E-posta 15.10.2009'de eklendi.

Eyvah nefes alamıyorum", "sanki ciğerlerime yeteri kadar hava girmiyor" gibi... Aşırı efor sarf ettiğinizde ya da ani hava değişimleri gibi çevresel etkenler nedeniyle nefes almakta güçlük çekmeniz olağan bir durum. Ancak, nefes darlığınız aniden başlıyor ve uzun sürüyorsa, o zaman ciddiye almanızda yarar var.

Yoğun egzersiz gibi ağır aktiviteler, yükseklik veya çok sıcak-soğuk gibi çeşitli çevresel faktörler nedeniyle çoğumuz zaman zaman nefes darlığı yaşayabiliyoruz. Uzmanlar, bunun olağan bir durum olduğunu belirtiyorlar. Ancak nefes darlığınız aniden başlıyor, uzun sürüyor ve rahatsızlık verecek kadar şiddetli seyrediyorsa, o zaman mutlaka bir doktora başvurmanız gerekiyor. Çünkü tıp dilinde "dispne" olarak adlandırılan nefes darlığı; anemiden kalp damar hastalıklarına, panik bozukluktan bronşite, astımdan akciğer kanserine kadar pek çok ciddi hastalıklara işaret edebiliyor! Unutmayın ki, "nasıl olsa geçer" düşüncesiyle önemsemediğiniz nefes darlığı, kalıcı hasar bırakabilecek hastalıkların belirtisi olabiliyor.




Vücut alarm veriyor!
Pek çoğumuz nefes almakta güçlük çekmeyi önemsemiyoruz. Oysa nefes darlığı basit bir nedenden kaynaklanabileceği gibi, ciddi hastalıkların belirtisi de olabiliyor. Örneğin nefes darlığı; kalp hastalıkları, bronşit, anemi, tiroid bezinin, büyümesi, akciğer hastalıkları, zatürree ve astımdan kaynaklanabiliyor. Ayrıca altında psikiyatrik sorunlar da yatabiliyor.

"Nefesim kesildi", "Boğuluyorum sandım", "Derin bir nefes aldım..." Bunlar aslında duygularımızı ifade etmek için kullandığımız sözleri oluşturuyor. Yoğun sıkıntı, heyecan ve kaygı duyduğumuz zamanlarda daha hızlı ve yüzeysel nefes alıyoruz. Örneğin heyecanlanınca nefesimiz hızlanıyor, sınav kapısında karnımız ağrıyor, aşık olunca da kalbimiz daha hızlı çarpıyor. Yani, bedenimizle duygularımız birbiriyle bağlantı halinde oluyor. Nefes ritmimiz ile duygu durumumuz arasında ciddi ilişkiler mevcut. Nefes darlığı aynı zamanda psikiyatrik bir hastalığın belirtisi olarak da gelişebiliyor.