Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Tarım İlacı Yiyoruz « Geri
Tarım İlacı Yiyoruz
E-posta
15.10.2009'de eklendi.
Sebze-meyve deposu Antalya'da sağlıklı ürünler ihraç edilirken iç pazara hiçbir denetimden geçmeyen tarım ilaçlı ürünler satılıyor. Çiftçi kendisinin tüketeceği alanlarda ilaç kullanmıyor
GÜRSU KUNT
ANTALYA - Türkiye'de tarımsal amaçlı satılan 33 bin ton ilacın 3 bin 500 tondan fazlası üretim ve ihracatta önemli yere sahip Antalya'da kullanılıyor. Bu miktar Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki toplam kullanıma eşdeğer. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde bitkisel kök yağlarından oluşan ilaçlar tercih edilirken Türkiye'de sera altyapıları kötü olduğu için kalitesi ve kalıntı limiti yüksek ilaçlar kullanılıyor. Hatta yıkanarak üründen ayrışmayan kimi ilaçlarda, hasat süresine dikkat edilmemesi durumunda ilaç, topraktan ürüne, üründen de insan vücuduna geçiyor. Antalya'da üretilen ürünlerin sadece yüzde 4'ünün kontrolü yapılıyor, sağlıklı olduğu belgeleniyor. Bu ürünlerin tamamı ihraç edilirken geri kalan, denetimi yapılmayan, ilaç kullanımı kontrol altına alınmayan yüzde 96'lık bölüm ise iç piyasada tüketiliyor. Uzmanlar, iç piyasada tüketilen ürünün yüzde kaçının zehir içerdiği konusunda bir veriye sahip olamasa da sağlıklı ürünün ihraç edilip standart dışı olanların iç piyasaya sunulması gerçeği, tüketiciyi korkutuyor. İhracatta mercek altında olan biberde tespit edilen ilaç kalıntı limiti de tüketiciyi endişelendiriyor. Ancak sabıkalı tek ürün biber değil. 2005 yılında fındık, incir, antepfıstığı, kayısı, üzüm, patlıcanda da limitlerin üzerinde kalıntı belirlendi.
Üreticinin aslında ilaç kaynaklı sorunların bilincinde olduğunu ve kendi sağlığını korumaya gayret ettiğini belirten uzmanlar, ''Üretici, satacağı ve kendi tüketeceği ürünlerin dikim yerlerini ayırıyor. Üzüm üreticisi ilaçsız ürünü kendi yerken ilaçlısını iç piyasaya, domates üreticisinin bölgesine gönderiyor. Domates üreticisi de kendisi ilaçsız domates yiyor, ilaçlısını da üzüm üreten vatandaşın bölgesine yolluyor'' dediler. Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer ilaç kaynaklı sorunların kökten çözümü için ruhsatlarının gözden geçirilmesinin önem taşıdığını belirtti. Tuncer, sera altyapılarının iyileştirilmesinin ve üreticinin desteklenmesinin de ilaç kullanımını azaltacağını ifade etti.
Türkiye'de kullanılan tarım ilaçlarının büyük bölümünün güvenilir olmadığını vurgulayan Tuncer, ''AB ülkelerinde yasak olan ilaçların Türkiye'de kullanım izni var. Ayrıca Avrupa'da kullanılan ilacın yarıdan fazlası bitkisel kök yağlarından oluşuyor'' dedi. Türkiye'de zirai ilaç bayilerinin ayrım yapmadan her türlü sebze için aynı ilacı sattığına dikkat çeken Tuncer, ''Domateste kullanılan ruhsatlı ilacın biberde kullanımını engelleyen hiçbir girişim yok'' dedi.
Tuncer, sistemik etkili ilaç ruhsatlarının gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: ''Sistemik etkili ilaçlardan bazıları toprağa veriliyor. Bu tür ilaçların ayrışması 1.5-2 ayı bulduğu için hasat süresi önem taşıyor. O yüzden söz konusu ilaçlar, fide döneminde toprağa verilmeli. Ancak üretici kimi zaman ürünü kurtarmak adına, ilacı daha geç kullanıyor. Bu durumda ilaç topraktan ürüne, üründen insan vücuduna geçiyor.''
İhracatçı da sıkıntılı
Tarımsal ilaç kullanımındaki sorunlar ihracatta da sıkıntıya yol açıyor. AB'de kullanımı yasak bazı ilaçların Türkiye'de ruhsatlı satılması ya da Türkiye'de yasak ilaçların AB'de kullanılması, bazı ilaçların kullanım limitlerinin farklı olması sorunları arttırıyor. İhracatçı firmalar da ilaç limiti konusundaki çelişkilerden kaynaklı ciddi sorunlarla yüz yüze olmaktan yakınıyor. Farklı limit uygulaması nedeniyle Türk ürünlerinin her an gümrük kapısından dönme riski yaşadığını ifade eden Antalya Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Boztepe , uygulamayla ilgili şu bilgileri verdi:
''Almanya, serin ve yağışlı havası nedeniyle, daha çok küf ve mantar ilaçları kullanıyor ve bunların limiti oldukça yüksek. Oysa Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde yüksek limitli böcek ilaçları kullanılıyor ve bu ilaçlara Almanya'da zehir kategorisinde değerlendiriliyor. Bu durumdan bir süre öncesine kadar Türkiye ile aynı iklim koşullarında olan İspanya, Yunanistan ve İtalya da etkileniyordu. Ancak onlar siyasal güçlerini kullanarak özel limit aldı. Bu ülkeler, ürünlerinde yüksek limit bulunmasına rağmen satışını yapabiliyor, bizimki imha ediliyor. İlaç zararsız olsa bile ruhsat almadığı için Almanya'da zehirli kategorisinde değerlendiriliyor. Türk hükümetinin özel limit alması gerekiyor.''
Almanya'daki limit uygulamaları dikkate alındığında, üreticiye önerebilecekleri hiçbir ilaç kalmadığına dikkat çeken Boztepe, ''Biberde böcek ilacı olarak kullanılan spinosad, 3 günde ürün üzerinden ayrışan bir ürün. Ancak Almanya'nın bu ilacı kullanmaya ihtiyacı yok. O yüzden spinosad Almanya için zehirli ilaç kategorisinde. İspanya özel limit aldığı için aynı ilacı kullandığı ürünü yüksek limitle satabiliyor''
8 firma alarm listesinde
Bakanlık 2005 yılında, 2'si Mersin, 6'sı Antalya'da olmak üzere 8 ihracatçı firmayı ürünlerinde zirai ilaç kalıntısı bulunduğu gerekçesiyle hızlı alarm listesine aldı. Söz konusu firmalar, her parti ürünü analiz ettirme mecburiyetinde. Maliyetin yüksek olması ve uygulamadaki olanaksızlıklar nedeniyle firmalar isim değişikliğine gitme ve yeni firma açmada çözüm buldu.
Yasaklı firmalar, bu olayı ''Bakanlık, kontrol altına alamadığı ilaç kalıntısını, firma faaliyetlerini kısıtlayarak çözmeye çalışıyor. Bizler de ihracatımızı sıfırladık'' diye değerlendirdi.
GÜRSU KUNT
ANTALYA - Türkiye'de tarımsal amaçlı satılan 33 bin ton ilacın 3 bin 500 tondan fazlası üretim ve ihracatta önemli yere sahip Antalya'da kullanılıyor. Bu miktar Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki toplam kullanıma eşdeğer. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde bitkisel kök yağlarından oluşan ilaçlar tercih edilirken Türkiye'de sera altyapıları kötü olduğu için kalitesi ve kalıntı limiti yüksek ilaçlar kullanılıyor. Hatta yıkanarak üründen ayrışmayan kimi ilaçlarda, hasat süresine dikkat edilmemesi durumunda ilaç, topraktan ürüne, üründen de insan vücuduna geçiyor. Antalya'da üretilen ürünlerin sadece yüzde 4'ünün kontrolü yapılıyor, sağlıklı olduğu belgeleniyor. Bu ürünlerin tamamı ihraç edilirken geri kalan, denetimi yapılmayan, ilaç kullanımı kontrol altına alınmayan yüzde 96'lık bölüm ise iç piyasada tüketiliyor. Uzmanlar, iç piyasada tüketilen ürünün yüzde kaçının zehir içerdiği konusunda bir veriye sahip olamasa da sağlıklı ürünün ihraç edilip standart dışı olanların iç piyasaya sunulması gerçeği, tüketiciyi korkutuyor. İhracatta mercek altında olan biberde tespit edilen ilaç kalıntı limiti de tüketiciyi endişelendiriyor. Ancak sabıkalı tek ürün biber değil. 2005 yılında fındık, incir, antepfıstığı, kayısı, üzüm, patlıcanda da limitlerin üzerinde kalıntı belirlendi.
Üreticinin aslında ilaç kaynaklı sorunların bilincinde olduğunu ve kendi sağlığını korumaya gayret ettiğini belirten uzmanlar, ''Üretici, satacağı ve kendi tüketeceği ürünlerin dikim yerlerini ayırıyor. Üzüm üreticisi ilaçsız ürünü kendi yerken ilaçlısını iç piyasaya, domates üreticisinin bölgesine gönderiyor. Domates üreticisi de kendisi ilaçsız domates yiyor, ilaçlısını da üzüm üreten vatandaşın bölgesine yolluyor'' dediler. Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer ilaç kaynaklı sorunların kökten çözümü için ruhsatlarının gözden geçirilmesinin önem taşıdığını belirtti. Tuncer, sera altyapılarının iyileştirilmesinin ve üreticinin desteklenmesinin de ilaç kullanımını azaltacağını ifade etti.
Türkiye'de kullanılan tarım ilaçlarının büyük bölümünün güvenilir olmadığını vurgulayan Tuncer, ''AB ülkelerinde yasak olan ilaçların Türkiye'de kullanım izni var. Ayrıca Avrupa'da kullanılan ilacın yarıdan fazlası bitkisel kök yağlarından oluşuyor'' dedi. Türkiye'de zirai ilaç bayilerinin ayrım yapmadan her türlü sebze için aynı ilacı sattığına dikkat çeken Tuncer, ''Domateste kullanılan ruhsatlı ilacın biberde kullanımını engelleyen hiçbir girişim yok'' dedi.
Tuncer, sistemik etkili ilaç ruhsatlarının gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: ''Sistemik etkili ilaçlardan bazıları toprağa veriliyor. Bu tür ilaçların ayrışması 1.5-2 ayı bulduğu için hasat süresi önem taşıyor. O yüzden söz konusu ilaçlar, fide döneminde toprağa verilmeli. Ancak üretici kimi zaman ürünü kurtarmak adına, ilacı daha geç kullanıyor. Bu durumda ilaç topraktan ürüne, üründen insan vücuduna geçiyor.''
İhracatçı da sıkıntılı
Tarımsal ilaç kullanımındaki sorunlar ihracatta da sıkıntıya yol açıyor. AB'de kullanımı yasak bazı ilaçların Türkiye'de ruhsatlı satılması ya da Türkiye'de yasak ilaçların AB'de kullanılması, bazı ilaçların kullanım limitlerinin farklı olması sorunları arttırıyor. İhracatçı firmalar da ilaç limiti konusundaki çelişkilerden kaynaklı ciddi sorunlarla yüz yüze olmaktan yakınıyor. Farklı limit uygulaması nedeniyle Türk ürünlerinin her an gümrük kapısından dönme riski yaşadığını ifade eden Antalya Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Boztepe , uygulamayla ilgili şu bilgileri verdi:
''Almanya, serin ve yağışlı havası nedeniyle, daha çok küf ve mantar ilaçları kullanıyor ve bunların limiti oldukça yüksek. Oysa Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde yüksek limitli böcek ilaçları kullanılıyor ve bu ilaçlara Almanya'da zehir kategorisinde değerlendiriliyor. Bu durumdan bir süre öncesine kadar Türkiye ile aynı iklim koşullarında olan İspanya, Yunanistan ve İtalya da etkileniyordu. Ancak onlar siyasal güçlerini kullanarak özel limit aldı. Bu ülkeler, ürünlerinde yüksek limit bulunmasına rağmen satışını yapabiliyor, bizimki imha ediliyor. İlaç zararsız olsa bile ruhsat almadığı için Almanya'da zehirli kategorisinde değerlendiriliyor. Türk hükümetinin özel limit alması gerekiyor.''
Almanya'daki limit uygulamaları dikkate alındığında, üreticiye önerebilecekleri hiçbir ilaç kalmadığına dikkat çeken Boztepe, ''Biberde böcek ilacı olarak kullanılan spinosad, 3 günde ürün üzerinden ayrışan bir ürün. Ancak Almanya'nın bu ilacı kullanmaya ihtiyacı yok. O yüzden spinosad Almanya için zehirli ilaç kategorisinde. İspanya özel limit aldığı için aynı ilacı kullandığı ürünü yüksek limitle satabiliyor''
8 firma alarm listesinde
Bakanlık 2005 yılında, 2'si Mersin, 6'sı Antalya'da olmak üzere 8 ihracatçı firmayı ürünlerinde zirai ilaç kalıntısı bulunduğu gerekçesiyle hızlı alarm listesine aldı. Söz konusu firmalar, her parti ürünü analiz ettirme mecburiyetinde. Maliyetin yüksek olması ve uygulamadaki olanaksızlıklar nedeniyle firmalar isim değişikliğine gitme ve yeni firma açmada çözüm buldu.
Yasaklı firmalar, bu olayı ''Bakanlık, kontrol altına alamadığı ilaç kalıntısını, firma faaliyetlerini kısıtlayarak çözmeye çalışıyor. Bizler de ihracatımızı sıfırladık'' diye değerlendirdi.
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: