Yemek Tarifleri ve Sağlıklı Beslenme Portalı
GDO'ya karşı yeni oluşum « Geri
GDO'ya karşı yeni oluşum
E-posta
26.01.2010'de eklendi.
Genetik yapısı değiştirilmiş gıdalara serbesti getirecek olan yasa tasarısı Meclis?e sunulmak üzere. Gıda Güvenliği Hareketi toplumun her kesimini acilen bu hayati yasaya karşı durmaya çağırıyor.
iyibilgi.com / ÖZEL
GDO kısa bir süre televizyon ekranlarında ana haber bültenlerinin konusu oldu, iki üç bilim adamı ekranda fikirlerini söyledi. Bütün vatandaş açık bir biçimde ?GDO istemiyoruz? dedi. ?Ben çocuğuma GDO?lu mama yedirmek istiyorum? diyen tek bir anne çıkmadı. Bütün ülkenin karşı çıkmasına rağmen, sanki gizli bir el, GDO konusunu tekrar tekrar karar mercilerine getiriyor. Hatta çok yakında GDO?ya serbesti getirecek bir yasa tasarısının Meclis?te oylamaya sunulacağı bile konuşuluyor. Tabii ki her şey çok gizli. Evlatlarımızı ve geleceğimizi ilgilendiren bu en temel insanlık hakkımız elimizden alınmak üzere!
Gıda Güvenliği Hareketi işte bu kadar acil ve hayati olan bu konuda çeşitli dernek, vakıf ve örgütlerle bir araya gelerek genetik katliamına karşı duracak yeni bir oluşum hazırlığı içinde. 9 Ocak 2010 Cumartesi günü Sade Hayat Derneği?nin Fatih?teki yerinde bir toplantı düzenlendi. Tartışılan bazı konular şöyleydi:
? GDO konusu Tarım Bakanlığı?nın sorumluluk alanındaymış gibi görülüyor. Oysa tüm çevreyi ilgilendirmesi nedeniyle asıl Çevre Bakanlığı?nın konusudur. Çevre Bakanlığı?nın koordinasyonunda Tarım Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Milli Güvenlik Kurulu, Rekabet Kurumu, Tüketici Genel Müdürlüğü gibi kurumlar GDO tartışmalarında mutlaka yer almalı.
? Türkiye?de GDO sanki sadece tarımı ilgilendiren bir konuymuş gibi lanse ediliyor. Oysa ilaçlar, aşılar gibi sağlık ürünleri, kozmetik ürünler de GDO?lu ve bunlar hiçbir şekilde denetime tâbi değil. Genetik yapımız sadece yiyeceklerle değil, ilaç, aşı ve kozmetiklerle de deformasyona uğrayabilir.
? GDO konusunda kamuoyunun kafası karıştırılıyor. Devamlı yeni terimler üretiliyor. Son örnek, genetik mühendisliği yerine ?kalıtım mühendisliği? denmesi.
? GDO tohumlar gibi, şu anda ülkemizde yoğun olarak ekilen hibrit (kısır ?transgenik- ebter) tohumlar da insan sağlığı için tehlike arz etmektedir. Türler arasında olmasına rağmen, bu tohumların da genetik yapısı değiştirilmiştir. (GDO tohumda domatese bakteri geni aktarılabilir; hibrit tohumda ise domatese başka bir domatesten gen aktarılır). Doğal tohumda bir geni değiştirip patentini alıyor ve tohumu kısırlaştırıyorlar.
? Hibrit tohumların bağışıklık sistemi zayıflatılmıştır; besleyici değeri düşüktür. Yani bir insan artık yiyeceklerden alması gereken vitamin ve mineralleri alamıyor. Bu tohumlarla beslenen insanların da bağışıklık sistemi zayıflıyor. Böylece hastalıklara daha açık hale geliyoruz, ilaç tüketimi artıyor.
? İlk hibrit tohum 1940 yılında Meksika?da yapıldı. Hibrit buğday ilk kez 1947 yılında Türkiye, Hindistan ve Pakistan?da ekildi.
? Hibrit tohum büyümek için, meyve vermek için hep kimyasal ilaç ve gübrelere bağımlı. Hibrit tohumun her aşaması çiftçi için bağımlılık demek. Türkiye?de çiftçilik artık garip bir sistemle sürdürülüyor. Çiftçi tohuma, mazota, ilaca para vermiyor, masrafları tohum şirketi karşılıyor. Hasat zamanına kadar bu harcamaları faizlendiriliyor. Hasat zamanı bu harcamaları ve faizler çıkarılıp çiftçiye belli bir para veriliyor. Çiftçi fark etmese de, kendi toprağında tohum şirketinin her istediğini yapan bir taşerona dönüşüyor, söz hakkı bitiyor.
? Mesela Türkiye?de artık doğal şeker pancarı tohumu yoktur. Ekilen bütün şeker pancarı tohumları hibrit.
? GDO tohum aynı zamanda bir insan hakları meselesidir. İnsan olarak en büyük haklarımızdan biri doğal ve temiz gıdaya erişim, çocuklarımızı temiz gıda ile besleyebilmektir. En insani hakkımız elimizden alınıyor.
? Milletvekilleri, hükümet üyeleri ve bürokratların çoğu bu konuda yeterli bilgiye sahip değil. Bugün alınacak küçük gibi görünen bir kararın toprağımızı, hatta insan neslini nasıl etkileyebileceğinin farkında değiller. Müdahale edilmiş genetik materyal bir kez toprağa karıştığında toprağı sonsuza kadar mahveder. Bitkilerde, hayvanlarda, ürer, kendini devamlı çoğaltır. Bu her türlü canlı yaşam için büyük bir tehdit anlamına geliyor. İki kıvrımlı insan DNA?sı bile tehlike altında!
? Ülkemizdeki her türlü grup, vakıf, dernek, hareket bu genetik müdahaleye karşı durmak için acil olarak bir araya gelmeli ve genetik yapısı değiştirilmiş tohumların uzak tutulması için her türlü girişimde bulunmalıdır.
iyibilgi.com / ÖZEL
GDO kısa bir süre televizyon ekranlarında ana haber bültenlerinin konusu oldu, iki üç bilim adamı ekranda fikirlerini söyledi. Bütün vatandaş açık bir biçimde ?GDO istemiyoruz? dedi. ?Ben çocuğuma GDO?lu mama yedirmek istiyorum? diyen tek bir anne çıkmadı. Bütün ülkenin karşı çıkmasına rağmen, sanki gizli bir el, GDO konusunu tekrar tekrar karar mercilerine getiriyor. Hatta çok yakında GDO?ya serbesti getirecek bir yasa tasarısının Meclis?te oylamaya sunulacağı bile konuşuluyor. Tabii ki her şey çok gizli. Evlatlarımızı ve geleceğimizi ilgilendiren bu en temel insanlık hakkımız elimizden alınmak üzere!
Gıda Güvenliği Hareketi işte bu kadar acil ve hayati olan bu konuda çeşitli dernek, vakıf ve örgütlerle bir araya gelerek genetik katliamına karşı duracak yeni bir oluşum hazırlığı içinde. 9 Ocak 2010 Cumartesi günü Sade Hayat Derneği?nin Fatih?teki yerinde bir toplantı düzenlendi. Tartışılan bazı konular şöyleydi:
? GDO konusu Tarım Bakanlığı?nın sorumluluk alanındaymış gibi görülüyor. Oysa tüm çevreyi ilgilendirmesi nedeniyle asıl Çevre Bakanlığı?nın konusudur. Çevre Bakanlığı?nın koordinasyonunda Tarım Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Milli Güvenlik Kurulu, Rekabet Kurumu, Tüketici Genel Müdürlüğü gibi kurumlar GDO tartışmalarında mutlaka yer almalı.
? Türkiye?de GDO sanki sadece tarımı ilgilendiren bir konuymuş gibi lanse ediliyor. Oysa ilaçlar, aşılar gibi sağlık ürünleri, kozmetik ürünler de GDO?lu ve bunlar hiçbir şekilde denetime tâbi değil. Genetik yapımız sadece yiyeceklerle değil, ilaç, aşı ve kozmetiklerle de deformasyona uğrayabilir.
? GDO konusunda kamuoyunun kafası karıştırılıyor. Devamlı yeni terimler üretiliyor. Son örnek, genetik mühendisliği yerine ?kalıtım mühendisliği? denmesi.
? GDO tohumlar gibi, şu anda ülkemizde yoğun olarak ekilen hibrit (kısır ?transgenik- ebter) tohumlar da insan sağlığı için tehlike arz etmektedir. Türler arasında olmasına rağmen, bu tohumların da genetik yapısı değiştirilmiştir. (GDO tohumda domatese bakteri geni aktarılabilir; hibrit tohumda ise domatese başka bir domatesten gen aktarılır). Doğal tohumda bir geni değiştirip patentini alıyor ve tohumu kısırlaştırıyorlar.
? Hibrit tohumların bağışıklık sistemi zayıflatılmıştır; besleyici değeri düşüktür. Yani bir insan artık yiyeceklerden alması gereken vitamin ve mineralleri alamıyor. Bu tohumlarla beslenen insanların da bağışıklık sistemi zayıflıyor. Böylece hastalıklara daha açık hale geliyoruz, ilaç tüketimi artıyor.
? İlk hibrit tohum 1940 yılında Meksika?da yapıldı. Hibrit buğday ilk kez 1947 yılında Türkiye, Hindistan ve Pakistan?da ekildi.
? Hibrit tohum büyümek için, meyve vermek için hep kimyasal ilaç ve gübrelere bağımlı. Hibrit tohumun her aşaması çiftçi için bağımlılık demek. Türkiye?de çiftçilik artık garip bir sistemle sürdürülüyor. Çiftçi tohuma, mazota, ilaca para vermiyor, masrafları tohum şirketi karşılıyor. Hasat zamanına kadar bu harcamaları faizlendiriliyor. Hasat zamanı bu harcamaları ve faizler çıkarılıp çiftçiye belli bir para veriliyor. Çiftçi fark etmese de, kendi toprağında tohum şirketinin her istediğini yapan bir taşerona dönüşüyor, söz hakkı bitiyor.
? Mesela Türkiye?de artık doğal şeker pancarı tohumu yoktur. Ekilen bütün şeker pancarı tohumları hibrit.
? GDO tohum aynı zamanda bir insan hakları meselesidir. İnsan olarak en büyük haklarımızdan biri doğal ve temiz gıdaya erişim, çocuklarımızı temiz gıda ile besleyebilmektir. En insani hakkımız elimizden alınıyor.
? Milletvekilleri, hükümet üyeleri ve bürokratların çoğu bu konuda yeterli bilgiye sahip değil. Bugün alınacak küçük gibi görünen bir kararın toprağımızı, hatta insan neslini nasıl etkileyebileceğinin farkında değiller. Müdahale edilmiş genetik materyal bir kez toprağa karıştığında toprağı sonsuza kadar mahveder. Bitkilerde, hayvanlarda, ürer, kendini devamlı çoğaltır. Bu her türlü canlı yaşam için büyük bir tehdit anlamına geliyor. İki kıvrımlı insan DNA?sı bile tehlike altında!
? Ülkemizdeki her türlü grup, vakıf, dernek, hareket bu genetik müdahaleye karşı durmak için acil olarak bir araya gelmeli ve genetik yapısı değiştirilmiş tohumların uzak tutulması için her türlü girişimde bulunmalıdır.
-
Bu haber için yorumlar (0 adet)
Güncel konular
izmirde Dubai çikolatası modası
Büyük küçük herkesin lezzetine doyamadığı Dubai çikolatası hem görüntüsü hem çıtırdısı ile herkesi mest ediyor.
Çikolatanın sırrı kadayıf ve antepfıstığı ezmesinde saklı.
Uğruna uzun kuyruklar o
Tiktok başta olmak üzere instagram ve influencerların yaptığı dubai çikolatasını sizde öğrenmek ve sevdiklerinizle paylaşmak istermisiniz.
İşte A dan Z ye Dubai çikolatasının yapımını öğrenebileceğ
Dubai çikolatası, dünyanın her yerinden gurmeler ve çikolata severler için bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu tariflerde, hem klasik hem de yaratıcı seçenekler sunarak, sizlere evinizde Dubai'nin eş
Actifry ile irmik helvası yapmak mümkün değildir.Çünkü kızartma tarifleri için tasarlanmış bir cihazdır.
İrmik helvası genel olarak tavada , ocak üzerinde hazırlanır.
irmik helvası geleneksel ta
Fonksiyonel Gıda Kurkumin içeren Zerdeçal
Birçok defa duyduğunuz fonksiyonel gıdalardan kurkumin bu listenin baş tacıdır.
Günümüz modern yaşamda özellikle sindirim sistemi iltihabı giderek artmaktadır.Zerdeçal içeriğindeki kurkumin ile h
Son Yorumlar
Limonlu panna cotta için:
3 malzemeli kurabiye için:
3 malzemeli kurabiye için:
Dana emense için:
Çikolata dolgulu portakallı kurabiye için:
Ali Nazik için:
Havuçlu cevizli kek için: