Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
Tarım ilaçları parkinson yapıyor « Geri
Tarım ilaçları parkinson yapıyor
E-posta
15.10.2009'de eklendi.
İskoçya'daki Aberdeen Üniversitesinde yapılan çalışmalarda, tarım ilacını kullanan kişilerde, hiç kullanmayanlara göre yüzde 9 oranında daha fazla Parkinson riski görüldü.
Hastalığın en önemli belirtileri ise vücut dengesinin bozulması, kasların titremesi ve yürüme zorluğu. Bu çalışmadan önce, Amerikalı araştırmacılar, uzun dönem düşük düzeyde tarım ilacı soluyanların, Parkinson hastalığına yakalanma riskinin solumayanlara oranla yüzde 70 fazla olduğunu açıklamışlardı. Aberdeen Üniversitesinde 959 Parkinson hastası üzerinde yapılan çalışmada, kişilere hayatlarıyla ilgili genel sorular soruldu. Araştırmada kişilerin hayatları boyunca mesleklerine bağlı olarak hangi kimyasal maderle iç içe olduğu saptandı. Çalışma sonunda tarım ilaçlarıyla yakın temasta bulunan ve ailesinde Parkinson hastası olan kişilerde hastalık riskinin ciddi artış gösterdiği belirtildi. Kafalarına sert darbeler alan boksörlerinde de ciddi risk altında olduğu ifade edildi. Uzmanlar, çalışma sonunda, tarım ilaçlarının hastalık riskini artırdığını ancak hangi ilaç türlerinin hastalığa neden olduğunun saptanamadığını söyledi. Çevre etkenlerinin ve genlerin hastalıkta başrolü oynadığını ifade eden doktorlar, hastalığı tetikleyen diğer etkenlerin tespit edilmesi için daha kapsamlı çalışmalar yapılacağını açıkladılar.
TARIM İLACI KULLANIMI BİLİNÇSİZ
Tarımda bilinçsiz ilaç kullanımı ihracata büyük darbe vururken, iç piyasaya sürülen zehirli sebze-meyve halk sağlığını tehdit ediyor. Tarım Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda ihraç edilen 700 ton ürün, ilaç kalıntısı yüzünden iade edildi. Uzmanlar, ilaçlı ürünlerin tüketilmesinin başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açabileceğini belirtiyor. Sorun, üç yıl önce Almanyanın yeşilbiberleri geri göndermesi ile gündeme geldi. Bir süre önce de pestisit (zirai ilaç) kalıntısı çıkmasından dolayı patlıcan İsveçten geri döndü. Bu ürünü ihraç eden firma kapatıldı. Rusyanın Türkiyeden yaptığı tarım ürünleri ihracatını durdurmasıyla doruk noktasına ulaşan problemi değerlendiren Bakan Mehdi Eker, kısa vadede çözülmemesi halinde ihracatın duracağı uyarısında bulunuyor. Geçen yıl çıkarılan ve ilaç kalıntısı bulunan ürün sahiplerine 3-6 ay arasında hapis cezasını öngören yasa uygulanmıyor. Şimdiye kadar bin 500 YTL para cezası verilmiş. Piyasaya zehirli sebze-meyve verilmesinin en büyük sebebi, bilinçsiz ilaç kullanımı. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydının Çiftçi, zirai mücadele bayiinde tarlasındaki zararlıyı tarif ederek ilacı satın alıyor. Günaydına göre, problemin çözümü için ziraat mühendisinin ya da tarım danışmanının tarlada hastalık ve zararlıyı görmesi gerekiyor. Kullanılacak ilaçların satışı reçeteye bağlanmalı. Çiftçi, ilacı mühendisin belirttiği dozda ve hasat aralığında yapmalı. Günaydının dikkat çektiği diğer bir nokta da kaçak ve sahte ilaç kullanımı. Buna göre sübvansiyonlar sebebiyle fiyatların Türkiyeye göre oldukça ucuz olduğu İrandan getirilen kaçak zirai ilaçlar piyasaya sürülüyor. Türkiyede tarım ilacı satışında başıboşluk yaşanıyor. Sektörü kontrol altına alacak yasal bir düzenleme bulunmuyor. Yetkisi olmayan kişilerin ilaç bayiliği yapması kontrolsüzlüğü artırıyor. 6 bin ilaç bayiinin yüzde 45inde uzman olmayan kişiler tarafından satış yapılıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Özden Güngör, Çorumda aynı yerde un ve zirai ilaç satıldığını hayretler içinde izledim. sözleriyle olayın vahametini dile getiriyor.
ZİRAİ MÜCADELE YETERSİZ
Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin 500 zirai mücadele bayii bulunuyor. Bunların hepsi Ziraat Mühendisleri Odasına üye olmak zorunda. Bayiler, 24 Temmuz 2002 tarihli yönetmelik çerçevesinde denetçiler vasıtasıyla aylık periyotlar halinde denetleniyor. Diğer taraftan Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine bağlı kamuda zirai ilaç satan bayiler var. Bunlar ise Ziraat Odaları ve kooperatiflerin denetiminde çalışıyor. Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, Tarım Bakanlığının bayileri yeterince denetleyemediğini ve çiftçinin kafasına göre ilaç kullandığını vurguluyor. Uzmanlara göre çiftçi, son ilaçlama ile hasat arasındaki süreye dikkat etmiyor. Bir hafta bekleme süresi olan ilaçları kullanıp üç gün sonra ürünü hasat etmekten çekinmiyor. Zehirli olan ilaç kalıntı bırakıyor. Ziraat Mühendisi Mesut Bakar, üreticilerin zarar görmeden kendisini toparlayamayacağı görüşünde. Bakar, sorunun çözümü için danışmanlık sisteminin oturtulması gerektiğini belirtiyor. Bin 500 dekar alanda üreticiye danışmanlık hizmeti veren MSG Zirai Danışmalık Şirketi Teknik Müdürü Mehmet Ali Durmuş, 4 yıl
öncesine kadar çiftçi kontrollü üretimi kabullenmiyordu. Şimdi bu anlayış değişmeye başladı. Çiftçi ihracattan dönen ürünlere ve Rusya olayına bakarak biraz kendini toparlamaya başladı. diyor. Danışmanlık şirketleri, ilaçlama konusunda çiftçileri eğitiyor, ayrıca uygulama tarlada kontrol ediliyor.
ÜRÜNLERE TARLADAN SOFRAYA TAKİP
Tarım Bakanlığı, bitkilerdeki kalıntı sorununu önlemek için Kontrollü Örtüaltı Yetiştiriciliği Projesini hazırladı. Antalya, Mersin ve İzmirdeki seralarda pilot olarak uygulanan proje ile barkot sistemine göre ürün yetiştiriliyor. Bu sayede kullanılan ilaç, tohum ve gübreden bitkinin yetiştiği iklim şartlarına kadar her türlü bilgi bilgisayar ortamına kaydediliyor. Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürü Hüseyin Velioğlu, barkot sistemi projesi sayesinde, üretim sürecinde yer alan tohum, gübre, ilaç ve hormonu denetleyebileceklerine dikkat çekiyor. ABden 380 bin Euro hibe alan proje, Hollanda ile ortaklaşa yürütülüyor. Projeyle, bitkilerdeki kalıntı sorunu giderilerek, üretimin planlama, geliştirme ve pazarlama sürecinin kontrol altına alınmasıyla ürünün gıda güvenlik zinciri içerisinde tüketiciye ulaştırılması amaçlanıyor. Seralarda yetiştirilen her bir ürüne barkot veriliyor. Kullanılan ilaç, gübre, tohum, iklim şartları, işleme, paketleme ve pazarlama gibi her türlü üretim safhası bilgisayar ortamına alınıyor. Tarım Bakanlığı, proje çerçevesinde serasını modernleştirmek isteyen veya AB standartlarında yeni sera kuracak çiftçilere yüzde 50-60 indirimli tarımsal kredi kullandırıyor. Sistem sayesinde, ürünlerin geçirdiği aşamalar hem Türkiyeden hem de ihraç edilen ülkeden anında görülebilecek. İlaç bayiliği yapan Necmi Koruk, barkot sisteminin maliyetinin yüksek olmasından dolayı tutmayacağı görüşünde. Koruk, yasak ilaçların ithalatına ve üretimine izin verilmemesini isterken, tarım ilaçları pazarlayan Hasan Karaman ise her sattığı ilacı barkot sistemi ile kontrol altına aldığını söylüyor. İlaç almak için gelen üreticiye nerelerde kullanacağını sorduğunu ifade eden Karaman da reçeteyle ilaç satılmasından yana.
KANSEROJEN TARIM İLAÇLARI
Başta İran olmak üzere Ortadoğu ülkelerinden kaçak yollarla yurda sokulan ve Türkiye standartlarına uygun olmayan zirai mücadele ilaçlarına çeşitli maddeler karıştırılarak üreticilere satıldığı kaydedildi. Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, yaptığı açıklamada, zirai ilaçların tarımsal mücadelede kullanılan en önemli girdilerin başında geldiğini hatırlattı. Barut, tarım ilaçlarının, zamanında, doğru dozda, doğru ürüne kullanılmaması halinde insan sağlığı, bitki gelişimi ve toprak kirliliği açısından tehlikeli olabileceğini söyledi. Türk tarım ilaçları pazarının 5-10 yıl öncesine oranla daralarak 120 milyon dolara gerilediğini anlatan Barut, gerilemeye, kaçak ilaç girişlerinin neden olduğunu savundu. Barut, son yıllarda artan kaçak ilaçların, adeta bir sektör haline geldiğini belirterek, ''orijinal ilaçları kaçak getirmeleri yetmediği gibi daha çok para kazanma hırsı nedeniyle ilaçların içine çeşitli maddeler karıştırılıyor'' dedi. Çokuluslu firmalar tarafından üretilen ilaçların karışım olmadan bile getirilmesi durumunda insan sağlığına ve toprağa zarar vereceğini ifade eden Barut, şöyle devam etti:
''İran'da, hükümetin tarımda uyguladığı yüksek sübvansiyon nedeniyle tüketim fazlası çok sayıda ilaç elde kalıyor. Fırsatçılar ise bu ürünleri kaçak yollarla Türkiye'ye getiriyorlar. Oysa, bu ilaçların dozu ve karışımı İran'a göre yapılmış. Üretici firmalar, ilaçların içeriğini ve dozajını satışa sunulacak ülkenin ürün deseni, toprak cinsi, iklim türüne göre ayarlıyorlar. Bu ilaçlar, Türkiye'de uygulandığı zaman bir işe yaramadığı gibi ürüne de zarar veriyor. Meslek dışı aracılarla kendilerine yandaş bulanlar bu ilacın standart olduğuna ikna ederek, üreticiyi aldatıyor, kandırıyor. Üreticilerin yüzde 80'i bundan zarar görüyor.''
Barut, bazı art niyetli kişilerin getirilen ilaçları ve kullanılmış boş kutularını toplayarak yeni karışımlar hazırladığını söyledi. İlaçların içine farklı dolgu maddelerinin eklendiğini iddia eden Barut, renklendirici çeşitli boyalardan, tinere, motorine kadar tarım ilacıyla ilgisi olmayan çok çeşitli kimyasalların kullanıldığını belirtti. Sahte ilaçların satışından önemli gelirler elde edildiğini anlatan Barut, şunları söyledi: ''Bu ilaçlar insan sağlığı açısından çok zararlı. İlaçlar, ürünü yok ederek çoğu zaman üreticilere zarar verdiği gibi, ürünlerin üzerindeki kalıntılar tüketiciye de zarar veriyor.
Yanlış uygulamalar, tüketicinin kanser olmasına dahi neden olabilir. Çünkü sahte ilaçların birçoğunda kanserojen maddeler bulunuyor.'' Barut, bu konuda üreticilerin daha bilinçli davranması gerektiğini, ayrıca yasalarda düzenlemeler yapılmasının şart olduğunu belirtti. Barut, 1984 yılında Zirai Mücadele Genel Müdürlüğü'nün kapatılmasıyla bu alanda bir boşluk oluştuğunu, bu nedenle kaçak ve sahte ilaca karşı yeterli önlem alınamadığını vurguladı. Üreticilere yönelik çalışmalar yapılmasına karşın yetersiz kalındığını ifade eden Barut, ''Üreticiler şüphelendiği ilaçları kullanmamalı. Bu konuyla ilgili odamıza ve Tarım İl Müdürlüğü'ne müracaat etmeli'' dedi.
Barut, kaçak ilaçlara ''komik'' para cezaları uygulandığını, oysa bunun organize, çete halinde bir suç kapsamına girmesi gerektiğini kaydederek, ''İnsan sağlığıyla oynayan kişiler, çok az bir parayla bir anda serbest kalmamalı. Cezalar daha caydırıcı olmalı. Cezaların yeniden düzenlenmesi ve bu işi yapanları çete suçlamasıyla yargılaması gerekir'' diye konuştu. Barut, Çukurova'da her 5 çiftçiden birinin İran ilacı kullandığını, bu oranın Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde daha fazla olduğunu anlattı. Barut, kaçak ilaçlara karşı üretici firmalara da görev düştüğünü, bununla ilgili ambalajların her yıl değiştirilmesi, barkot uygulanması, boş kutular imha edilerek bir sonraki yıl değişik kutuların satışa sunulması gerektiğini söyledi.
ZEHİRLENMELERE DE YOL AÇIYOR
Sağlık Bakanlığı verilerine göre tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yüzde 70i zehirlenmelere yol açıyor. İlaçlarla zehirlenme oranlarının yüksek olmasının başlıca sebepleri arasında; ilaçların reçetesiz olarak da eczaneler veya marketlerde satılıyor olması. Çocuklarda görülen zehirlenmelerde ise ebeveynlerin ilaçları çocukların ulaşabileceği yerlerde bulundurmaları ve çoğu ilacın güvenlik kapaklarının olmaması gibi sebepler yer alıyor.
Tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yol açtığı zehirlenmeleri; haşere ilaçları, fare zehirleri, naftalin, kibrit, petrol türevleri ile çamaşır suyu, tuz ruhu, deterjan gibi temizlik maddelerine bağlı zehirlenmeler izliyor. Sağlık Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Ulusal Zehir Danışma Merkezine gelen şikâyetlere göre tedavi edici ilaçların yol açtığı zehirlenmeler yüzde 70,7 ile birinci sırada.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalına bağlı olarak hizmet veren İlaç ve Zehir Danışma Merkezinin verilerine göre ise ilaçlarla zehirlenme oranı yüzde 65. 1993-2001 yılları arasında 30 bin başvuruya danışmanlık hizmeti veren merkeze başvuruların yüzde 92sini sağlık personeli yapıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı İlaç ve Zehir Danışma Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Tunçok, ilaçlar yoluyla zehirlenmelerde ağrı kesiciler, antidepresan ilaçlar ile sakinleştirici veya uyku ilaçlarının ilk sıralarda yer aldığını söylüyor.
TÜRKİYEDE İLAÇLAMASI YAPILAN BİTKİLER
Anason Antep Fıstığı Armut Arpa Aspir Ayçiçeği Ayva Badem Bağ Bamya Bezelye Buğday Çeltik Çilek Domates Dut Elma Erik Fasulye Fındık Fidan Gül Hıyar Hububat İncir Kabakgiller Kabakgiller (Kavun) Karanfil Karpuz Kavun Kayısı Kızılçam Kiraz Kültür Mantarı Lahana Marul Mercimek Meyve Meyve (Kayısı) Mısır Muz Nohut Pamuk Pancar Patates Patlıcan Sebze Soğan Susam Süs Bitkileri Şeftali Şerbetçiotu Taş Çekirdekli Meyveler Turunçgiller Turunçgiller (Meyve) Tütün Tütün (Fidelik) Tütün(Depolanmış) Vişne Yağ gülü Yenidünya Yerfıstığı Zeytin
Tarım alanında kullanılan böcek ilaçlarının Parkinson riskini yüzde 70 oranında artırdığı ortaya çıktı. İskoçyada yapılan bir araştırmaya göre, çiftçiler ve bahçıvanlar, tarım ilaçları ile fazla temas ettiklerinden dolayı yüksek risk altında. Bu sonuç, sadece tarımda çalışanları, bahçıvanları değil, tüketicileri de yakından ilgilendiriyor.
İSTANBUL- İskoçya'daki Aberdeen Üniversitesinde yapılan çalışmalarda, tarım ilacını kullanan kişilerde, hiç kullanmayanlara göre yüzde 9 oranında daha fazla Parkinson riski görüldü. Hastalığın en önemli belirtileri ise vücut dengesinin bozulması, kasların titremesi ve yürüme zorluğu. Bu çalışmadan önce, Amerikalı araştırmacılar, uzun dönem düşük düzeyde tarım ilacı soluyanların, Parkinson hastalığına yakalanma riskinin solumayanlara oranla yüzde 70 fazla olduğunu açıklamışlardı. Aberdeen Üniversitesinde 959 Parkinson hastası üzerinde yapılan çalışmada, kişilere hayatlarıyla ilgili genel sorular soruldu. Araştırmada kişilerin hayatları boyunca mesleklerine bağlı olarak hangi kimyasal maderle iç içe olduğu saptandı. Çalışma sonunda tarım ilaçlarıyla yakın temasta bulunan ve ailesinde Parkinson hastası olan kişilerde hastalık riskinin ciddi artış gösterdiği belirtildi. Kafalarına sert darbeler alan boksörlerinde de ciddi risk altında olduğu ifade edildi. Uzmanlar, çalışma sonunda, tarım ilaçlarının hastalık riskini artırdığını ancak hangi ilaç türlerinin hastalığa neden olduğunun saptanamadığını söyledi. Çevre etkenlerinin ve genlerin hastalıkta başrolü oynadığını ifade eden doktorlar, hastalığı tetikleyen diğer etkenlerin tespit edilmesi için daha kapsamlı çalışmalar yapılacağını açıkladılar.
TARIM İLACI KULLANIMI BİLİNÇSİZ
Tarımda bilinçsiz ilaç kullanımı ihracata büyük darbe vururken, iç piyasaya sürülen zehirli sebze-meyve halk sağlığını tehdit ediyor. Tarım Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda ihraç edilen 700 ton ürün, ilaç kalıntısı yüzünden iade edildi. Uzmanlar, ilaçlı ürünlerin tüketilmesinin başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açabileceğini belirtiyor. Sorun, üç yıl önce Almanyanın yeşilbiberleri geri göndermesi ile gündeme geldi. Bir süre önce de pestisit (zirai ilaç) kalıntısı çıkmasından dolayı patlıcan İsveçten geri döndü. Bu ürünü ihraç eden firma kapatıldı. Rusyanın Türkiyeden yaptığı tarım ürünleri ihracatını durdurmasıyla doruk noktasına ulaşan problemi değerlendiren Bakan Mehdi Eker, kısa vadede çözülmemesi halinde ihracatın duracağı uyarısında bulunuyor. Geçen yıl çıkarılan ve ilaç kalıntısı bulunan ürün sahiplerine 3-6 ay arasında hapis cezasını öngören yasa uygulanmıyor. Şimdiye kadar bin 500 YTL para cezası verilmiş. Piyasaya zehirli sebze-meyve verilmesinin en büyük sebebi, bilinçsiz ilaç kullanımı. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydının Çiftçi, zirai mücadele bayiinde tarlasındaki zararlıyı tarif ederek ilacı satın alıyor. Günaydına göre, problemin çözümü için ziraat mühendisinin ya da tarım danışmanının tarlada hastalık ve zararlıyı görmesi gerekiyor. Kullanılacak ilaçların satışı reçeteye bağlanmalı. Çiftçi, ilacı mühendisin belirttiği dozda ve hasat aralığında yapmalı. Günaydının dikkat çektiği diğer bir nokta da kaçak ve sahte ilaç kullanımı. Buna göre sübvansiyonlar sebebiyle fiyatların Türkiyeye göre oldukça ucuz olduğu İrandan getirilen kaçak zirai ilaçlar piyasaya sürülüyor. Türkiyede tarım ilacı satışında başıboşluk yaşanıyor. Sektörü kontrol altına alacak yasal bir düzenleme bulunmuyor. Yetkisi olmayan kişilerin ilaç bayiliği yapması kontrolsüzlüğü artırıyor. 6 bin ilaç bayiinin yüzde 45inde uzman olmayan kişiler tarafından satış yapılıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Özden Güngör, Çorumda aynı yerde un ve zirai ilaç satıldığını hayretler içinde izledim. sözleriyle olayın vahametini dile getiriyor.
ZİRAİ MÜCADELE YETERSİZ
Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin 500 zirai mücadele bayii bulunuyor. Bunların hepsi Ziraat Mühendisleri Odasına üye olmak zorunda. Bayiler, 24 Temmuz 2002 tarihli yönetmelik çerçevesinde denetçiler vasıtasıyla aylık periyotlar halinde denetleniyor. Diğer taraftan Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine bağlı kamuda zirai ilaç satan bayiler var. Bunlar ise Ziraat Odaları ve kooperatiflerin denetiminde çalışıyor. Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, Tarım Bakanlığının bayileri yeterince denetleyemediğini ve çiftçinin kafasına göre ilaç kullandığını vurguluyor. Uzmanlara göre çiftçi, son ilaçlama ile hasat arasındaki süreye dikkat etmiyor. Bir hafta bekleme süresi olan ilaçları kullanıp üç gün sonra ürünü hasat etmekten çekinmiyor. Zehirli olan ilaç kalıntı bırakıyor. Ziraat Mühendisi Mesut Bakar, üreticilerin zarar görmeden kendisini toparlayamayacağı görüşünde. Bakar, sorunun çözümü için danışmanlık sisteminin oturtulması gerektiğini belirtiyor. Bin 500 dekar alanda üreticiye danışmanlık hizmeti veren MSG Zirai Danışmalık Şirketi Teknik Müdürü Mehmet Ali Durmuş, 4 yıl
öncesine kadar çiftçi kontrollü üretimi kabullenmiyordu. Şimdi bu anlayış değişmeye başladı. Çiftçi ihracattan dönen ürünlere ve Rusya olayına bakarak biraz kendini toparlamaya başladı. diyor. Danışmanlık şirketleri, ilaçlama konusunda çiftçileri eğitiyor, ayrıca uygulama tarlada kontrol ediliyor.
ÜRÜNLERE TARLADAN SOFRAYA TAKİP
Tarım Bakanlığı, bitkilerdeki kalıntı sorununu önlemek için Kontrollü Örtüaltı Yetiştiriciliği Projesini hazırladı. Antalya, Mersin ve İzmirdeki seralarda pilot olarak uygulanan proje ile barkot sistemine göre ürün yetiştiriliyor. Bu sayede kullanılan ilaç, tohum ve gübreden bitkinin yetiştiği iklim şartlarına kadar her türlü bilgi bilgisayar ortamına kaydediliyor. Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürü Hüseyin Velioğlu, barkot sistemi projesi sayesinde, üretim sürecinde yer alan tohum, gübre, ilaç ve hormonu denetleyebileceklerine dikkat çekiyor. ABden 380 bin Euro hibe alan proje, Hollanda ile ortaklaşa yürütülüyor. Projeyle, bitkilerdeki kalıntı sorunu giderilerek, üretimin planlama, geliştirme ve pazarlama sürecinin kontrol altına alınmasıyla ürünün gıda güvenlik zinciri içerisinde tüketiciye ulaştırılması amaçlanıyor. Seralarda yetiştirilen her bir ürüne barkot veriliyor. Kullanılan ilaç, gübre, tohum, iklim şartları, işleme, paketleme ve pazarlama gibi her türlü üretim safhası bilgisayar ortamına alınıyor. Tarım Bakanlığı, proje çerçevesinde serasını modernleştirmek isteyen veya AB standartlarında yeni sera kuracak çiftçilere yüzde 50-60 indirimli tarımsal kredi kullandırıyor. Sistem sayesinde, ürünlerin geçirdiği aşamalar hem Türkiyeden hem de ihraç edilen ülkeden anında görülebilecek. İlaç bayiliği yapan Necmi Koruk, barkot sisteminin maliyetinin yüksek olmasından dolayı tutmayacağı görüşünde. Koruk, yasak ilaçların ithalatına ve üretimine izin verilmemesini isterken, tarım ilaçları pazarlayan Hasan Karaman ise her sattığı ilacı barkot sistemi ile kontrol altına aldığını söylüyor. İlaç almak için gelen üreticiye nerelerde kullanacağını sorduğunu ifade eden Karaman da reçeteyle ilaç satılmasından yana.
KANSEROJEN TARIM İLAÇLARI
Başta İran olmak üzere Ortadoğu ülkelerinden kaçak yollarla yurda sokulan ve Türkiye standartlarına uygun olmayan zirai mücadele ilaçlarına çeşitli maddeler karıştırılarak üreticilere satıldığı kaydedildi. Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, yaptığı açıklamada, zirai ilaçların tarımsal mücadelede kullanılan en önemli girdilerin başında geldiğini hatırlattı. Barut, tarım ilaçlarının, zamanında, doğru dozda, doğru ürüne kullanılmaması halinde insan sağlığı, bitki gelişimi ve toprak kirliliği açısından tehlikeli olabileceğini söyledi. Türk tarım ilaçları pazarının 5-10 yıl öncesine oranla daralarak 120 milyon dolara gerilediğini anlatan Barut, gerilemeye, kaçak ilaç girişlerinin neden olduğunu savundu. Barut, son yıllarda artan kaçak ilaçların, adeta bir sektör haline geldiğini belirterek, ''orijinal ilaçları kaçak getirmeleri yetmediği gibi daha çok para kazanma hırsı nedeniyle ilaçların içine çeşitli maddeler karıştırılıyor'' dedi. Çokuluslu firmalar tarafından üretilen ilaçların karışım olmadan bile getirilmesi durumunda insan sağlığına ve toprağa zarar vereceğini ifade eden Barut, şöyle devam etti:
''İran'da, hükümetin tarımda uyguladığı yüksek sübvansiyon nedeniyle tüketim fazlası çok sayıda ilaç elde kalıyor. Fırsatçılar ise bu ürünleri kaçak yollarla Türkiye'ye getiriyorlar. Oysa, bu ilaçların dozu ve karışımı İran'a göre yapılmış. Üretici firmalar, ilaçların içeriğini ve dozajını satışa sunulacak ülkenin ürün deseni, toprak cinsi, iklim türüne göre ayarlıyorlar. Bu ilaçlar, Türkiye'de uygulandığı zaman bir işe yaramadığı gibi ürüne de zarar veriyor. Meslek dışı aracılarla kendilerine yandaş bulanlar bu ilacın standart olduğuna ikna ederek, üreticiyi aldatıyor, kandırıyor. Üreticilerin yüzde 80'i bundan zarar görüyor.''
Barut, bazı art niyetli kişilerin getirilen ilaçları ve kullanılmış boş kutularını toplayarak yeni karışımlar hazırladığını söyledi. İlaçların içine farklı dolgu maddelerinin eklendiğini iddia eden Barut, renklendirici çeşitli boyalardan, tinere, motorine kadar tarım ilacıyla ilgisi olmayan çok çeşitli kimyasalların kullanıldığını belirtti. Sahte ilaçların satışından önemli gelirler elde edildiğini anlatan Barut, şunları söyledi: ''Bu ilaçlar insan sağlığı açısından çok zararlı. İlaçlar, ürünü yok ederek çoğu zaman üreticilere zarar verdiği gibi, ürünlerin üzerindeki kalıntılar tüketiciye de zarar veriyor.
Yanlış uygulamalar, tüketicinin kanser olmasına dahi neden olabilir. Çünkü sahte ilaçların birçoğunda kanserojen maddeler bulunuyor.'' Barut, bu konuda üreticilerin daha bilinçli davranması gerektiğini, ayrıca yasalarda düzenlemeler yapılmasının şart olduğunu belirtti. Barut, 1984 yılında Zirai Mücadele Genel Müdürlüğü'nün kapatılmasıyla bu alanda bir boşluk oluştuğunu, bu nedenle kaçak ve sahte ilaca karşı yeterli önlem alınamadığını vurguladı. Üreticilere yönelik çalışmalar yapılmasına karşın yetersiz kalındığını ifade eden Barut, ''Üreticiler şüphelendiği ilaçları kullanmamalı. Bu konuyla ilgili odamıza ve Tarım İl Müdürlüğü'ne müracaat etmeli'' dedi.
Barut, kaçak ilaçlara ''komik'' para cezaları uygulandığını, oysa bunun organize, çete halinde bir suç kapsamına girmesi gerektiğini kaydederek, ''İnsan sağlığıyla oynayan kişiler, çok az bir parayla bir anda serbest kalmamalı. Cezalar daha caydırıcı olmalı. Cezaların yeniden düzenlenmesi ve bu işi yapanları çete suçlamasıyla yargılaması gerekir'' diye konuştu. Barut, Çukurova'da her 5 çiftçiden birinin İran ilacı kullandığını, bu oranın Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde daha fazla olduğunu anlattı. Barut, kaçak ilaçlara karşı üretici firmalara da görev düştüğünü, bununla ilgili ambalajların her yıl değiştirilmesi, barkot uygulanması, boş kutular imha edilerek bir sonraki yıl değişik kutuların satışa sunulması gerektiğini söyledi.
ZEHİRLENMELERE DE YOL AÇIYOR
Sağlık Bakanlığı verilerine göre tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yüzde 70i zehirlenmelere yol açıyor. İlaçlarla zehirlenme oranlarının yüksek olmasının başlıca sebepleri arasında; ilaçların reçetesiz olarak da eczaneler veya marketlerde satılıyor olması. Çocuklarda görülen zehirlenmelerde ise ebeveynlerin ilaçları çocukların ulaşabileceği yerlerde bulundurmaları ve çoğu ilacın güvenlik kapaklarının olmaması gibi sebepler yer alıyor.
Tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yol açtığı zehirlenmeleri; haşere ilaçları, fare zehirleri, naftalin, kibrit, petrol türevleri ile çamaşır suyu, tuz ruhu, deterjan gibi temizlik maddelerine bağlı zehirlenmeler izliyor. Sağlık Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Ulusal Zehir Danışma Merkezine gelen şikâyetlere göre tedavi edici ilaçların yol açtığı zehirlenmeler yüzde 70,7 ile birinci sırada.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalına bağlı olarak hizmet veren İlaç ve Zehir Danışma Merkezinin verilerine göre ise ilaçlarla zehirlenme oranı yüzde 65. 1993-2001 yılları arasında 30 bin başvuruya danışmanlık hizmeti veren merkeze başvuruların yüzde 92sini sağlık personeli yapıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı İlaç ve Zehir Danışma Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Tunçok, ilaçlar yoluyla zehirlenmelerde ağrı kesiciler, antidepresan ilaçlar ile sakinleştirici veya uyku ilaçlarının ilk sıralarda yer aldığını söylüyor.
TÜRKİYEDE İLAÇLAMASI YAPILAN BİTKİLER
Anason Antep Fıstığı Armut Arpa Aspir Ayçiçeği Ayva Badem Bağ Bamya Bezelye Buğday Çeltik Çilek Domates Dut Elma Erik Fasulye Fındık Fidan Gül Hıyar Hububat İncir Kabakgiller Kabakgiller (Kavun) Karanfil Karpuz Kavun Kayısı Kızılçam Kiraz Kültür Mantarı Lahana Marul Mercimek Meyve Meyve (Kayısı) Mısır Muz Nohut Pamuk Pancar Patates Patlıcan Sebze Soğan Susam Süs Bitkileri Şeftali Şerbetçiotu Taş Çekirdekli Meyveler Turunçgiller Turunçgiller (Meyve) Tütün Tütün (Fidelik) Tütün(Depolanmış) Vişne Yağ gülü Yenidünya Yerfıstığı Zeytin
Hastalığın en önemli belirtileri ise vücut dengesinin bozulması, kasların titremesi ve yürüme zorluğu. Bu çalışmadan önce, Amerikalı araştırmacılar, uzun dönem düşük düzeyde tarım ilacı soluyanların, Parkinson hastalığına yakalanma riskinin solumayanlara oranla yüzde 70 fazla olduğunu açıklamışlardı. Aberdeen Üniversitesinde 959 Parkinson hastası üzerinde yapılan çalışmada, kişilere hayatlarıyla ilgili genel sorular soruldu. Araştırmada kişilerin hayatları boyunca mesleklerine bağlı olarak hangi kimyasal maderle iç içe olduğu saptandı. Çalışma sonunda tarım ilaçlarıyla yakın temasta bulunan ve ailesinde Parkinson hastası olan kişilerde hastalık riskinin ciddi artış gösterdiği belirtildi. Kafalarına sert darbeler alan boksörlerinde de ciddi risk altında olduğu ifade edildi. Uzmanlar, çalışma sonunda, tarım ilaçlarının hastalık riskini artırdığını ancak hangi ilaç türlerinin hastalığa neden olduğunun saptanamadığını söyledi. Çevre etkenlerinin ve genlerin hastalıkta başrolü oynadığını ifade eden doktorlar, hastalığı tetikleyen diğer etkenlerin tespit edilmesi için daha kapsamlı çalışmalar yapılacağını açıkladılar.
TARIM İLACI KULLANIMI BİLİNÇSİZ
Tarımda bilinçsiz ilaç kullanımı ihracata büyük darbe vururken, iç piyasaya sürülen zehirli sebze-meyve halk sağlığını tehdit ediyor. Tarım Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda ihraç edilen 700 ton ürün, ilaç kalıntısı yüzünden iade edildi. Uzmanlar, ilaçlı ürünlerin tüketilmesinin başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açabileceğini belirtiyor. Sorun, üç yıl önce Almanyanın yeşilbiberleri geri göndermesi ile gündeme geldi. Bir süre önce de pestisit (zirai ilaç) kalıntısı çıkmasından dolayı patlıcan İsveçten geri döndü. Bu ürünü ihraç eden firma kapatıldı. Rusyanın Türkiyeden yaptığı tarım ürünleri ihracatını durdurmasıyla doruk noktasına ulaşan problemi değerlendiren Bakan Mehdi Eker, kısa vadede çözülmemesi halinde ihracatın duracağı uyarısında bulunuyor. Geçen yıl çıkarılan ve ilaç kalıntısı bulunan ürün sahiplerine 3-6 ay arasında hapis cezasını öngören yasa uygulanmıyor. Şimdiye kadar bin 500 YTL para cezası verilmiş. Piyasaya zehirli sebze-meyve verilmesinin en büyük sebebi, bilinçsiz ilaç kullanımı. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydının Çiftçi, zirai mücadele bayiinde tarlasındaki zararlıyı tarif ederek ilacı satın alıyor. Günaydına göre, problemin çözümü için ziraat mühendisinin ya da tarım danışmanının tarlada hastalık ve zararlıyı görmesi gerekiyor. Kullanılacak ilaçların satışı reçeteye bağlanmalı. Çiftçi, ilacı mühendisin belirttiği dozda ve hasat aralığında yapmalı. Günaydının dikkat çektiği diğer bir nokta da kaçak ve sahte ilaç kullanımı. Buna göre sübvansiyonlar sebebiyle fiyatların Türkiyeye göre oldukça ucuz olduğu İrandan getirilen kaçak zirai ilaçlar piyasaya sürülüyor. Türkiyede tarım ilacı satışında başıboşluk yaşanıyor. Sektörü kontrol altına alacak yasal bir düzenleme bulunmuyor. Yetkisi olmayan kişilerin ilaç bayiliği yapması kontrolsüzlüğü artırıyor. 6 bin ilaç bayiinin yüzde 45inde uzman olmayan kişiler tarafından satış yapılıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Özden Güngör, Çorumda aynı yerde un ve zirai ilaç satıldığını hayretler içinde izledim. sözleriyle olayın vahametini dile getiriyor.
ZİRAİ MÜCADELE YETERSİZ
Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin 500 zirai mücadele bayii bulunuyor. Bunların hepsi Ziraat Mühendisleri Odasına üye olmak zorunda. Bayiler, 24 Temmuz 2002 tarihli yönetmelik çerçevesinde denetçiler vasıtasıyla aylık periyotlar halinde denetleniyor. Diğer taraftan Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine bağlı kamuda zirai ilaç satan bayiler var. Bunlar ise Ziraat Odaları ve kooperatiflerin denetiminde çalışıyor. Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, Tarım Bakanlığının bayileri yeterince denetleyemediğini ve çiftçinin kafasına göre ilaç kullandığını vurguluyor. Uzmanlara göre çiftçi, son ilaçlama ile hasat arasındaki süreye dikkat etmiyor. Bir hafta bekleme süresi olan ilaçları kullanıp üç gün sonra ürünü hasat etmekten çekinmiyor. Zehirli olan ilaç kalıntı bırakıyor. Ziraat Mühendisi Mesut Bakar, üreticilerin zarar görmeden kendisini toparlayamayacağı görüşünde. Bakar, sorunun çözümü için danışmanlık sisteminin oturtulması gerektiğini belirtiyor. Bin 500 dekar alanda üreticiye danışmanlık hizmeti veren MSG Zirai Danışmalık Şirketi Teknik Müdürü Mehmet Ali Durmuş, 4 yıl
öncesine kadar çiftçi kontrollü üretimi kabullenmiyordu. Şimdi bu anlayış değişmeye başladı. Çiftçi ihracattan dönen ürünlere ve Rusya olayına bakarak biraz kendini toparlamaya başladı. diyor. Danışmanlık şirketleri, ilaçlama konusunda çiftçileri eğitiyor, ayrıca uygulama tarlada kontrol ediliyor.
ÜRÜNLERE TARLADAN SOFRAYA TAKİP
Tarım Bakanlığı, bitkilerdeki kalıntı sorununu önlemek için Kontrollü Örtüaltı Yetiştiriciliği Projesini hazırladı. Antalya, Mersin ve İzmirdeki seralarda pilot olarak uygulanan proje ile barkot sistemine göre ürün yetiştiriliyor. Bu sayede kullanılan ilaç, tohum ve gübreden bitkinin yetiştiği iklim şartlarına kadar her türlü bilgi bilgisayar ortamına kaydediliyor. Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürü Hüseyin Velioğlu, barkot sistemi projesi sayesinde, üretim sürecinde yer alan tohum, gübre, ilaç ve hormonu denetleyebileceklerine dikkat çekiyor. ABden 380 bin Euro hibe alan proje, Hollanda ile ortaklaşa yürütülüyor. Projeyle, bitkilerdeki kalıntı sorunu giderilerek, üretimin planlama, geliştirme ve pazarlama sürecinin kontrol altına alınmasıyla ürünün gıda güvenlik zinciri içerisinde tüketiciye ulaştırılması amaçlanıyor. Seralarda yetiştirilen her bir ürüne barkot veriliyor. Kullanılan ilaç, gübre, tohum, iklim şartları, işleme, paketleme ve pazarlama gibi her türlü üretim safhası bilgisayar ortamına alınıyor. Tarım Bakanlığı, proje çerçevesinde serasını modernleştirmek isteyen veya AB standartlarında yeni sera kuracak çiftçilere yüzde 50-60 indirimli tarımsal kredi kullandırıyor. Sistem sayesinde, ürünlerin geçirdiği aşamalar hem Türkiyeden hem de ihraç edilen ülkeden anında görülebilecek. İlaç bayiliği yapan Necmi Koruk, barkot sisteminin maliyetinin yüksek olmasından dolayı tutmayacağı görüşünde. Koruk, yasak ilaçların ithalatına ve üretimine izin verilmemesini isterken, tarım ilaçları pazarlayan Hasan Karaman ise her sattığı ilacı barkot sistemi ile kontrol altına aldığını söylüyor. İlaç almak için gelen üreticiye nerelerde kullanacağını sorduğunu ifade eden Karaman da reçeteyle ilaç satılmasından yana.
KANSEROJEN TARIM İLAÇLARI
Başta İran olmak üzere Ortadoğu ülkelerinden kaçak yollarla yurda sokulan ve Türkiye standartlarına uygun olmayan zirai mücadele ilaçlarına çeşitli maddeler karıştırılarak üreticilere satıldığı kaydedildi. Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, yaptığı açıklamada, zirai ilaçların tarımsal mücadelede kullanılan en önemli girdilerin başında geldiğini hatırlattı. Barut, tarım ilaçlarının, zamanında, doğru dozda, doğru ürüne kullanılmaması halinde insan sağlığı, bitki gelişimi ve toprak kirliliği açısından tehlikeli olabileceğini söyledi. Türk tarım ilaçları pazarının 5-10 yıl öncesine oranla daralarak 120 milyon dolara gerilediğini anlatan Barut, gerilemeye, kaçak ilaç girişlerinin neden olduğunu savundu. Barut, son yıllarda artan kaçak ilaçların, adeta bir sektör haline geldiğini belirterek, ''orijinal ilaçları kaçak getirmeleri yetmediği gibi daha çok para kazanma hırsı nedeniyle ilaçların içine çeşitli maddeler karıştırılıyor'' dedi. Çokuluslu firmalar tarafından üretilen ilaçların karışım olmadan bile getirilmesi durumunda insan sağlığına ve toprağa zarar vereceğini ifade eden Barut, şöyle devam etti:
''İran'da, hükümetin tarımda uyguladığı yüksek sübvansiyon nedeniyle tüketim fazlası çok sayıda ilaç elde kalıyor. Fırsatçılar ise bu ürünleri kaçak yollarla Türkiye'ye getiriyorlar. Oysa, bu ilaçların dozu ve karışımı İran'a göre yapılmış. Üretici firmalar, ilaçların içeriğini ve dozajını satışa sunulacak ülkenin ürün deseni, toprak cinsi, iklim türüne göre ayarlıyorlar. Bu ilaçlar, Türkiye'de uygulandığı zaman bir işe yaramadığı gibi ürüne de zarar veriyor. Meslek dışı aracılarla kendilerine yandaş bulanlar bu ilacın standart olduğuna ikna ederek, üreticiyi aldatıyor, kandırıyor. Üreticilerin yüzde 80'i bundan zarar görüyor.''
Barut, bazı art niyetli kişilerin getirilen ilaçları ve kullanılmış boş kutularını toplayarak yeni karışımlar hazırladığını söyledi. İlaçların içine farklı dolgu maddelerinin eklendiğini iddia eden Barut, renklendirici çeşitli boyalardan, tinere, motorine kadar tarım ilacıyla ilgisi olmayan çok çeşitli kimyasalların kullanıldığını belirtti. Sahte ilaçların satışından önemli gelirler elde edildiğini anlatan Barut, şunları söyledi: ''Bu ilaçlar insan sağlığı açısından çok zararlı. İlaçlar, ürünü yok ederek çoğu zaman üreticilere zarar verdiği gibi, ürünlerin üzerindeki kalıntılar tüketiciye de zarar veriyor.
Yanlış uygulamalar, tüketicinin kanser olmasına dahi neden olabilir. Çünkü sahte ilaçların birçoğunda kanserojen maddeler bulunuyor.'' Barut, bu konuda üreticilerin daha bilinçli davranması gerektiğini, ayrıca yasalarda düzenlemeler yapılmasının şart olduğunu belirtti. Barut, 1984 yılında Zirai Mücadele Genel Müdürlüğü'nün kapatılmasıyla bu alanda bir boşluk oluştuğunu, bu nedenle kaçak ve sahte ilaca karşı yeterli önlem alınamadığını vurguladı. Üreticilere yönelik çalışmalar yapılmasına karşın yetersiz kalındığını ifade eden Barut, ''Üreticiler şüphelendiği ilaçları kullanmamalı. Bu konuyla ilgili odamıza ve Tarım İl Müdürlüğü'ne müracaat etmeli'' dedi.
Barut, kaçak ilaçlara ''komik'' para cezaları uygulandığını, oysa bunun organize, çete halinde bir suç kapsamına girmesi gerektiğini kaydederek, ''İnsan sağlığıyla oynayan kişiler, çok az bir parayla bir anda serbest kalmamalı. Cezalar daha caydırıcı olmalı. Cezaların yeniden düzenlenmesi ve bu işi yapanları çete suçlamasıyla yargılaması gerekir'' diye konuştu. Barut, Çukurova'da her 5 çiftçiden birinin İran ilacı kullandığını, bu oranın Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde daha fazla olduğunu anlattı. Barut, kaçak ilaçlara karşı üretici firmalara da görev düştüğünü, bununla ilgili ambalajların her yıl değiştirilmesi, barkot uygulanması, boş kutular imha edilerek bir sonraki yıl değişik kutuların satışa sunulması gerektiğini söyledi.
ZEHİRLENMELERE DE YOL AÇIYOR
Sağlık Bakanlığı verilerine göre tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yüzde 70i zehirlenmelere yol açıyor. İlaçlarla zehirlenme oranlarının yüksek olmasının başlıca sebepleri arasında; ilaçların reçetesiz olarak da eczaneler veya marketlerde satılıyor olması. Çocuklarda görülen zehirlenmelerde ise ebeveynlerin ilaçları çocukların ulaşabileceği yerlerde bulundurmaları ve çoğu ilacın güvenlik kapaklarının olmaması gibi sebepler yer alıyor.
Tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yol açtığı zehirlenmeleri; haşere ilaçları, fare zehirleri, naftalin, kibrit, petrol türevleri ile çamaşır suyu, tuz ruhu, deterjan gibi temizlik maddelerine bağlı zehirlenmeler izliyor. Sağlık Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Ulusal Zehir Danışma Merkezine gelen şikâyetlere göre tedavi edici ilaçların yol açtığı zehirlenmeler yüzde 70,7 ile birinci sırada.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalına bağlı olarak hizmet veren İlaç ve Zehir Danışma Merkezinin verilerine göre ise ilaçlarla zehirlenme oranı yüzde 65. 1993-2001 yılları arasında 30 bin başvuruya danışmanlık hizmeti veren merkeze başvuruların yüzde 92sini sağlık personeli yapıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı İlaç ve Zehir Danışma Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Tunçok, ilaçlar yoluyla zehirlenmelerde ağrı kesiciler, antidepresan ilaçlar ile sakinleştirici veya uyku ilaçlarının ilk sıralarda yer aldığını söylüyor.
TÜRKİYEDE İLAÇLAMASI YAPILAN BİTKİLER
Anason Antep Fıstığı Armut Arpa Aspir Ayçiçeği Ayva Badem Bağ Bamya Bezelye Buğday Çeltik Çilek Domates Dut Elma Erik Fasulye Fındık Fidan Gül Hıyar Hububat İncir Kabakgiller Kabakgiller (Kavun) Karanfil Karpuz Kavun Kayısı Kızılçam Kiraz Kültür Mantarı Lahana Marul Mercimek Meyve Meyve (Kayısı) Mısır Muz Nohut Pamuk Pancar Patates Patlıcan Sebze Soğan Susam Süs Bitkileri Şeftali Şerbetçiotu Taş Çekirdekli Meyveler Turunçgiller Turunçgiller (Meyve) Tütün Tütün (Fidelik) Tütün(Depolanmış) Vişne Yağ gülü Yenidünya Yerfıstığı Zeytin
Tarım alanında kullanılan böcek ilaçlarının Parkinson riskini yüzde 70 oranında artırdığı ortaya çıktı. İskoçyada yapılan bir araştırmaya göre, çiftçiler ve bahçıvanlar, tarım ilaçları ile fazla temas ettiklerinden dolayı yüksek risk altında. Bu sonuç, sadece tarımda çalışanları, bahçıvanları değil, tüketicileri de yakından ilgilendiriyor.
İSTANBUL- İskoçya'daki Aberdeen Üniversitesinde yapılan çalışmalarda, tarım ilacını kullanan kişilerde, hiç kullanmayanlara göre yüzde 9 oranında daha fazla Parkinson riski görüldü. Hastalığın en önemli belirtileri ise vücut dengesinin bozulması, kasların titremesi ve yürüme zorluğu. Bu çalışmadan önce, Amerikalı araştırmacılar, uzun dönem düşük düzeyde tarım ilacı soluyanların, Parkinson hastalığına yakalanma riskinin solumayanlara oranla yüzde 70 fazla olduğunu açıklamışlardı. Aberdeen Üniversitesinde 959 Parkinson hastası üzerinde yapılan çalışmada, kişilere hayatlarıyla ilgili genel sorular soruldu. Araştırmada kişilerin hayatları boyunca mesleklerine bağlı olarak hangi kimyasal maderle iç içe olduğu saptandı. Çalışma sonunda tarım ilaçlarıyla yakın temasta bulunan ve ailesinde Parkinson hastası olan kişilerde hastalık riskinin ciddi artış gösterdiği belirtildi. Kafalarına sert darbeler alan boksörlerinde de ciddi risk altında olduğu ifade edildi. Uzmanlar, çalışma sonunda, tarım ilaçlarının hastalık riskini artırdığını ancak hangi ilaç türlerinin hastalığa neden olduğunun saptanamadığını söyledi. Çevre etkenlerinin ve genlerin hastalıkta başrolü oynadığını ifade eden doktorlar, hastalığı tetikleyen diğer etkenlerin tespit edilmesi için daha kapsamlı çalışmalar yapılacağını açıkladılar.
TARIM İLACI KULLANIMI BİLİNÇSİZ
Tarımda bilinçsiz ilaç kullanımı ihracata büyük darbe vururken, iç piyasaya sürülen zehirli sebze-meyve halk sağlığını tehdit ediyor. Tarım Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda ihraç edilen 700 ton ürün, ilaç kalıntısı yüzünden iade edildi. Uzmanlar, ilaçlı ürünlerin tüketilmesinin başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açabileceğini belirtiyor. Sorun, üç yıl önce Almanyanın yeşilbiberleri geri göndermesi ile gündeme geldi. Bir süre önce de pestisit (zirai ilaç) kalıntısı çıkmasından dolayı patlıcan İsveçten geri döndü. Bu ürünü ihraç eden firma kapatıldı. Rusyanın Türkiyeden yaptığı tarım ürünleri ihracatını durdurmasıyla doruk noktasına ulaşan problemi değerlendiren Bakan Mehdi Eker, kısa vadede çözülmemesi halinde ihracatın duracağı uyarısında bulunuyor. Geçen yıl çıkarılan ve ilaç kalıntısı bulunan ürün sahiplerine 3-6 ay arasında hapis cezasını öngören yasa uygulanmıyor. Şimdiye kadar bin 500 YTL para cezası verilmiş. Piyasaya zehirli sebze-meyve verilmesinin en büyük sebebi, bilinçsiz ilaç kullanımı. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydının Çiftçi, zirai mücadele bayiinde tarlasındaki zararlıyı tarif ederek ilacı satın alıyor. Günaydına göre, problemin çözümü için ziraat mühendisinin ya da tarım danışmanının tarlada hastalık ve zararlıyı görmesi gerekiyor. Kullanılacak ilaçların satışı reçeteye bağlanmalı. Çiftçi, ilacı mühendisin belirttiği dozda ve hasat aralığında yapmalı. Günaydının dikkat çektiği diğer bir nokta da kaçak ve sahte ilaç kullanımı. Buna göre sübvansiyonlar sebebiyle fiyatların Türkiyeye göre oldukça ucuz olduğu İrandan getirilen kaçak zirai ilaçlar piyasaya sürülüyor. Türkiyede tarım ilacı satışında başıboşluk yaşanıyor. Sektörü kontrol altına alacak yasal bir düzenleme bulunmuyor. Yetkisi olmayan kişilerin ilaç bayiliği yapması kontrolsüzlüğü artırıyor. 6 bin ilaç bayiinin yüzde 45inde uzman olmayan kişiler tarafından satış yapılıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Özden Güngör, Çorumda aynı yerde un ve zirai ilaç satıldığını hayretler içinde izledim. sözleriyle olayın vahametini dile getiriyor.
ZİRAİ MÜCADELE YETERSİZ
Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin 500 zirai mücadele bayii bulunuyor. Bunların hepsi Ziraat Mühendisleri Odasına üye olmak zorunda. Bayiler, 24 Temmuz 2002 tarihli yönetmelik çerçevesinde denetçiler vasıtasıyla aylık periyotlar halinde denetleniyor. Diğer taraftan Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine bağlı kamuda zirai ilaç satan bayiler var. Bunlar ise Ziraat Odaları ve kooperatiflerin denetiminde çalışıyor. Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, Tarım Bakanlığının bayileri yeterince denetleyemediğini ve çiftçinin kafasına göre ilaç kullandığını vurguluyor. Uzmanlara göre çiftçi, son ilaçlama ile hasat arasındaki süreye dikkat etmiyor. Bir hafta bekleme süresi olan ilaçları kullanıp üç gün sonra ürünü hasat etmekten çekinmiyor. Zehirli olan ilaç kalıntı bırakıyor. Ziraat Mühendisi Mesut Bakar, üreticilerin zarar görmeden kendisini toparlayamayacağı görüşünde. Bakar, sorunun çözümü için danışmanlık sisteminin oturtulması gerektiğini belirtiyor. Bin 500 dekar alanda üreticiye danışmanlık hizmeti veren MSG Zirai Danışmalık Şirketi Teknik Müdürü Mehmet Ali Durmuş, 4 yıl
öncesine kadar çiftçi kontrollü üretimi kabullenmiyordu. Şimdi bu anlayış değişmeye başladı. Çiftçi ihracattan dönen ürünlere ve Rusya olayına bakarak biraz kendini toparlamaya başladı. diyor. Danışmanlık şirketleri, ilaçlama konusunda çiftçileri eğitiyor, ayrıca uygulama tarlada kontrol ediliyor.
ÜRÜNLERE TARLADAN SOFRAYA TAKİP
Tarım Bakanlığı, bitkilerdeki kalıntı sorununu önlemek için Kontrollü Örtüaltı Yetiştiriciliği Projesini hazırladı. Antalya, Mersin ve İzmirdeki seralarda pilot olarak uygulanan proje ile barkot sistemine göre ürün yetiştiriliyor. Bu sayede kullanılan ilaç, tohum ve gübreden bitkinin yetiştiği iklim şartlarına kadar her türlü bilgi bilgisayar ortamına kaydediliyor. Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürü Hüseyin Velioğlu, barkot sistemi projesi sayesinde, üretim sürecinde yer alan tohum, gübre, ilaç ve hormonu denetleyebileceklerine dikkat çekiyor. ABden 380 bin Euro hibe alan proje, Hollanda ile ortaklaşa yürütülüyor. Projeyle, bitkilerdeki kalıntı sorunu giderilerek, üretimin planlama, geliştirme ve pazarlama sürecinin kontrol altına alınmasıyla ürünün gıda güvenlik zinciri içerisinde tüketiciye ulaştırılması amaçlanıyor. Seralarda yetiştirilen her bir ürüne barkot veriliyor. Kullanılan ilaç, gübre, tohum, iklim şartları, işleme, paketleme ve pazarlama gibi her türlü üretim safhası bilgisayar ortamına alınıyor. Tarım Bakanlığı, proje çerçevesinde serasını modernleştirmek isteyen veya AB standartlarında yeni sera kuracak çiftçilere yüzde 50-60 indirimli tarımsal kredi kullandırıyor. Sistem sayesinde, ürünlerin geçirdiği aşamalar hem Türkiyeden hem de ihraç edilen ülkeden anında görülebilecek. İlaç bayiliği yapan Necmi Koruk, barkot sisteminin maliyetinin yüksek olmasından dolayı tutmayacağı görüşünde. Koruk, yasak ilaçların ithalatına ve üretimine izin verilmemesini isterken, tarım ilaçları pazarlayan Hasan Karaman ise her sattığı ilacı barkot sistemi ile kontrol altına aldığını söylüyor. İlaç almak için gelen üreticiye nerelerde kullanacağını sorduğunu ifade eden Karaman da reçeteyle ilaç satılmasından yana.
KANSEROJEN TARIM İLAÇLARI
Başta İran olmak üzere Ortadoğu ülkelerinden kaçak yollarla yurda sokulan ve Türkiye standartlarına uygun olmayan zirai mücadele ilaçlarına çeşitli maddeler karıştırılarak üreticilere satıldığı kaydedildi. Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, yaptığı açıklamada, zirai ilaçların tarımsal mücadelede kullanılan en önemli girdilerin başında geldiğini hatırlattı. Barut, tarım ilaçlarının, zamanında, doğru dozda, doğru ürüne kullanılmaması halinde insan sağlığı, bitki gelişimi ve toprak kirliliği açısından tehlikeli olabileceğini söyledi. Türk tarım ilaçları pazarının 5-10 yıl öncesine oranla daralarak 120 milyon dolara gerilediğini anlatan Barut, gerilemeye, kaçak ilaç girişlerinin neden olduğunu savundu. Barut, son yıllarda artan kaçak ilaçların, adeta bir sektör haline geldiğini belirterek, ''orijinal ilaçları kaçak getirmeleri yetmediği gibi daha çok para kazanma hırsı nedeniyle ilaçların içine çeşitli maddeler karıştırılıyor'' dedi. Çokuluslu firmalar tarafından üretilen ilaçların karışım olmadan bile getirilmesi durumunda insan sağlığına ve toprağa zarar vereceğini ifade eden Barut, şöyle devam etti:
''İran'da, hükümetin tarımda uyguladığı yüksek sübvansiyon nedeniyle tüketim fazlası çok sayıda ilaç elde kalıyor. Fırsatçılar ise bu ürünleri kaçak yollarla Türkiye'ye getiriyorlar. Oysa, bu ilaçların dozu ve karışımı İran'a göre yapılmış. Üretici firmalar, ilaçların içeriğini ve dozajını satışa sunulacak ülkenin ürün deseni, toprak cinsi, iklim türüne göre ayarlıyorlar. Bu ilaçlar, Türkiye'de uygulandığı zaman bir işe yaramadığı gibi ürüne de zarar veriyor. Meslek dışı aracılarla kendilerine yandaş bulanlar bu ilacın standart olduğuna ikna ederek, üreticiyi aldatıyor, kandırıyor. Üreticilerin yüzde 80'i bundan zarar görüyor.''
Barut, bazı art niyetli kişilerin getirilen ilaçları ve kullanılmış boş kutularını toplayarak yeni karışımlar hazırladığını söyledi. İlaçların içine farklı dolgu maddelerinin eklendiğini iddia eden Barut, renklendirici çeşitli boyalardan, tinere, motorine kadar tarım ilacıyla ilgisi olmayan çok çeşitli kimyasalların kullanıldığını belirtti. Sahte ilaçların satışından önemli gelirler elde edildiğini anlatan Barut, şunları söyledi: ''Bu ilaçlar insan sağlığı açısından çok zararlı. İlaçlar, ürünü yok ederek çoğu zaman üreticilere zarar verdiği gibi, ürünlerin üzerindeki kalıntılar tüketiciye de zarar veriyor.
Yanlış uygulamalar, tüketicinin kanser olmasına dahi neden olabilir. Çünkü sahte ilaçların birçoğunda kanserojen maddeler bulunuyor.'' Barut, bu konuda üreticilerin daha bilinçli davranması gerektiğini, ayrıca yasalarda düzenlemeler yapılmasının şart olduğunu belirtti. Barut, 1984 yılında Zirai Mücadele Genel Müdürlüğü'nün kapatılmasıyla bu alanda bir boşluk oluştuğunu, bu nedenle kaçak ve sahte ilaca karşı yeterli önlem alınamadığını vurguladı. Üreticilere yönelik çalışmalar yapılmasına karşın yetersiz kalındığını ifade eden Barut, ''Üreticiler şüphelendiği ilaçları kullanmamalı. Bu konuyla ilgili odamıza ve Tarım İl Müdürlüğü'ne müracaat etmeli'' dedi.
Barut, kaçak ilaçlara ''komik'' para cezaları uygulandığını, oysa bunun organize, çete halinde bir suç kapsamına girmesi gerektiğini kaydederek, ''İnsan sağlığıyla oynayan kişiler, çok az bir parayla bir anda serbest kalmamalı. Cezalar daha caydırıcı olmalı. Cezaların yeniden düzenlenmesi ve bu işi yapanları çete suçlamasıyla yargılaması gerekir'' diye konuştu. Barut, Çukurova'da her 5 çiftçiden birinin İran ilacı kullandığını, bu oranın Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde daha fazla olduğunu anlattı. Barut, kaçak ilaçlara karşı üretici firmalara da görev düştüğünü, bununla ilgili ambalajların her yıl değiştirilmesi, barkot uygulanması, boş kutular imha edilerek bir sonraki yıl değişik kutuların satışa sunulması gerektiğini söyledi.
ZEHİRLENMELERE DE YOL AÇIYOR
Sağlık Bakanlığı verilerine göre tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yüzde 70i zehirlenmelere yol açıyor. İlaçlarla zehirlenme oranlarının yüksek olmasının başlıca sebepleri arasında; ilaçların reçetesiz olarak da eczaneler veya marketlerde satılıyor olması. Çocuklarda görülen zehirlenmelerde ise ebeveynlerin ilaçları çocukların ulaşabileceği yerlerde bulundurmaları ve çoğu ilacın güvenlik kapaklarının olmaması gibi sebepler yer alıyor.
Tedavi amaçlı kullanılan ilaçların yol açtığı zehirlenmeleri; haşere ilaçları, fare zehirleri, naftalin, kibrit, petrol türevleri ile çamaşır suyu, tuz ruhu, deterjan gibi temizlik maddelerine bağlı zehirlenmeler izliyor. Sağlık Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Ulusal Zehir Danışma Merkezine gelen şikâyetlere göre tedavi edici ilaçların yol açtığı zehirlenmeler yüzde 70,7 ile birinci sırada.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalına bağlı olarak hizmet veren İlaç ve Zehir Danışma Merkezinin verilerine göre ise ilaçlarla zehirlenme oranı yüzde 65. 1993-2001 yılları arasında 30 bin başvuruya danışmanlık hizmeti veren merkeze başvuruların yüzde 92sini sağlık personeli yapıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı İlaç ve Zehir Danışma Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Tunçok, ilaçlar yoluyla zehirlenmelerde ağrı kesiciler, antidepresan ilaçlar ile sakinleştirici veya uyku ilaçlarının ilk sıralarda yer aldığını söylüyor.
TÜRKİYEDE İLAÇLAMASI YAPILAN BİTKİLER
Anason Antep Fıstığı Armut Arpa Aspir Ayçiçeği Ayva Badem Bağ Bamya Bezelye Buğday Çeltik Çilek Domates Dut Elma Erik Fasulye Fındık Fidan Gül Hıyar Hububat İncir Kabakgiller Kabakgiller (Kavun) Karanfil Karpuz Kavun Kayısı Kızılçam Kiraz Kültür Mantarı Lahana Marul Mercimek Meyve Meyve (Kayısı) Mısır Muz Nohut Pamuk Pancar Patates Patlıcan Sebze Soğan Susam Süs Bitkileri Şeftali Şerbetçiotu Taş Çekirdekli Meyveler Turunçgiller Turunçgiller (Meyve) Tütün Tütün (Fidelik) Tütün(Depolanmış) Vişne Yağ gülü Yenidünya Yerfıstığı Zeytin
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: