istirahat ve ilaç tedavisi uygulanır. İlaç tedavisi müsbet netice verip hasta ateşli devreyi atlattıktan sonra kaplıca destekleyici bir tedavi olarak tavsiye edilebilir. Bu durumda kaplıcanın şu faydaları görülecektir:
* Mafsallarda arta kalan ağrılar azalır.
* Ateş ve nabız normale döner.
* Halsizlik ve iştahsızlık sona erer; hasta kendisini daha zinde hisseder.
* Kansızlık ve kanda görülen romatizmal bulgular ortadan kalkar.
* Yeni nöbetlerin gelmesi engellenmiş olur.
2- Yaşlılık Romatizması (Osteoartrit): Genellikle elli yaşın üzerindeki erkeklerde görülür. Geçmişte hastalanmış veya kaza geçirmiş eklemleri tutar. Eklemler şişer ve hareket sırasında çok ağrı verir. Parmak kemiklerinin uç eklemlerine yakın yerlerde kemik büyümesi görülebilir. Ağırlık taşıyan eklemler, hareket sırasında gıcırtılı bir ses çıkarır.
Hastalık ilerlemiş ise; istirahat, fizikoterapi ve ortopedik müdahaleden sonra ancak kaplıca tedavisi uygulanabilir.
3- Başka Bir Hastalık Sonrasında Ortaya çıkan Romatizma (Romatoit Artrit): Umumiyetle yirmi-kırk yaş arası kadınlarda görülür. Sebebi tam bilinmemekle beraber, iltihabi bir kadın hastalığından sonra ortaya çıktığı için; bir çeşit bağışıklık reaksiyonu olduğu sanılmaktadır. El ve ayakların ufak eklemlerinde, altçene kemiğinin kafatasına birleştiği yerde, köprücük ve göğüs kemiği eklemlerinde ağrı ile birlikte şişlikler görülür.
Hastalığın ilerlemesini beklemeden bir doktora müracaat edilirse, kaplıca tedavisi çok iyi neticeler verecektir.
4- Doku Harabiyeti ile Neticelenen Romatizmalar (Fibrozit): Mafsal ağrıları ve tutuklukları ile birlikte; erkeklerde damar sertliği, kadınlarda şişmanlama eğilimi görülür. Eklem yerlerindeki bağ doku iltihaplanma sonucu yıkıma uğrar ve tutukluklara sebep olur. İlerlemesi halinde hastada iştahsızlık, hareketsizlik ve beslenme bozuklukları görülür. Zaman zaman vücut ateşinde yükselmeler olur. Kaplıca tedavisinin iyi neticeler verdiği gözlenmiştir.
5- Ameliyat Sonrası Ortaya çıkan Eklem Tutuklukları: çeşitli iş kazaları sırasında, hareket sistemlerinde meydana gelen kırık, çıkık ve ezilmelerin bazan ameliyatla tedavisi gerekmektedir. Ameliyat sonrasında cerrahi müdahale gören eklem yerlerinde ağrılar ortaya çıkabilir. Bu ağrılar için de kaplıca tedavisi çok iyi neticeler vermektedir.
Dikkat: Kemik tümörü olduğu teşhis edilen hastalar kesinlikle kaplıcaya gidemezler. Ayrıca, romatizma ile ilgisi olmayan, mikrobik kemik ve mafsal hastalıklarında da kaplıca tedavisi uygulanmamalıdır.
HANGİ KAPLICA SULARI ROMATİZMAYA İYİ GELİR?
Romatizmadan muzdarip olan hastalar az mineral ihtiva eden, tuzlu ve kükürtlü, radyoaktif sulardan faydalanabilirler. Bu cins kaplıcaların adale kuvvetlendirici, iç salgı bezlerinin çalışmasını düzenleyici, kireç kaybını önleyici, iltihabı giderici ve kemik dokusunu güçlendirici tesirleri vardır.
Dikkat: Romatizmal hastalıklarda kaplıca kürleri normal hallerde üçer haftalıktır. Sabahları aç karnına 36-38 derecede yapılır. Doktor, hastanın özelliğini göz önünde bulundurarak bu müddeti azaltıp çoğaltabilir.
MİDE VE BAĞIRSAK HASTALIKLARINDA
Mide ve bağırsak bozukluğu adı altında toplanan rahatsızlıkları şöyle sıralayabiliriz:
* Mide asidinin fazlalaşması sonucu görülen yanma, ekşime ve kramplı ağrılar. Bu rahatsızlıklarda sodalı sular içme olarak tavsiye edilir.
* Şişkinlik, gaz, başağrısı ve baş dönmesi, salya ve tükrük artışı şeklinde kendisini belli eden mide tenbellikleri. Bunlar için de sodalı suların içilmesi tavsiye edilir.
* Safra ifrazının azlığı ile ortaya çıkan ishal, asab ishal, bazı gıdalara karşı hassas midelerin sebep olduğu ishal, tokluk ishali ve spazmlı kolitler. Tuzlu sodalı sular ve radyoaktif az mineralli sular tavsiye edilir.
* Bağırsak genişlemesi sonucu ortaya çıkan kabızlıklar. Sodalı mağnezyumlu sular iyi netice vermektedir.
* Mide ve bağırsak ameliyatlarının sonunda görülen hazımsızlık ve ağrılar. Radyoaktif az mineralli sular kullanılır.
Az mineralli sular aç karnına günde üç defa ikişer bardak çok mineralli sular dört defa ikişer bardak içilmelidir.
Dikkat: Mide ve bağırsaklarında tümörü olanlar, varisli ve ülserliler kaplıcaya gidemezler.
KARACİĞER VE SAFRAKESESİ HASTALIKLARINDA
Siroz başlangıcında, karaciğer iltihabı (hepatit) tedavisinden sonra, ailev sarılıklarda, safra kesesi taşlarının tedavisinden sonra yeni taş teşekkülünü önlemek için kaplıca kürleri tavsiye edilmektedir. Safra kesesi tenbelliğinde, safra kesesi ameliyatlarından sonra ortaya çıkan hazımsızlıkların tedavisinde maden suları çok iyi neticeler vermektedir.
Karaciğer ve safrakesesi hastalıklarında sodalı ve sulfatlı sular kullanılmaktadır.
Dikkat: İlerlemiş siroz ve hepatit hastalıklarında kaplıcaya gidilmemelidir. Kanama ve akıntıyı artıracağından tehlikeli sonuçlar doğurması kuvvetle muhtemeldir.
KALP VE DAMAR HASTALIKLARINDA
Halk arasında, tansiyonu olanlar sıcak suya girmemelidir gibi yanlış bir inanç vardır. İster yüksek tansiyonunuz, ister düşük tansiyonunuz olsun sıcak su kaplıcalarına gönül rahatlığı ile gidebilirsiniz. Zira, sıcak maden sularının tansiyonu normal seviyeye getirici sihirli bir tesiri vardır. Kalp çarpıntısı ve asab tansiyonu olanlar da aynı şekilde çekinmeden kaplıcadan istifade edebilirler. Damar sertliğine bağlı tansiyonlarda maden suları çok iyi netice vermekte, kalbin ve dokuların solunumunu artırarak damarları genişletmektedir. Böylece kan dolaşımını normal seviyeye getirmektedir.
Dikkat: Eğer tansiyonun sebebi iç salgı bezlerindeki bir tümör ise, hastanın öncelikle ilaçla tedavisi şarttır. Tedavi iyi netice verdikten sonra, damarların bozulan dengesini düzeltmek için kaplıcaya gidilebilir.
Kalp yetersizliğinden muzdarip olan hastalar ancak doktor kontrolünde kaplıcadan faydalanmalıdırlar.
Toplar damar hastalıklarında kaplıcanın son derece etkili olduğu ve varis teşekkülünü önleyici bir rol oynadığı bilinmektedir.
İçme şeklinde tatbik edilen sülfatlı ve bikarbonatlı maden suları böbrek rahatsızlıklarına iyi gelmekte ve vücuttan bol miktarda su atılmasını sağlamaktadır.
Karbondioksitli sıcak sular, tansiyon düşürücüdür. Kan dolaşımını hızlandırır. Tuzlu ve iyotlu sıcak sular, iltihap kuruturken; radyoaktif sıcak sular da ağrı dindirici ve sinirleri teskin edici özelliğe sahiptir.
Bunların ne kadar müddetle ne miktarda alınacağı mutlaka doktora danışılmalıdır.
ŞİŞMANLIĞIN TEDAVİSİNDE
Banyo ve içme kürleri şeklinde tatbik edilen ve halk arasında acı su diye bilinen sülfatlı sular, vücutta depolanmış yağları yakarak fazla kiloları attırır. Böbreğin faaliyetini hızlandırarak vücuttan su ve tuzun bol miktarda boşalmasını temin eder. Ayrıca karaciğeri tembih ederek kandaki zararlı partikülleri temizler.
ŞEKER HASTALIĞINDA
Maden sularının vücuttaki inselin ifrazatını artırdığı tespit edilmiştir. İnselin ise vücudun şeker kullanmasını sağlar. Ensülinin etkisi iki yönlüdür:
1. Şekerin kandan dokulara geçiş hızını artırır.
2. Karaciğerin kana şeker verme hızını azaltır.
Şeker hastaları sodalı suları, içme ve banyo kürleri olarak alır. Kükürtlü suları ise yalnız banyo şeklinde alır.
DAMLA (GUT) HASTALIĞINDA
Tıp dilinde Mikris adı verilen bu hastalığın belirtileri şöyle sıralanabilir:
* Genellikle ayak başparmağında aniden gelen ağrı ve sancı ile kendisini belli eder. Parmaklarda parlak bir kızarıklık görülür.
* Sonra el başparmakları, diğer parmaklar, diz kapakları, el bilekleri ve dirseklerde ağrı ile birlikte şişlikler başlar.
* Hastada hafif ateş ve iştahsızlık görülür.
* Tedavi edilmemesi halinde hastalık kronikleşir. Eklemlerde şekilsizlik ve ürik asit kristalleri birikimi olur.
Eklemlerde ürik asit kristallerinin birikmesi sadece Gut hastalığında görüldüğünden Romatizma ile karıştırılmamalıdır.
Sebebi bilinmemekle beraber aşırı beslenen kişilerde sık rastlanmaktadır.
Kanı ürik asitten temizlemek için, hastalığın başlangıcında, sülfatlı sular çok iyi netice vermektedir. Radyoaktif sular da mafsal ağrılarının giderilmesinde kullanılabilir.
Gut hastalığı ile birlikte böbrekte taş teşekkül etmiş ise; sodalı su içmesini tavsiye edeceğiz.
BöBREK HASTALIKLARINDA
Halk arasında acı su tabir edilen az mineralli sülfatlı sular, böbrek rahatsızlığından muzdarip hastalara çok iyi gelmektedir. Bu suların, idrardaki albümin oranını azaltıcı ve kanda birikmiş olan zehiri vücuttan dışarı atıcı tesirleri vardır. Ayrıca böbrek taşlarını erittiği gibi, yeni taşların oluşmasını da engellemektedir.
Sülfatlı sular, aç karnına, günde iki defa, bir-iki bardak içilerek alınır.
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: